O da iyi translate English
3,250 parallel translation
- Peki telefonun, o da iyi mi?
- Your phone, is that good, too?
O da iyi bir oyuncu.
He's also good.
- O da iyi bir sunucu olur.
- She'd be a good guest.
İyi o zaman, sende dene evlat!
Ah, da, da, da, da tet-ta.
Fakat o iyi bir arkadaştı, yani tam olarak arkadaşımız olmasa da hepsi bir yana, bir insanoğluydu.
But he was also a classmate, a kinda sorta friend sometimes and above all, a human being.
Sanırım bu, o kadar da iyi bir fikir değilmiş.
Maybe this wasn't such a good idea. - What?
İyi yaptığım bir iş varsa o da başka insanların sorunlarıyla da ilgilenmem.
Something I'm usually pretty good at, but there are other people involved.
O işleri daha iyi yapmaya çalıştıkça nasıl oluyor da benim işlerim kötü gidiyor?
How come every time he tries to make things better, they get worse for me?
Bunun en iyi yanı ise her şeyin o kadar da kötü olmaması.
At best... this isn't all that bad.
Aurel ona iyi davranıyor, o da onu gerçek babası gibi seviyor.
Aurel is nice to her, she loves him like a real father.
O zaman, sadece sevdiğim kadını değil... aynı zamanda en iyi arkadaşımı da kaybederim.
Then, I'm not just losing the girl I love... I'm losing my best friend.
Silahları var, - ve kullanmaktan da çekinmiyorlar, o nedenle- - - İyi öyleyse!
The New Scotland Front has guns, and they're not afraid to use them, so - - So okay!
O da çekici bir çocuk. Vücut yapısı iyi insanı hipnoz eden gözleri falan var.
He's an attractive guy, nice bone structure, hypnotic eyes, etcetera.
Bir çocuğa daha iyi bir hayat sunmak, o kadar da kötü sayılmaz.
Wanting to give a kid a better life, not so bad.
Düşündüm de bu o kadar da iyi bir fikir olmayabilirmiş.
I'm thinking maybe this was a not-so-great idea.
Zavallı Lester, o da üstüne düşeni iyi yaptı, sizce de öyle değil mi?
Poor Lester played his part well, too, don't you think?
Her ne kadar o iğrenç dövmeleri olsa da bana iyi bir kız gibi gelmişti.
She seemed like such a nice girl, even though she has those hideous tattoos.
O da senin en iyi arkadaşının borcunu ödemeyen kocası.
Well, he's your best friend's deadbeat husband.
O kadar da iyi değil, Finch ama yine de resimden iyi olduğunu söyleyebilirim.
That's not very flattering, Finch, but better than the picture.
O da var. Nitekim kurul için çok iyi olur.
And also I do, but it's gonna be great for my boards.
O kadar da iyi tanımıyorsun.
You don't know me that well.
ama yapbozlarda o kadar da iyi değilim...
But I'm not that good at puzzles...
Jeremiah o kadar da iyi değildi.
Jeremiah wasn't even that good.
Abraham o kadar da iyi değil.
♪ we all wanna be famous ♪ Abraham is not doing amazing.
O olmadan da gayet iyi gidiyor.
She's doing fine without him.
Bak, babanın durumu da o kadar iyi değilmiş.
Look, yourdad isn't so well off.
Evet, bazen en iyi olduğunu düşündüğümüz insanlar, aslında o kadar da tanımadığımız kişilerdir.
Yeah, well, sometimes it's the people we think we know best that we don't really know at all.
O zaman da üzülecek, ben de iyi davranmaya çalışacak sonra o yeniden mutlu olacak ve ben yine ona takılıp kalacağım.
But then she'll be upset and I'll have to be nice, and then she'll be happy, then I'm stuck with her again.
Bana göre bu sadece bulaşıkların yıkanmasını sağlamak içindi. O da gayet iyi gidiyora benziyor.
Far as I'm concerned, it's just about getting the dishes done, which does seem to be working.
Son derece iyi bir sahtenin ziyan olmasina gönlü el vermedi o da onunla Paolo'yu suçladi.
Couldn't let a perfectly good fake go to waste, so he framed Paolo with it.
O kadar iyiydi ki şortum üzerime daha da iyi oturdu Nick.
That was so good my pants just got tight, Nick.
O benim korumam işinde iyi olduğu için trafikte sıkışıp da ben arabadan atladığımda.. ... güvenliğim için bana bağırdı.
He's my bodyguard and I ran out of the car because we were stuck in traffic, and chances are he abandoned the car to try to protect me'cause he's good at his job.
.. O zamanki düşünceme göre üzerinde çalıştığımız diğer iki şarkıyı da eklemenin daha iyi bir fikir olduğunu düşündüm.
That I must have HAD with the rest of Them About..... My Thought at the time IT That Would be Better to use the two Other Tracks as well That We HAD Been working on.
O geldi ve yaptı, çok da iyi iş çıkardı, teşekkürler.
He Went off and did IT and did a Great job, and thank you very much.
İyi bir deli olsa da bazen o kadar da iyi bir deli olmuyor.
and sometimes a not-so-great way.
Ve sana da demem o ki... - İyi günler bayım!
And I will say to you...
Eğer kendini daha iyi hissettirecekse o da benim köpeğimi aldı.
If it will make you feel any better, she took my puppy.
Memelerime boşalmak istiyorsun sanırım, o yüzden memelerime boşalman iyi olur, çünkü boşalmanı istiyorum. Ve sanırım boşalacaksın da.
My tits- - it seems like you wanna come on my tits, so I think you should come on my tits because I want you to come and it seems like you're gonna do it.
- İyi. O da iyi.
She's fine.
O domuzu da götürsen iyi olur.
You better be taking that pig with you.
O zaman iyi oyları da onlardan beklersin!
Fine! Then ask them to get you all the votes as well.
Michael Westen'la konuşabilecek biri varsa o da en iyi arkadaşıdır, değil mi?
And come on - - if anyone can talk Michael Westen down, it's his best friend, right?
Sanırım birlikte çıktıkları şov iyi gitmiş, ve o da tura davet etmiş.
Yeah, I guess that the showcase, they did together went really well and she invited him to join the rest of the tour.
İyi ya işte, o da sermaye sayılır.
Yes! Even that means money.
Ama iyi olmadığın bir şey var. O da Silver'ın ihtiyacı olan sen değilsin.
There's one thing that you are not better at, and that's being what Silver needs.
Böylece iyi doktorumuz, Yvette'le olan planlarını fark eden tek tehdit gece hapiste olacaktı ve o da çok önemli bir fırsat yakaladıklarını düşünecekti.
Detective Bell so the good doctor would think that I, the only apparent threat to his and Yvette's plan, was in jail for the night, allowing them a very crucial window of opportunity.
Mahzende geçecek o gece artık o kadar da iyi görünmüyor değil mi?
That night in the cellar's not looking too good now, is it?
O sıcaklıktan yapılmış duvarın seni devirmesi hissini iyi bilirim. O yanık kokusu, tam olarak tanımlayamazsın ama silip atamazsın da.
I know that terrible feeling of being knocked down by a wall of heat... and that burning smell that you can't quite label and you can't quite kick.
Başına gelenler göz önüne alınırsa, parti o kadar da iyi bir fikir olmayacaktır bence.
Maybe a party's not in the best of taste, you know, considering the circumstances.
- İyi, demek istediğim, bir nevi... Bu sene bir tek işiniz var Mrs. Braverman, o da sağlığınıza kavuşmaya odaklanmanız.
- Well, I mean, sort of... you have one job this year, Mrs. Braverman, and that is to focus on getting healthy.
Sevgili Tanrım, biliyorum birbirimizi o kadar da iyi tanımıyoruz, ama oğlumla gerçekten sıkı fıkısınız, bu yüzden...
Dear God, um,
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da dedi ki 42
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da dedi ki 42
o da beni seviyor 25
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o daha bir çocuk 37
o da kimdi 18
o da doğru 23
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o daha bir çocuk 37
o da kimdi 18
o da doğru 23
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16