O da değil translate English
9,431 parallel translation
Evet, bu da demek oluyor ki o, kendini kurtarmak için kestirme yollara başvuran zengin bir adam. Deneylerin arkasındaki kişi değil.
Yeah, that just means he's some rich guy trying to cut corners to save his own life, not the guy behind the experiments.
Ancak S.H.I.E.L.D artık o kadar da güçlü değil.
Except S.H.I.E.L.D... Nah. Not so mighty anymore.
O adamı bilmem ama karşımda oturan kişi o kadar da kötü değil bence.
Well, I didn't know that guy, but... The guy sitting across from me isn't so bad.
Bu iş aslında o kadar da kolay değil.
It's not exactly quite so simple.
S.H.I.E.L.D. değil Hydra'ydı. Hem o zaman intikamını da almamış mıydın?
And didn't you get your vengeance back in the day?
Neyse. O sadece annesiyle benim için Daisy, senin ya da başka biri için değil.
She's "Daisy" to me and her mother...
Josie bile endişelenmiş. - O kadar da değil.
- I wouldn't go that far.
Yani o kadar da kötü değil.
So, hey it's not all bad.
150 o kadar da iyi değil.
150's not that great.
O kadar da sık değil.
Not that often.
Sadece tek bir tedavi var, o da benim elimde değil.
There is only one true cure, and it's within my reach.
Bak... o fizik tedavideki adam olmak zorunda değil, ama belki sadece bunun da bir ihtimal olduğunu düşün tamam mı?
Look... ( Laughs ) you don't have to date the Exercycle guy, but maybe just be open to the idea of an Exercycle guy, okay?
Aslında o kadar da ürpertici değil.
It's not as creepy as it sounds.
Yok, yani o kadar da her şeyi değil.
Oh, well, no, not every-everything.
Billy hayal kırıklığına uğrayacak tabii ama bu o kadar da kötü bir şey değil.
Billy will be disappointed of course, but that's not a bad thing.
- O kadar da kötü değilim, değil mi?
~ Not that bad, am I?
O kadar da karışık değil.
It's not exactly complicated.
Robotlar o kadar da kötü değil.
Robots aren't so bad.
Ve o yalnız da değil.
And she's not single.
Burası o kadar da kötü değil.
[Michelangelo whimpers] Uh, this place isn't so bad.
- O kızı da sen öldürdün değil mi?
You killed that girl too, didn't you?
O kadar da kötü değil.
It's not that bad.
Yeni şeyler yaratmak, o kadar da kötü bir şey değil.
Reinvention isn't such a bad thing.
Yüksek tansiyon da o zaman başlamıştı, değil mi?
That's when the high blood pressure started, right?
Bu konuda iyiyim, ama o kadar da değil.
I'm good, I'm not that good. Ha-ha.
Aranan kaçaklar için bilet bulmak o kadar da kolay bir şey değil.
It's not easy hustling tickets for wanted fugitives.
O kadar da kolay değil o.
It's not that fucking easy.
- O kadar da iğrenç değil ki.
Well, it's not that gross.
Hastanedeki gölge güçleri olan şu kız. O da burada bir yerde öyle değil mi?
That girl, who was at the hospital with the shadow powers, she's out there, isn't she?
- Bu o kadar da kolay değil Tall-çocuk.
Nothing simple about it, Tall-boy.
Hadi ama o kadar da kötü değil.
Oh, come on, it's not that bad.
O kadar da kötü olamazlar, değil mi?
They're not all that bad, are they?
O kadar da saçma değil.
That's not that ridiculous.
Görüyorsun ya o kadar da kötü değil.
You see, it's not so bad.
O kadar da önemli bir şey değil esasında.
It's no big deal.
Bak, o, o kadar da önemsiz bir şey değil.
Look, it isn't that trivial.
O kadar da önemli değil bence, çünkü bayapı sağlam oldu.
I don't think it's that important, because it's pretty solid.
Bu o kadar da ciddi bir şey değil.
It's really not that serious ; we just started
Bu evde hala bir canavar var, o da çocuk değil, sensin.
There's still a monster in this house, and it's not the boy... it's you.
Seni onun sevdiği kadar sevecektim. Seviyorum da. Ama ben o değilim ve sen bir şekilde bunu anladın, değil mi?
To love you as much as she did, and I do, but I'm not her, and you sensed that somehow, didn't you?
O kadar da ilgi çekici değil.
He's not that interesting.
Ancak o zaman orada gerçekten ne işi olduğunu da anlatmak zorunda kalırsın, değil mi?
But then you'd also have to tell her what he was really doing there, wouldn't you?
O kadar da değil.
It's not cool.
İşte o an Candace fark etti ki bu insanlar onun sadece arkadaşları değil aynı zamanda da ailesiydiler.
And it was in that moment that Candice realize, that not only were these people her friends. They were her family now.
Tamam, o kadar da büyük bir olay değil.
Okay, it's not that big a deal.
Kokuya alıştığınız zaman o kadar da kötü değil.
It's not so bad once you get used to the smell.
O zaman hızlan Lucy kaynak yerlerin kopsa da umurumda değil.
Then put some heat on it, Lucy, I don't care if you bust at the seams, we gotta get to Old Town while there still is one.
Bu o kadar da yeni değil.
Not so fresh.
O zaman gerçeği biliyor. Üçkağıda gelirken bilmemen gereken tek şey de, bu değil mi?
Isn't that like the one thing you're not supposed to know when you're being grifted?
Gelmiş geçmiş en dandik filmi yapmaya zorladık seni sonra da daha dandik hale getirmeye zorladık ve gördük ki, yine de o kadar kötü değil.
So, we force you to make the crappiest movie of all time, and then we force you to make it even crappier. And we watch it, and it's still not even that bad.
Öyle ya da değil, dün gece de bana Beeker diye hitap ettin işte o zaman fark ettim, benim kim olduğumu bilmiyorsun.
Be that as it may, you called me "Beeker" last night too, and I realized... you don't know who I am.
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da iyi 30
o da nedir 79
o da burada 16
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da iyi 30
o da nedir 79
o da burada 16
o da dedi ki 42
o da beni seviyor 25
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o daha bir çocuk 37
o da kimdi 18
o da beni seviyor 25
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o daha bir çocuk 37
o da kimdi 18
o da doğru 23
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da öldü 29
o da oradaydı 16