You see that translate Turkish
40,536 parallel translation
Billy, did you see that?
Gördün mü Billy?
You see that button?
Şu düğmeyi gördün mü?
You see that homie over there- - the big one?
Şuradaki adamı görüyor musun- - büyük olanı?
Don't you see that your mother is in pain?
Anneniz endişeden hasta yatıyor şurada!
Can't you see that I have no clue?
Benim de hiçbir fikrimin olmadığı yüzümden belli olmuyor mu?
Do you see that?
Şunu görüyor musun?
Did you see that?
Gördün mü? Portal yarattım.
You see that shadow staff?
Şu Gölge Asası'nı görüyor musun?
Can't you see that I'm drinking?
- İçki içiyorum ya.
My sons know that I have come to wessex to see you.
Oğullarım, Wessex'e, seni görmeye geldiğimi biliyor.
My sons know that I have come to Wessex to see you.
Oğullarım, Wessex'e, seni görmeye geldiğimi biliyor.
Watch. It's important that you see this.
İzle, bunu görmen çok önemli.
Are you so blind you cannot see that?
Bunu göremeyecek kadar kör müsün yoksa?
They're never gonna bless you with the labels that you seek and they're going to use their influence to see to it that other certifying bodies follow their lead.
Seni etiketlerle asla korusunlar. Aradığınız ve kullanacakları Onların etkisini görme
But it's because I can see spirits that I can see you now.
Fakat ruhları görebildiğim için bu şekilde seni görebiliyorum.
Tell me everything that you can see about me.
- Bana bakıp ne görüyorsan söyle.
You know that I can see spirits, right?
Ruhları görebildiğimi biliyorsun.
But if that's all you can see, you're not the Goblin's Bride.
Ancak bir tek bunları görebiliyorsan sen Goblin'in Gelini değilsin.
I'm sorry that you see ghosts but you're not supposed to be alive anyway, so be thankful.
Hayaletleri görebildiğin için üzüldüm. Fakat zaten uzun zaman önce ölmen gerekiyordu, o yüzden minnet duymalısın.
And this is around the time that, uh, I came to see you.
Ve bu, uh, seni görmeye geldiğim zamanı geldi.
Explain that and my partner and I will do everything we can to see that you're offered a deal that keeps you out of gen pop when you go to prison.
Bunu ve eşim ile ben Bir anlaşma teklif ettiğinizi görmek için elimizden geleni yapacağız Hapishaneye gittiğinizde sizi populer bir yerden uzak tutuyor.
To see if you possess the knowledge that can't be learned in school.
Okullarda öğretilmeyen bilgilere sahip misin, göreceğiz. Eğlenceli görünüyor.
Do you really want to see that kind of hell?
Gerçekten bu cehennemi görmek mi istiyorsunuz?
That driver is not the same person you see standing here.
O sofor bugun burada duran adamla ayni kisi degil.
Didn't you say that you see ghosts often?
Hayaletleri sık sık gördüğünü söylemiştin.
Oh, it's a relief that humans can't see you with that on.
İnsanların seni o şapkayla görmediklerine sevindim.
And that's why you're not the Goblin's Bride. Because you didn't see it.
Bu yüzden, onu göremediğinden Goblin'in Gelini olamazsın.
First, do you see the sign that says "closed"?
Tavuk restoranının camında "kapalı" yazıyor ya.
Did you see how I did that chant?
Nasıl tezahürat başlattığımı gördün mü?
Are you happy or scared that she can see the blade?
- Mutlu musun korkuyor musun?
I haven't seen much of you ever since I told you that I see the sword.
Kılıcı gördüğümü söylediğimden beridir seni bir türlü göremiyorum.
This isn't why I told you that I can see it.
Böyle olur diye korktuğumdan bir şey dememiştim.
Why do you always ask me that whenever you see me?
Beni her gördüğünde neden böyle sorular soruyorsun?
I just want to see that you're all right
Sadece iyi olduğunuzu görmek istiyorum.
See what you can dig up on finding that last Triumbric stone.
Son Triumbric Taşı'yla ilgili neler bulabileceğinize bakın.
No matter what magic Vendel is able to work, make no mistake, it will ultimately be the love you share with her, that will see her through.
Vendel hangi büyüyü yaparsa yapsın nihayetinde ona yardım edecek olan şüphesiz birbirinize duyduğunuz sevgidir.
I don't hate you but you said I would. That means there's more to the story, you see.
Gücenmediğim hâlde sana güceneceğimi söylüyorsan hâlâ ortaya çıkmamış bir şey var demektir.
That you can't see it.
Daha önce beni görmediğini söylemiştin ya.
It was fun to see you begging me to pull that sword out.
Kılıcı çıkarmam için bana yalvarman da eğlenceliydi.
I see that you have some rare and precious fruit.
Nadir bulunan ve eşsiz meyveleriniz olduğunu görüyorum.
But now that I see you, I'm assured.
Ancak seni gördükten sonra içim rahat etti.
Then, when we invite him over to eat, Auntie, you can stay and see him with us, that's what we can do.
O halde onu yemeğe çağırdığımızda sen de yemeğe kalıp kendi gözlerinle görürsün.
So I can make up for the time that I couldn't see you.
Seni göremediğim zamanın acısını bu şekilde çıkarabilirim.
That unni, when you see her again, you can tell her about me.
Ablanı tekrar gördüğünde benden bahsedebilirsin.
So, do you want to see the end of that dream?
Peki o rüyanın sonunu görmek istiyor musun?
That driver is not the same... person you see standing here.
O şoför bugün burada duran adamla aynı kişi değil.
Did that girl just see you?
Şu kız az evvel sizi mi gördü?
Do you want to see me interfere with every human life for that child?
O çocuk için dünyadaki her bir insanın hayatına müdahil mi olmalıyım?
I'm wet. You must see that.
- Görmüyor musun su içinde kaldığımı?
You see what happens when you play with that primitive style?
Böyle ilkel ilkel oynayınca ne olduğunu görüyor musun?
- You see? That's how it's done.
İşte böyle yapılır.
you see that guy over there 20
you see that guy 19
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you see that guy 19
you see 13602
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you see me 54
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you see here 28
you see it 216
you seen this 17
you seem different 35
you seem worried 16
you seem stressed 16
you seem distracted 42
you seem disappointed 18
you seem happy 44
you see here 28
you see it 216
you seen this 17
you seem different 35
you seem worried 16
you seem stressed 16
you seem distracted 42
you seem disappointed 18
you seem happy 44