Bir soru translate Spanish
16,742 parallel translation
- Tamam ama sana bir soru sormama izin ver.
Vale, pero deje que le pregunte otra cosa.
- Çok aptalca bir soru. - Nedenmiş o?
- Pregunta estúpida.
Sana bir soru soracağım.
Oye, déjame hacer una pregunta.
Harika bir soru!
Excelente pregunta.
Sana sadece lojistik bir soru sorabilir miyim?
¿ Puedo pedirte algo en cuanto a la logística?
Ben bir soru soruyorsam, cevabında doğru ifadeyle olması gerekir.
Hago una pregunta y la respuesta debe ser bien formulada.
Sana bir soru sordum.
Te hice una pregunta.
Çok güzel bir soru bu.
Esa es una buena pregunta.
Ya, bu kandırmacalı bir soru gibi değil mi? ama sahiden o kadar çok var ki o kadar çoklar ki...
Sí, sé que esto es como una pregunta con trampa, ya sabes, pero en realidad hay tantos que yo... yo sólo...
Eve sabıkalı bir koca ve karanlık geçmişiyle döndüğünde ona tek bir soru bile sormadım.
Cuando llegó a casa con un esposo convicto y una historia dudosa, no le hice preguntas.
Sana bir soru soracağım, dürüst cevap vermeni istiyorum.
Tengo una pregunta y necesito una respuesta franca.
Bir soru daha.
Una pregunta más.
- Kişisel bir soru.
- Es personal.
Hamile kalmamla alakalı bana tek bir soru bile sormadı.
Jamás preguntó nada sobre mi embarazo.
Sana çılgınca bir soru sorabilir miyim?
¿ Puedo preguntarte una locura?
Son bir soru.
Gracias, Anna. Una última pregunta.
Son bir soru Dolores.
Última pregunta, Dolores.
Bu nasıl bir soru?
- ¿ Qué clase de pregunta es esa?
- Bir soru General.
- Una pregunta, General.
Ne zaman bir cinayet davası alsam, müvekkile her zaman bir soru sorarım.
Cada vez que tomo un nuevo caso criminal, siempre hago al cliente una pregunta.
Şimdi, sana bir soru sormama izin ver.
Ahora, déjame hacerte a ti una pregunta.
Ne boktan bir soru bu.
¡ ¿ Qué clase de pregunta estúpida es esa? !
Varsayımsal bir soru.
Una pregunta hipotética.
Farklı bir soru soracağım.
Voy a hacer una pregunta diferente.
Aslında Sayın Yargıç, bir soru daha sorabilir miyim?
En realidad, Su Señoría ¿ podría sólo hacer una última pregunta?
Leydi Sansa bir soru sordu.
Lady Sansa le hizo una pregunta.
Bu bir soru.
Esa es una pregunta.
- Bir soru daha.
- También es pregunta.
Kolay bir soru.
Una sencilla.
Bu gerçekten iyi bir soru.
Esa es una muy buena.
Sana bir soru, Arlen.
Déjame hacerte una pregunta, Arlen.
Size bir soru soruyor.
Él les está haciendo una pregunta.
Çünkü bir soru sorduğumuzda onun cevabını biliriz sorduğumuz anda cevabını düşünürüz.
Porque cuando preguntamos algo sabiendo la respuesta, pensamos en la respuesta al momento de preguntar.
Sana bir soru sorabilir miyim?
¿ Puedo hacerte una pregunta?
Bay Rodman... Korkarım sana bir soru sormak zorundayım.
Sr. Rodman, me temo que tengo que hacerle una pregunta.
Dürüstçe bir soru sordum.
Es una pregunta sincera.
Çok güzel bir soru.
Esa es una muy buena pregunta.
Size çok önemli bir soru sormam gerekiyor.
Ahora, tengo que hacerte una pregunta muy importante :
Hey, kısa bir soru.
Una pregunta rápida.
Artık umurumda olmayan bir soru o aslında.
Esa es una pregunta que no me importaría considerar.
Bay Iwamura benim ricam üzerine, önemsiz bir mevzuda soru sormak için aradı sadece.
El Sr. Iwamura solo llamó para hacer una consulta frívola. Yo se lo pedí.
Asıl soru şu, böyle bir cihazı kim ele geçirebilir?
La pregunta sigue siendo, ¿ quien sería capaz de conseguir un dispositivo de este tipo?
Bölge savcısı size bir kaç soru soracak.
La fiscal de distrito le hará unas preguntas.
Soru şu ; bu yaranın kırık bir cam parçasından mı yoksa bıçağın ağzından mı kaynaklandığı saptanabilir mi?
La pregunta es : ¿ Se puede determinar si esta herida es resultado de un corte con un vidrio roto o con la hoja del cuchillo?
Bu aptalca bir soru. Bilemiyorum, belki de senden hoşlandığım içindir.
Esa es una pregunta tonta.
Sormaman gereken bir soru vardı.
Una pregunta que no se debe hacer.
Eğer bir boşanmayı sessizce halletmek istiyorsanız, ilk sorulacak soru şudur, kadın tarafı ne istiyor?
A la hora de llegar a un acuerdo pacífico en un divorcio lo primero que se debería preguntar es : "¿ Con qué querrá quedarse ella?"
New Yorker'dan bir muhabir Mark Fuhrman hakkında soru soruyor.
Un reportero de The New Yorker preguntando por Mark Fuhrman.
Bir hizmetkar, soru sormaz.
Un sirviente no hace preguntas.
Soru sormak teşvik edilmelidir ancak sadece herkesin deneyimlerinizden kazanımı olabileceği bir ortamda.
Es bueno hacer preguntas, pero en un ambiente en que todos se beneficien del nivel de experiencia.
Tek bir soru sordum.
Y acabo de hacerte una puta pregunta.
bir sorun mu var 1028
bir sorum var 102
bir soru sorabilir miyim 94
bir sorun yok 90
bir sorunumuz var 196
bir sorum daha var 29
bir sorunun mu var 37
bir sorunum var 94
bir soru sordum 17
bir sorun var 192
bir sorum var 102
bir soru sorabilir miyim 94
bir sorun yok 90
bir sorunumuz var 196
bir sorum daha var 29
bir sorunun mu var 37
bir sorunum var 94
bir soru sordum 17
bir sorun var 192
bir sorun var mı 26
bir soru daha 41
bir sorun çıktı 25
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
bir soru daha 41
bir sorun çıktı 25
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
soru 130
sorun olmaz 185
sorun olur mu 68
sorun mu var 211
soruyorum 35
sorun değil tatlım 17
sorum yok 40
soru yok 54
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorun olmaz 185
sorun olur mu 68
sorun mu var 211
soruyorum 35
sorun değil tatlım 17
sorum yok 40
soru yok 54
sorunumuz var 27
sorun var 47