You told him translate Turkish
7,528 parallel translation
- Yes, but... how did he react when you told him our solution?
- Evet, ama çözüm yolumuzu söylediğinizde ne tepki verdi?
How nice, have you told him that?
Ne güzel, bunu ona söyledin mi?
I hope you told him it's too late.
Umarım ona artık çok geç olduğunu söylemişsindir.
So you told him that.
Peki bunu ona söyledin mi?
If it kills him, That's his fault for not stopping when you told him.
Bu onu öldürür ki bu da söylediğin hâlde durmadığı için kendi hatası olur.
You told him I had to fly back this afternoon?
- Acil bir durum. - Bu öğleden sonra geri döneceğimi söylediniz mi?
You told him you wanted to put an act together.
Ona birlikte bir gösteri yapmak istediğini söyledin.
You told him? Uh...
Söyledin mi ona?
The only thing that makes sense is you told him not to hire me.
Kafama yatan tek şey, beni almamasını söylemen.
You told him about your little investigation.
- Nasıl yani? Ona küçük soruşturmandan söz ettin.
You told him about me? Yes.
- Ona benden mi bahsettin?
You were so determined to stop it, that you wrote to the head-man and you told him.
Bu işe bir son vermeyi o kadar istiyordun ki muhtara mektup yollayarak ona anlattın. Peki öğrenmek istediğin bu mu?
You told him about me?
Bu senin baban değil mi?
Told you not to let him pick the place.
Ona yeri seçtirme demiştim.
But I told them, I convinced them... you're not like him.
Ama ben onlara söyledim. Senin farklı olduğuna ikna ettim.
You're the one who told him I was a psychic.
Medyum olduğumu söyleyen sendin.
Dammit, Sarah, you tried to talk sense into him, he told you to run. He's manipulating you.
Seni manipüle ediyor.
Please, don't tell him I told you.
- Lütfen sana söylediğimi ona söyleme.
- But we said no, and told him you wouldn't take less than 12.
Tabii kabul etmedik ve 12 milyondan aşağısı olmaz dedik.
I told him not to hire you and he did.
Ona seni işe almamasını söylemiştim ama aldı.
Yes. And I told you, you are not to touch him.
Ve ben de sana ona dokunmayacaksın dedim.
I told him you spent the night.
Geceyi burada geçirdiğini söyledim.
I was getting late for a meeting so I asked him to speed up normal speeding up... he banged... this time again you told him not to stop after banging and even if he did, Delhi Police listens only to women no matter whoever's fault it may be... you mean I am making them break the rules?
Toplantıya geç kalıyordum, o yüzden hızlanmasını istedim. Normal bir hızlanma. O çarptı.
And then you told me that you're writing She Him songs and now, like, my whole...
Sonra She Him şarkıları yazdığını söyledin ve şimdi resmen tüm...
I told you about him.
- Sana ondan bahsetmiştim.
Can I bring him to the party you told me about?
Onunla partiye gidebilir miyim?
We both told him you didn't want the job. What's the lie?
- İkimiz de ona işi istemediğini söyledik.
So I told him that you wanted to come, but you were insulted by the offer.
Ona gitmek istediğini ama teklifi aşağılayıcı bulduğunu söyledim.
If I hadn't introduced you to Liam, you never would've told him about Lola.
Eğer Liam'ı seninle tanıştırmasaydım ona Lola'dan bahsetmemiş olacaktın.
You shouldn't have told him.
- Ona söylememeliydin.
- No! ... you're gonna tell him exactly what you told me, every word, even that weird Al Gore thing.
... ona da bana anlattıklarının tıpatıp aynısını anlatacaksın kelimesi kelimesine, hatta o Al Gore saçmalığını bile.
I told him, I said, " You're fucking up. Please.
"Berbat ediyorsun." demiştim ona.
I don't care what shape he's in, just bring him back like I told you!
Ne halde olduğu umrumda değil, sadece sana dediğim şekilde geri getir!
When you see him, could you kinda not tell him that I'm the one that kinda told you that he was there?
Şey, onu gördüğünde onun orada olduğunu söyleyenin ben olduğumu söylemesen olur mu?
You told Jessa that you wanted him back.
- Jessa'ya istediğini söylemişsin.
Really? Ls that why when Barnes told you he got Bush into the Guard... you believed him without question?
Bu yüzden mi Barnes sana Bush'u, Teşkilat'a ben soktum deyince sözüne hemen inandın?
You heard him- - he told me to suck eggs.
Duydun onu. Bana avucunu yalarsın dedi.
You should have told him to mind his own business.
Kendi işine bakmasını söyleseydin.
I told him you'd call him back after dinner.
Ona akşam yemeğinden sonra arayacağını söyledim.
You threaten a cop with that, you make him dangerous, and that's what I told him.
Bir polisi bununla tehdit edersen, tehlikeli hâle getirirsin. Ben de bunu söyledim.
I told him I did it, too, that I was like Hoffman, getting by, and that's what you heard that night... me talking him down, him kicking and screaming until the fight went out of him.
Ben de yaptım dedim. Hoffman gibiyim, ben de katılıyorum dedim. O gece duyduğun da buydu.
And, you know, I told him, "no, you can't drive it."
Ona "Hayır, bunu süremezsin." dedim.
He, uh... he told me that you ran off or something, and that it was mainly just him and his mom and brother.
O... bana sizin çekip gittiğinizi söyledi, anlattıkları kardeşi, annesi ve kendisi hakkındaydı.
I told you to look out for him.
Ona göz kulak ol dedim sana.
Tommy told me what you did to her to get him out.
Tommy onu içerden çıkarmak için ne yaptığını anlattı.
I'm afraid he was disappointed when I told him your charges are of such a serious nature that you cannot be bonded without a written clearance from the Duke of Argyll.
Argyll Dükü'nün yazılı izni olmadan bağışlanmayacak kadar ciddi nitelikte suçlamaların olduğunu söyleyince korkarım hayal kırıklığına uğradı.
I told him they were supposed to kill the cancer, but he says the pills may kill you first.
Onlara kanseri öldürmeleri gerektiği söylenmiş. Ama doktor diyor ki ilaçlar önce seni öldürüyormuş.
You told me you didn't want to choose between him or me.
Onunla benim aramda bir seçim yapmak istemediğini söylemiştin.
That gypsy all but told you he'd carry on performing that song - if it earns him money.
O çingenenin sana tüm söylediği para kazandırmaya devam ederse şarkıyı söylemeye devam edeceğiydi.
President Descoteaux told me you asked him the same thing when he was here.
Başkan Descoteaux geldiği zaman aynı soruyu ona da sorduğunuzu söyledi.
And when he told me how you threatened him, I knew I had to run.
Onu nasıl tehdit ettiğini anlattığında, aday olmam gerektiğini fark ettim.
you told him that 21
you told me you loved me 16
you told me 307
you told me that 69
you told me to 54
you told me not to 20
you told her 125
you told us 28
you told 19
you told them 55
you told me you loved me 16
you told me 307
you told me that 69
you told me to 54
you told me not to 20
you told her 125
you told us 28
you told 19
you told them 55
told him what 17
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
you tell 24
you think you're better than me 60
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
you tell 24
you think you're better than me 60
you too 3331
you talking to me 61
you think you know me 62
you took your time 70
you took everything from me 17
you talk too much 145
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you took 32
you think i'm lying 56
you talking to me 61
you think you know me 62
you took your time 70
you took everything from me 17
you talk too much 145
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you took 32
you think i'm lying 56