O da beni seviyor translate English
207 parallel translation
O da beni seviyor.
He loves me, too.
Kurt'u seviyorum, o da beni seviyor ve onunla evleneceğim.
Well, I love Kurt, and Kurt loves me, and I'm going to marry him.
Büyükbabamı seviyorum, o da beni seviyor.
I love the grandfather, and he loves me.
O da beni seviyor. Hakkımda söylenebileceklerin hepsi bu. Sadece mutlu olma şansımızın olduğunu ekleyebilirim.
She seems to like me, too, and that's about all that can be said for me except that we have a grand chance of being happy.
O da beni seviyor. Bütün bunlar çok saçma.
This whole thing is ridiculous.
O da beni seviyor gibiydi.
She seemed to like me.
O da beni seviyor, lakin benden korkup, uzak duruyor, tek bir kelime etmiyor.
Someone who loves me, too, but is afraid of me and keeps away and never says one word.
- Mae'yi seviyorum, o da beni seviyor bunu hiçbir şey değiştiremez.
- I'm not listening. - I love Mae, Mae loves me and you can't change it. No law can.
O da beni seviyor.
And she loves me.
Anne, o da beni seviyor.
Mother, he loves me so!
Ve o da beni seviyor.
And he loves me.
Onu seviyorum ve o da beni seviyor.
I mean, I love her. And she loves me.
- Ve o da beni seviyor. - Hayır!
- And she loves me.
O da beni seviyor. Beni Londra'ya götürüyor. Film?
He's taking me to London.
O da beni seviyor, biz evlenmek istiyoruz.
You know that I love him. He loves me, too, and we wish to marry.
Genç bir kıza aşık oldum, o da beni seviyor, ona evlenme teklif ettim. Ama babam da bu kıza evlenme teklif edip aşkımızı bozmaya çalışıyor.
I am in love with a young girl who returns my affection and who receives kindly the offer of my heart but my father takes it into his head to disturb our love by asking her in marriage.
Burada kalacağız çünkü annem dedemi sevdiğimi biliyor o da beni seviyor ama ne zengin olacağım ne de earl. gördüğünüz gibi
We are going to stay here because mama knows that I love my grandpa. "And that he loves me. " But I'm not gonna be rich or be an Earl.
Sanırım o da beni seviyor.
I think she loves me too.
Sanırım o da beni seviyor.
He'd do anything for me.
Nan'i içten seviyorum, ve o da beni seviyor ve açıkçası, bunu siz ya da başka birisi değiştiremeyecek.
I love Nan deeply, and she loves me, and very frankly, nothing you or anybody else can do is going to change that.
Siir'i bilirsin : "Bilinmeyen kadını seviyorum, o da beni seviyor."
Do you know the poem : "An unknown woman I love, and she loves me."
- Elbette, o da beni seviyor.
- Sure, he loves me too.
O da beni seviyor.
And he has for me.
Gerçekten onu seviyorum, o da beni seviyor.
I really love her, and she loves me.
Belki onu seviyorum ve o da beni seviyor.
But maybe I love him and maybe he loves me.
Onu seviyorum ve o da beni seviyor!
I love her, and she loves me!
Öğrendiğim kadarıyla belki çok iyi bir özel dedektif olabilirsiniz ama ben Baron Gruner'i seviyorum ve o da beni seviyor.
Possibly you mean well though I learn you are a paid agent but in any case I love Baron Gruner and he loves me.
Ben onu, o da beni seviyor.
She likes me and I like her.
Bazen,... galiba o da beni seviyor diyorum. Yanılıyor da olabilirim tabi.
Sometimes, I get the sense that maybe just maybe... she feels the same way... but I could be wrong.
Küçük horozumu seviyorum ve o da beni seviyor
I love my little rooster, and my rooster loves me
Küçük tavuğumu seviyorum ve o da beni seviyor
And I love my little hen, and my hen, she loves me
Küçük yavru ördeğimi seviyorum ve o da beni seviyor
And I love my little duckling, my duckling loves me
Küçük beç tavuğumu seviyorum ve o da beni seviyor
And I love my little guinea, and my guinea loves me
Küçük köpeğimi seviyorum ve o da beni seviyor
And I love my little dog, and my doggy loves me
O da beni seviyor.
And he loves me.
- Ve o da beni seviyor!
- And he loves me!
Genç bir kıza aşığım, o da beni seviyor.
I love a divine young girl, and she loves me.
O da beni seviyor.
But he loves me, and I love him.
O da beni seviyor.
I love him.
O da beni seviyor ve daima birbirimizi seveceğiz.
And she loves me and... and we'll love each other, always.
O da beni seviyor. Seni sevmiyor.
It loves you.
Ve o da beni seviyor.
And, well, he loves me.
Benim hatam da "Tamam, o beni böyle seviyor, ben de bunu kabul edeceğim." demek oldu.
My mistake was saying, "All right, yeah. That's the way she loves me, that's the way I'll take it."
Akhenaton'u seviyorum, o da beni sağ kolu gibi seviyor.
I love Akhnaton, as I love my own right arm.
Beni o kadar da seviyor olamaz Joey.
He can't love me all that much, Joey.
O da beni seviyor mu?
Does he love me too
Tabii o şakalaşmayı da seviyor. Bu da beni güldürüyor.
He makes jokes that make me laugh.
O da diyor ki, "beni seviyor musun?"
So he says, "Do you love me?"
- Eminim o da beni seviyor.
- You're a doormat!
Bence o da beni babasıymışım gibi seviyor.
And for what it's worth, I think he loves me, as well.
Onun adı Carla Tate ve o da beni seviyor.
Her... Her - Her na...
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da iyi 30
o da burada 16
o da nedir 79
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da iyi 30
o da burada 16
o da nedir 79
o da dedi ki 42
o da 410
o da bana 49
o da nesi 25
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o daha bir çocuk 37
o da kimdi 18
o da doğru 23
o da 410
o da bana 49
o da nesi 25
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o daha bir çocuk 37
o da kimdi 18
o da doğru 23
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16