English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You looking for something

You looking for something translate Turkish

738 parallel translation
- Are you looking for something?
- Bir şey mi arıyorsunuz?
You looking for something?
Bir şey mi arıyorsun?
I beg your pardon are you looking for something?
Pardon bir şeye mi baktınız?
Thompson, you looking for something?
Thompson, bir şey mi arıyorsun?
What's this all about, officer? You looking for something?
Bütün bu olanlarda nedir, memur bey Bir şey mi arıyorsunuz?
- Hey, you looking for something?
- Hey, bir şey mi arıyorsun? - Ayakkabılarımı.
Are you looking for something, lady?
Bir şey mi arıyorsunuz, bayan?
- Are you looking for something?
- Bir yeri mi arıyorsunuz?
Are you looking for something?
Bir şey mi aradınız?
Are you looking for something?
Bir şey mi arıyordunuz?
- When you looked out were you looking for something?
- Dışarı baktığınızda... - özellikle bir şeye mi bakıyordunuz?
- Are you looking for something?
Bir şey mi arıyordunuz?
Are you looking for something, Mr Eckland?
Bir şey mi aradınız Bay Eckland?
- Are you looking for something?
- Bir şey mi arıyorsunuz, beyler? - Çıplaklar... Nerede onlar?
- Are you looking for something?
- Ne arıyorsun?
Were you looking for something just now?
Biraz önce bir şey mi isteyecektin?
Are you looking for something?
Bir şey mi kaybettiniz?
Are you looking for something?
Birşeye mi bakmıştınız?
Are you looking for something?
Bir şey mi arıyorsunuz?
- Cowboy you looking for something?
- Kovboy bişey mi arıyorsun?
- Are you looking for something?
- Bir şey mi aradınız?
- Are you looking for something?
- Bir şey mi arıyorsun?
When you're looking for something, you can't find it.
Bir şey aradınmıydı bulamazsın.
I told you I was looking for something to believe in, worth living for and dying for.
Söyledim ya, uğruna yaşayacak ya da ölecek bir şey arıyordum.
If you're looking for something, will you pay for it?
Bir şey arıyorsan, bedelini öder misin?
Young man, you've stumbled on something... not exactly what I've been looking for, but nonetheless valuable.
Delikanlı bir şey yakaladın tam aradığım şey değil, ama gene de değerli.
You could start on the docks while you're looking for something else.
Limanda çalışmaya başla hele, o esnada başka iş de ararsın.
I've been looking for you to tell you something before I forget.
Seni görmek ne büyük tesadüf. Söylemeyi unuttuğum bir şeyi söylemek için seni arıyordum.
But, see, I'm looking for something... Don't you understand?
Yerine koyabilecek bir şeyler arıyorum, beni anlıyor musun?
But, of course, señor, if you're looking for something cheap...
Siz bilirsiniz bayım. Ucuz bir şey istiyorsanız...
You all came here to Deadwood looking for something you couldn't find anywhere else.
Hepiniz Deadwood'a bir şeyler aramaya geldiniz... hiçbir yerde bulamadığınız bir şeyi.
You never meet anybody to talk to... unless it's somebody you happen to know... or somebody fresh or looking for something they're not entitled to.
Konuşacak birini bulamıyorsun eğer tanıdığın biri değilse veya azmış biri, veya hakkı olmayan şeyleri isteyen biri.
Because you're looking for something real.
Çünkü aradığın şey bir gerçeklik.
And as long as you're looking for something real, you're not lost.
Ve gerçek bir şeyler aradığın müddetçe, kaybolmazsın.
Good evening, partners, cattle rustlers, wranglers, desert rats, varmints, hombres, and all you prospectors who futilely comb the hills of television looking for something of value.
İyi akşamlar, ortaklar, sığır hırsızları, kavgacılar, çöl fareleri, serseriler, herifler ve televizyon çöplüğünü karıştırarak boşuna değerli bir şey arayan hepiniz.
You looking for something, kid?
Bir şey mi arıyorsun, delikanlı?
It's tough to find something when you don't know what you're looking for.
Ne aradığını bilmiyorsan onu nasıl bulabilirsin ki...
But if this detective doesn't find what you're looking for, there's something else he might find for you.
Eğer detektif aradığımızı bulamazsa, sizin için yeni bir şey arasın.
Looking for something you won't find here anymore.
Sırtımı döndüğüm bir şeyi, bir daha aramam.
When Vale came aboard he must have said something to you about what he was looking for, who he was looking for.
Vale gemiye çıktığında, niye geldiğini, kimi aradığını söylemiş olmalı. Söyledikleri bana yardımcı olabilir.
Are you looking for something?
Bir şey mi arıyorsun?
Could you find out if the police anywhere are looking for a man who's got something to do with medicine?
Acaba polisin aradığı kimseler arasında tıp okumuş birisi var mıdır?
Are you looking for somebody, something, er?
Birini mi arıyorsunuz?
If you're looking for something to live for, when we get out of this... We'll see.
Kendini bir şeye adamak istiyorsan, buradan çıktığımızda beni bul da, kafanı eline vereyim.
If you're looking for something to eat, I didn't pack a thing.
Yiyecek bir şey arıyorsan, hiçbir şey koymadım.
You've been looking for something, I see.
Gördüğüm kadarıyla bir şey aramaktasınız.
You've been looking for something lately.
Son zamanlarda arayış içindeydin.
I just saw you looking around for something and wondered what it was and...
Bir şey aradığınızı gördüm, ne olduğunu merak ettim ve...
Well, I saw you looking around for something and I wondered what it was. And all of a sudden I knew.
Şey, bir şey aradığınızı gördüm ve ne olduğunu merak ettim.
You guys looking for something?
Bir şey mi arıyorsunuz, beyler?
I figured if you was still looking for some dope on Eddie Shoebridge, I might have something for you.
"Eğer hala Eddie Shoebridge hakkında bir şeyler arıyorsanız anlatacaklarım olabilir."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]