English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You couldn't wait

You couldn't wait translate Turkish

548 parallel translation
I couldn't wait to see you, Kitty.
Seni görmek için sabırsızlanıyordum Kitty.
I know you'll think this is a little unconventional of me... but I just couldn't wait to see you alone.
Biliyorum, bu davranışımı pek uygun bulmayacaksın ama seninle yalnız görüşmek için sabırsızlandım.
You couldn't even wait for me?
Beni bekleyemez misiniz?
- l couldn't wait to see you.
- Seni hemen görmek istedim.
He said he couldn't wait for you.
Sizi bekleyemeyeceğini söyledi.
You couldn't hardly wait for your pup to get home from his night's drunk so's you could snitch on me, could ya?
İçkini bile oturup doğru dürüst içmedin dün akşam gelip beni yakalayabilmek için. Öyle değil mi?
So you couldn't even wait a decent interval, you and your princess.
Sen ve prensesin iki dakika rahat duramadınız.
- Couldn't you wait until tomorrow?
- Yarına kadar bekleyemez misiniz?
I just couldn't wait for you.
Seni bekleyemedim.
When I told him you were busy, he rushed out of the house saying he couldn't wait, there wasn't time.
Meşgul olduğunuzu söylediğimde, hiç zamanı olmadığını söyleyerek, fırladı gitti. Hiç zaman kalmamış.
- What you doing up here? Couldn't you wait for Grand Central? - Got big news!
Önemli haberlerim var?
You couldn't wait, could you?
Bekleyemedin, değil mi?
I couldn't wait for you backstage.
Sahne arkasında bekleyemedim.
You could wait till kingdom come, couldn't you?
Hayvanlar gelene kadar bekleyebilirsin değil mi?
I couldn't wait. I wanted to come to you, to warn you.
Sana gelmek, seni uyarmak istedim.
They couldn't wait to see you.
Sizi görmek için bekleyemediler.
I couldn't give you 1,000 cents, but if you can wait a couple of weeks...
Sana 1.000 sent bile veremem. Ama bir iki hafta beklersen.
- You couldn't wait for the preacher.
- Vaizi bekleyemedin.
I couldn't hardly wait for you to come home.
Eve gelmeni bekleyemezdim.
Couldn't wait for them, could you?
Onları bekleyemezdin, değil mi?
Couldn't you wait another minute for the psychiatrist's verdict?
Psikiyatrisin teşhisini duymak için bir dakika daha bekleyemedin mi?
You couldn't wait, Earl.
İşe yaramadı, Earl.
You couldn't wait?
Neden beklemediniz?
You know why we had to wait. I couldn't leave Martha until...
Niçin beklememiz gerektiğini biliyorsun.
Couldn't you wait and see?
Bekleyip göremez misin?
Why couldn't you wait one more day?
Neden bir gün daha bekleyemedin ki?
- You couldn't wait, could you?
- Bekleyemedin, değil mi?
- You couldn't wait?
Bekleyebilirdiniz!
I know it's late, and I'm sorry to wake you up but it was so important it couldn't wait.
Geç olduğunun farkındayım, uyandırdığım için de üzgünüm ama çok önemli, bekleyemezdi.
Couldn't you wait for the poor devil to get cold?
Zavallı iblisin mezarı soğuyana kadar bekleyemedin mi?
Couldn't you wait?
Bekleyemedin mi?
You couldn't wait until he was buried to get your hands on what you wanted.
İstediklerine el atmadan önce gömülmesini bekleyemedin mi?
Couldn't you wait at home?
Evde bekleyemez miydin? Çalışıyorum!
I couldn't wait to get to Rome so I could tell you everything.
Roma'ya dönüp her şeyi sana anlatabilmek için bekleyemedim.
I couldn't wait for you to make up your mind.
Kararını bekleyemedim.
Why couldn't you wait for me?
Neden beni bekleyemedin?
- You just couldn't wait till I crawled back...
- Tıpış tıpış geri dönmemi bekledin... - Peki.
I told him you were resting but he said it couldn't wait.
Dinlendiğini söyledim ama acil olduğunu söyledi.
You couldn't wait for five days?
Beş gün daha bekleyemedin mi?
I've spoken highly of you to Paul and he couldn't wait to meet you.
Paul'e, sizden bahsettim ve o da sizle tanışmak için sabırsızlandı.
You couldn't wait?
Bekleyemedin mi?
We couldn't wait for you any longer.
Seni daha fazla bekleyemedik.
You could really go home and jerk off to that, couldn't you? Wait a minute, Mr. Banner!
- Bununla eve gider ve boşalırsın değil mi?
Couldn't you wait downstairs?
Aşağıda bekleyemez misin?
[Coughing] You couldn't wait, could you?
[Öksürükler] Bekleyemedin değil mi?
I couldn't wait to hear how you were bearing up.
Nasıl başa çıktığını öğrenmek için bekleyemedim.
But I couldn't wait to see you.
Ama seni görmek için bekleyemedim.
You couldn't wait to get a place of your own.
Kendi evine çıkmak için sabırsızlanıyordun.
Maybe you can explain to me why Simmons couldn't wait till the season comes.
Bu saçmalığın neden sezon sonunu bekleyemediğini açıkla.
Just couldn't wait, could you?
Biraz bekleyemedin, değil mi?
Couldn't you say you had to wait for me? Couldn't you do as I said?
Beni beklediğini söylemedin mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]