English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You always have been

You always have been translate Turkish

851 parallel translation
And you always have been.
Hep öyleydin.
- You always have been.
- Hep öylesindir.
You're a user, and you always have been.
Bir asalaksın ve bütün hayatın boyunca öyle oldun!
You always have been. You always will be.
Hep sen oldun ve hep sen olacaksın.
Besides, I wouldn't have brought it up right now, but just the same... for the past several weeks you've been going out in the afternoons... and you've always managed to avoid telling me where you were.
Ayrıca, bu konuyu şimdi açmak istemezdim ama aynı şekilde son bir kaç haftadır öğlenleri dışarı çıkıyorsun ve her seferinde nerede olduğunu söylememeyi başarmış bulunmaktasın.
You know the British have always been nice to mad people.
İngilizler, çılgın insanlara hep iyi davranırlar.
You... have always been close to the Tsar.
Sen... her zaman Çar'a yakın oldun.
Gallagher, you and I have always been able to work together.
Gallagher, seninle hep bir arada çalıştık.
Me and you have always been....
Sen ve ben her zaman...
And you have always been capable of... of making me feel small and torturing me.
Sen de her zaman beni küçük düşürdün ve bana işkence ettim.
There must have been something deep inside you from the very start that let you do this thing, but there's always been something deep inside me that would never let me do it, - and would never let me be a party to it.
Sana bunu yaptıran, çok öncelerde senin içinde başlayan bir şeyler olmalı ama benim içimde de bunu yapmamı engelleyen bir şeyler vardı ve bunun için bir parti yapmamı engelleyen şeyler.
SenorJeffords... it has always been our right on the land - the right of we, the Herreras, and those of the pueblecitos... for as many years back as you have hairs on your head!
Bay Jeffords. Bu topraklarda her zaman için hakkımız vardı... Bizim hakkımız, Herreraların, ve halkımızın... yıllar öncesinden... kafanda saç olduğu yıllardan...
See here Scarlet, I'm crazy about you and always have been.
Görüyorsun Scarlet, senin için deli oluyorum.
One thing you have to understand, Father, on the dock we've always been D and D.
Şu aklınızda olsun peder, doklarda biz daima SD'yizdir.
You two have always been so close.
Siz ikiniz hep çok samimiydiniz.
You know, machines have always been my mortal enemy, colonel.
Efendim, makineler benim daimi ölümcül düşmanımdır.
Now, you say the murderer is always caught because all the ones we know of have been caught.
Şimdi de kalkmış, diyorsun ki, katil hep yakalanır çünkü bildiklerimizin hepsi yakalanmışlardır.
Have you been doing any writing? You've always loved to write.
Yazmayı severdin.
As you know, I always have been a little nervous of long ceremonies.
Bilirsiniz, bu uzun törenlerden sıkılırım.
You may not have been in the dough, but you've always lived like you were.
Para içinde yüzüyor olmayabilirsin, fakat hep nasılsan öyle yaşadın.
One thing about you, Helen, your aspirations have always been of the highest.
Hep adlandırıp durduğun şey neden olmasın? Bir sığınak.
But you see, your mother and I... have always been in love.
Ama görüyorsun, annenle ben... birbirimize her zaman aşığız.
Henry Jekyll has been my friend, while you, his ever loyal wife have always made it quite clear to him how much you detest me.
Henry Jekyll, onun sadık eşi olarak senin benden nefret ettiğin o kadar belliyken de benim yakın arkadaşımdı.
You have always been a good friend.
Sen her zaman iyi bir arkadaş oldun.
You have always been my father's enemy.
Sen her zaman babamın rakibi idin.
You are as kind to me as you have always been to my dear father.
Çok naziksiniz, babama karşı da her zaman olduğunuz gibi.
Now men, in conclusion, I would like to say that in the two years I have been your commanding officer, - - I always expected your best, and you never gave me anything less.
Şimdi sonuç olarak, şunu söylemek istiyorum ki üs komutanınız olarak çalıştığım şu son iki senede, sizden herzaman en iyiyi bekledim ve siz asla daha azını vermediniz.
Have you always been so interested in women?
Her zaman kadınlara bu kadar ilgi duyar mıydın?
Facts have always been facts to you.
Gerçekler her zaman gerçektir.
No, you still would have been faster, Beau, as you've always been.
Hayır, sen hala benden daha hızlısın, Beau,... her zaman da öyle olacaksın.
Well, Mr Benton, agriculture has always been my special preoccupation, and I have received some excellent reports on you from the collective farms.
Bay Benton çiftçilik her zaman benim için önceliklidir ki zaten sizden de ortak tarım alanları konusunda muhteşem raporlar aldım.
- Have you always been this hard to reach?
- Hep ulaşılması zor birisi miydin?
Somehow I always knew that you'd find out about it. I must have been mad to risk losing you for...
Seni kaybetme tehlikesine girdiğim için çıldırmış olmalıyım.
I know, you can always overcome things, but it would have been pointless, quite senseless.
Tamam insan bazı şeyleri devam ettirebilir ama anlamsız ve duygusuz bir hal alırdı.
Oh, Pavel, you have always been like this.
Pavel, sen her zaman böyleydin.
Have you always been single?
Hep bekar mıydın?
You are here, you have always been here, and you will always be here.
Buradasın, hep buradaydın ve hep burada olacaksın.
On the contrary, I have always been happy with you.
Tam tersine, ben her zaman seninle mutlu olmuşumdur.
We hanky-panky men have always been with you.
Bizler daima senin yanındaydık.
Lord Bullingdon I have always been willing to live with you on friendly terms.
Lord Bullingdon... seninle hep dostane bir ilişkimiz olsun istedim.
And you have always been both.
Bu hep senin tarzın olmuştur.
Until now, you have always been so considerate of me.
Bu zamana kadar hep nazik olmuştun.
Have you always been a fire-eater, Mr. Walloumba?
Mösyö Wallaoumba, hep ateş yutma hokkabazı mıydınız?
Not you, please. Oh, no. I have always been very good... and could even be better sometimes.
Ben iyi huylu birisiyimdir... ancak bazen daha da iyi olabilirim.
You have always been so self-deprecating, Flyn.
Sen kendini her zaman hor gördün. Bunu biliyorsun.
Women have always been exploited by men, and you know it.
Kadınlar her zaman erkekler tarafından istismar edilmiştir, bunu biliyorsun.
You wouldn't have always been pleased with me.
Benden her zaman memnun olmazdın.
I haven't been a good father, but I have always loved you.
İyi bir baba olamadım, ancak seni her zaman sevdim.
Wait until you have been asked several times and remember always to have plenty of water.
Sizden birkaç kere istenmesini bekleyin. Sofraya bol su getirmeyi de unutmayın. Bol bol su içsinler.
But Mother has always been of the opinion that you have to know a man well to marry him, and that takes time.
Ama annem her zaman evleneceğin adamı iyi tanıman gerektiği fikrindedir bu da zaman alır.
Have you always been this way?
Siz her zaman böyle miydiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]