English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You always

You always translate Turkish

61,621 parallel translation
You always hated my black ass living in your mommy and daddy's house.
Anne ve babanın evinde yaşayan siyah kıçımdan hep nefret etmiştin.
How do I know you won't get bored and run off someplace like you always do?
Her zaman yaptığın gibi bir yerde sıkılıp kaçmayacağını nasıl bileceğim?
- And why are you always eating?
Stresliyim.
Have you always been into coffee?
Her zaman kahve sever miydin?
You always worked for heart.
Başından beri Heart için çalışıyordun.
Why do you always have to overthink everything,
Neden her şeyi böyle etraflıca düşünüyorsun ki?
" but you know you always were the creature
"Ama, bana her zaman Canavarlar Savaşı'ndaki..."
Why do you always have a beach towel in your backseat?
Niye sürekli arka koltuğunda bir plaj havlusu var?
See, that's why you want Clary, and that is why you always will.
İşte bu yüzden Clary'yi istiyorsun ve daima isteyeceksin.
You were only trying to do what you always do.
Her zamanki amacınla aynıydı.
See, that's why you want Clary and that is why you always will.
İşte bu yüzden Clary'yi istiyorsun ve daima isteyeceksin.
That's why you love me... and you always will.
Beni bu yüzden seviyorsun. Daima da seveceksin.
You always wanted to be an Iron Sister when you were a kid, huh?
- Küçükken Demir Kardeş olmak isterdin.
Do you always talk this much? When I'm nervous.
- Gergin olduğumda.
I've always been proud of you, buddy.
Seninle hep gurur duymuşumdur.
And every time I ask you why you do this, I always get some stupid non-answer from you.
Bunu neden yaptığını sana her soruşumda cevap vermeden aptalca lafı dolaştırıyorsun.
You know, there's always one.
Daima bir tane vardır biliyorsunuz!
Now, that's what you've always really wanted, isn't it? Instead of whispering from the shadows like some tired old man.
Bitap bir ihtiyar gibi gölgelerden fısıldamak yerine gerçekte istediğin hep bu değil miydi?
You will always be my baby.
Hep küçük olarak kalacaksın.
you're the same as all the others. Always on a high horse.
- Sürekli yukarıdan bakıyorlar!
It seems insane, I know, but she's always wanted the house, and she'd know that hurting Wes would hurt you.
Kulağa delice geldiğini biliyorum ama o evi hep istemişti. Ayrıca Wes'e zarar vermenin seni inciteceğini de biliyordu.
I blame you,'cause it's always you.
Seni suçluyorum çünkü daima suçlu sendin.
It may come as a surprise to you, but I was not always the glue that held this group together.
Sana bu sürpriz gibi gelebilir, ama bu grubu her zaman bir arada tutan şey ben değildim.
You were always so good at ignoring things.
Bir şeyleri gözardı etmekte hep çok iyiydin.
Because I always thought you had the best interests of the firm in mind.
Çünkü bu şirket için her zaman en iyisini düşüneceğini biliyordum.
I always told you I'd get better.
Sana hep iyileceğimi söyledim.
He always give you orders like that?
Sana hep öyle emir verir mi?
You've always been a loser, Sucre.
Sen hep gerizekalıydın, Sucre.
If you're planning something, I'll always be a step ahead of you.
Eğer bir şeyler planlıyorsan, senin hep bir adım önünde olacağım.
You've always been such a whiny fucker.
Mızmız piçin tekisin her zamanki gibi.
Always biting the hand that feeds you.
Siz besleyen eli hep ısırıyorsunuz.
He was always working, but he... he wasn't at work when I was a kid, you know?
Hep çalışırdı ama... Ben çocukken işte değildi. Anlıyor musun?
If at any point you're uncomfortable, you can always stop.
Bir noktada rahatsız olursan, durabilirsin.
You made some pretty stupid choices since you've been in charge, but you were always trying to do the right thing, so...
Kaptan olduğundan beri saçma sapan epey karar aldın ama her zaman doğru şeyi yapmaya çalıştın.
I mean, you were always trying to be a good man.
Daima iyi bir adam olmaya çalışıyordun demek istedim.
I understand. It's the rational choice. But you have to stop Errinwright before he can use the protomolecule to wage the war he's always wanted.
Mantıklı tercih bu olur ama Errinwright'ı her zaman istediği savaşı başlatmak için protomolekülü kullanmadan önce durdurmalısın.
You guys always lose.
Siz hep kaybedersiniz.
You know he can't control himself, and he always has your attention.
Kendini kontrol edemediğini biliyorsun ve dikkatin hep onda.
You were always a pussy.
Oldun olası böylesin.
But it's gonna be hard to get clean if you're always around it.
Çok bağımlılık yaptığını biliyorum. Ama bunlar yakınındaysa bağımlılığı bırakman zor olur.
And he was always out of town, and I would never do anything like that anymore because that's not who I am now, with SLAA, and you're nothing like...
Hep şehir dışına çıkardı. Artık asla öyle şeyler yapmam çünkü SAB sayesinde değiştim ve sen öyle bir insan değilsin...
I always wanna hear from you.
Seninle sürekli temasta olmak istiyorum.
Look, I know that you have always felt more powerful than everyone else around you.
Biliyorum, etrafındaki herkese oranla kendini her zaman daha güçlü hissettin.
Dot, you have always had my back, no matter what.
Beni her zaman, her koşulda kolladın.
That's what's always made you the best.
Bir numara olmanın sebebi de bu.
I always thought you were like the Energizer Bunny of warlocks.
Her zaman büyücülerin en neşelisinin sen olduğunu düşünmüştüm.
I'll always love you, no matter what.
Seni her koşulda seveceğim.
Turns out being a vampire who only drinks blood doesn't jive really well with a Jewish mother who's always trying to feed you.
Annen sürekli yemek yemeni istiyorsa vampirlik pek sana göre değilmiş.
I always knew I couldn't have what I wanted... until you came along.
Sonra sen çıkageldin.
But you told her that... she was still beautiful, and that you would always love her.
Ama sen ona dönüp hala güzel olduğunu ve onu daima seveceğini söylemiştin.
You know, there's always that one rare exception, - yeah. - Hmm.
- Evet, her zaman illa bir istisna vardır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]