You see this translate Turkish
20,793 parallel translation
You see this?
Bunu görüyor musunuz?
You see this badge?
Rozeti görüyor musun?
Don't you see this is exactly why Max Lord hates you?
Max Lord senden bu yüzden nefret etmiyor mudur?
I suggest you see this for the kind gesture that it is.
Bunu nazik bir hareket olarak alırsan sevinirim.
I can't believe how many people A.L.I.E. has now. You see this cluster?
A.L.I.E'nin elindeki insan sayısı beni şaşırtıyor.
You see this woman here?
Bu kadını gördün mü?
Can you see this?
Görüyor musun?
[sighs] You see, this is why I don't go out amongst the not-famouses.
Bak işte. Bu yüzden ünlü olmayanların arasına karışmıyorum.
You see, this is what Baal wants.
Baal'ın istediği şey tam olarak bu.
You need to see this video, Skankhunt.
Bu videoyu izlemen lazım, Skankhunt.
Uh, Kelly... you need to see this.
Kelly, şuna baksan iyi olur.
You don't need to see this. Don't look.
Bunu görmek zorunda değilsin.
You own this place. I never see you do anything to help run it.
Mekânın sahibi sensin ama işlettiğini hiç görmedim.
" When you reflect on this, you'll see it's best for both of us.
" Düşününce bizim için en iyisi olduğunu anlayacaksın.
I keep forgetting to say this, husband, but it is very good to see you this way, and we will talk more tomorrow.
Kocam demeyi unutuyorum sürekli. Ama seni böyle gördüğüm çok iyi oldu. Yarın yine konuşuruz.
I'm looking at you like, "This parenting thing is gonna be harder than I thought," and you're looking at me like, "Now you see what I had to go through."
Ben "Bu ebeveynlik işi sandığımdan daha zor olacak." derim sen de "Şimdi neler çektiğimi anlamışsındır." dersin.
You see, in this moment, the real danger to the hosts is not me, but you.
Anlayacağın şu an ev sahipleri için tehlikeli olan ben değilim, sensin.
Can't you see that by going to talk to them, you went over my head, you disrespect me, you turned me into this "crazy lady from the Aquarius".
Sizinle konuşarak fikrimi değiştirmeye çalıştıklarını görmüyor musunuz? Saygısızlık ediyorsunuz. "Akvaryum'daki deli kadın" olarak beni tuzağa düşüreceksiniz.
Has it crossed your mind that this project of yours, the new Aquarius, will only see the light of day when you're 50, 60 years old?
Hiç şu projenin, Yeni Akvaryum'un anca sen 50-60 yaşına geldiğinde gerçekleşeceğini düşündün mü?
♪ You see ♪ ♪ This guy ♪ ♪ This guy's in love with you... ♪
d İşte bak d d Bu adam d d Bu adam aşık sana... d
Listen, my brother, and you shall see, this is a town not for you, but for me.
Kardeşim, yakında burasının sana göre bir yer olmadığını göreceksin.
You see, for us this is very personal.
Bizim için bu kişisel bir mesele.
You're gonna want to see this.
Bunu görmelisiniz.
You guys see this?
Siz de bunu görüyor musunuz?
I'll see you this evening.
Akşama görüşürüz.
Did you see his hard-on this morning?
Sabah sabah yarağı nasıl dikmiş, gördün mü?
Explains why we didn't see you in church this morning.
Bu sabah neden seni kilisede görmediğimizi açıklıyor bu.
You see, this is my point.
İşte söylemeye çalıştığımız şey de bu.
So I guess he needs, like, alive blood for something like this, so I've been giving him... well, as you can see.
Galiba böyle bir şey için canlı kana ihtiyacı var. Ben de ona veriyordum. Görüyorsun işte.
Why don't you come down to the all saints'church this Sunday and see for yourself what's what?
Bu Pazar All Saints Kilisesi'ne gelip kendiniz görmek istemez misiniz?
And then you're going to tell everyone you invest for about this movement that has spoken to you, that has made you see the world in a new way, and that has saved your son.
Sonra da herkese, yatırım yaptığınız size seslenen dünyayı yeni bir gözle görmenizi sağlayan ve oğlunuzu kurtaran bu hareketten bahsedeceksiniz.
Clearly, you're not surprised to see this gold.
Açıkçası altınları gördüğüne şaşırmadın.
Now, as you can see, some of these pipes, like this one here, is being siphoned off.
Şimdi, gördüğünüz üzere, bu borulardan bazıları sifonlanıyor.
Yeah, but as you can see from this gauge right here, the water's being forced to go only one way.
Evet. Fakat şu vanadan da görebildiğiniz üzere su yalnızca bir yöne gitmeye zorlanıyor.
♪ Word, but call off this suit ♪ ♪ Or you're dead, see, word. ♪
Olur ama davayı çek yoksa sen bittin amcık
I don't want to see you this side of the mountain.
Pılını pırtını topla.
I'm sorry, you weren't supposed to see this yet.
Özür dilerim senin henüz bunu görmemen gerekirdi
You can't even see this guy doesn't know anything.
Bu adamın olanlardan bihaber olduğunu göremiyorsun.
Max, I know I said this at the airport Arby's, but I could totally see you living here.
Max, havaalanındaki Arbys'de de söylemiştim bunu biliyorum ama seni burada yaşarken hayal edebiliyorum.
You don't want to see this.
- Görmek istemezsin.
I have done the sums, see if this helps you with your decision.
Hesapları yaptım, bu kararına yardımcı olabilir.
Wendy, you need to see this.
Wendy, bunu görmen lazım.
This is her, you see that?
Bu onun fotoğrafı, gördün mü?
See, during the war, say when you're in a position with some information, this here done did the trick.
Savaş boyunca bu pozisyon bilgi almak için uygulanırdı.
And that's when you can see this table through his stomach, okay?
Ve ne zaman midesinden masayı görürseniz, bırakın tamam mı?
This is too much, you see.
Bu kadarı da fazla artık.
Even I didn't expect... that you'll come see me at this hour.
Ben de senin bu saatte geleceğini beklemiyordum.
You're not gonna want to see this.
Bunu görmek istemezsin.
You should see this.
Bunu görmen gerek.
This is all you can see, but I'm dazzling.
Böyle bakınca acayip göz kamaştırıcıyım.
I'm asking if you can see this.
Sana görüyor musun diye sordum.
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem sad 20
you seem troubled 30
you seem good 16
you seem nervous 52
you see here 28
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem sad 20
you seem troubled 30
you seem good 16
you seem nervous 52
you see here 28