You forgot this translate Turkish
455 parallel translation
You forgot this.
Bunu unuttunuz.
Hey, you forgot this.
- Bunu unuttun.
You forgot this!
Bunu unuttunuz!
Here, you forgot this.
İşte, bunu unuttun.
You forgot this.
Bunu unuttun.
Hey, Bligh, you forgot this.
Hey, Bligh, bunu unuttun.
You forgot this.
Bunu unutmuşsun.
You forgot this one.
Bunu unuttun.
You forgot this package, I've come to give it back
Çantanı unutmuştun, geri getirdim!
- You forgot this.
- Bunu unuttun.
Mister, you forgot this!
Bayım, bunu unuttunuz!
Hey, you forgot this.
Bunu unuttun.
You forgot this page.
- Bu sayfayı atladınız.
Hello. You forgot your hat this afternoon.
Merhaba, şapkanı unutmuşsun.
I got a letter from your mother this morning. Forgot to tell you.
Bu sabah annenden bir mektup aldım ama sana söylemeyi unuttum.
I forgot to, er... show you this.
Bunu sana göstermeyi unuttum.
I forgot to tell you this machine is very impudent.
Size söylemeyi unuttum, bu makine çok arsız.
Will, ya know, in all this schemin'we been doin'... we forgot somethin', you and me.
Will, bilirsin, yaptığımız bu entrikada ikimiz bir şeyi unuttuk.
I beg your pardon sir. I forgot to introduce you. This is my old friend K... and his nephew.
Sizi eski dostum ve yeğeni ile tanıştırmak isterim..
I forgot to give you this, my precious!
Sana bunu vermeyi unuttum sevgilim.
Mmm? I forgot to give you this, dear heart.
Sevgilim, sana bunu vermeyi unuttum.
Patricia, dear, I was so surprised to see you this morning I completely forgot to invite you to the reception tonight.
Patricia hayatım, sabah seni görünce şaşkınlıktan seni bu geceki davete çağırmayı unuttum.
But this afternoon, you told me so much I almost forgot to ask about our mutual friends.
Fakat bu öğlen, çok fazla konuştun az kalsın sana ortak arkadaşlarımızı sormayı unutuyordum.
You know I forgot to give it to you this morning.
Bu sabah sana vermeyi unuttuğumu biliyorsun.
The chief forgot to make you sign this little addition.
Otur. Amirim bunu imzalatmayı unutmuş.
To tell you the truth, I forgot myself, in all this excitement.
Gerçekte, bu karışıklıkta, ben bile unuttum.
I am sorry. I forgot to tell you this morning.
Fergy, sabah söylemeyi unuttum...
- I forgot to give you this letter!
- Sana bu mektubu vermeyi unuttum!
What is this, another piece of information they forgot to pass on to you guys?
Bu da ne, vermeyi unuttuğunuz diğer bir bilgi kırıntısı mı?
Something I forgot to tell you this morning.
Sana bu sabah bir şey söylemeyi unuttum.
- You forgot to shave this morning.
- Bu sabah tıraş olmayı unutmuşsun.
I forgot you was a house nigger for Mr. B protecting him this afternoon, and now you're protecting his money!
Doğru, sen Bay B.'nin ev kölesisin. Önce onu, sonra parasını koruyorsun.
You forgot to take this.
Giderken bunu unutmuşsunuz.
I'll get a copy to you this afternoon. Oh, I forgot.
Öğleden sonra sana bir kopyasını getiririm.
You forgot, they said this door is poisoned
Unuttun mu? Kapının zehirli olduğunu söylediler
You know, I forgot I had this. Oh, Patsy.
- Böyle bir şeyim olduğunu unuttum.
Quite frankly, I'm a bit flabbergasted... you forgot to mention this carry on in Belfast while I've been away.
Açıkçası, biraz şaşıp kaldım. Ben yokken Belfast'a yaptığın nakliyatı söylemeyi mi unuttun?
Except you forgot to tell me about this place and all this treasure.
Bana bu yerden ve tüm bu hazineden bahsetmeyi unutman hariç.
I forgot... someone gave this for you.
Unutmuşum... Biri bunu sizin için bırakmıştı.
- I forgot to give you this back.
- Bunu vermeyi unuttum.
- You forgot what we got to do this morning.
- Bugünkü planımızı unuttun galiba!
You forgot this is my first time to dance
Bunun ilk dansım olduğunu unuttun galiba.
Mom, I forgot you were ever this young.
Anne senin bu kadar genç olduğunu unutmuştum.
I forgot to give you this.
Bunu vermeyi unuttum.
This one here, you told me but I forgot.
Söylemiştin ama unuttum.
You see Mr. Cox, normally we would be glad to serve you... but we have this little problem because... the boss here forgot to pick up the new coffee machine... which was the reason he went to town in the first place.
Görüyorsunuz ya Bay Cox, aslında size bir fincan kahve vermek isterdik... ama şu anda küçük bir problemimiz var çünkü... patron yeni kahve makinası almayı unutmuş... ki, şehre gitmesinin asıl sebebi bu iken.
Gee, you know, I have this funny feeling we forgot something.
Biliyor musun, sanki bir şeyi unuttuk gibi.
Ooh, I forgot to mention, when you were out there, there was this enormous ghostly creature come in saying,
Aklıma gelmişken, söylemeyi unuttum : Siz dışarıdayken, devasa bir hayalet gelip şöyle dedi :
I forgot to give you this letter from Lieutenant George, sir.
Üsteğmen George'dan gelen bu mektubu vermeyi unutmuşum efendim.
You forgot to give this to me?
Bunu bana vermeyi unuttun mu?
Now, Peg, I don't want you to think that I forgot you in all this.
Peg, Bu kadar şey arasında seni unuttuğumu sanma.
you forgot something 59
you forgot 179
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is bad 606
this is important 545
you forgot 179
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is bad 606
this is important 545
this is bullshit 584
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is a 428
this is fun 448
this is crazy 1291
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is a 428
this is fun 448
this is crazy 1291
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083