English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kazanacak

Kazanacak translate French

1,750 parallel translation
Ama sonra Sing güçlerini geri kazanacak.
Et il retrouvera ses pouvoirs.
Demek oluyor ki, daha çok para kazanacak.
Ça veut dire plus d'argent, peut-être une meilleure école.
Artık Venetian kazanacak.
À présent, le Venetian va gagner.
Bailey, baş asistanlık olayını kolayca kazanacak gibi görünmüyor.
Le poste de chef résident n'est pas complètement gagné pour Bailey après tout.
Eğer havadan para kazanacak olursak, akıllıca birşey yapacağız yüksek faiz ve minimal riskle bankaya yatıracağız.
La leçon à retenir, c'est que si un jour, tu gagnes une somme rondelette, il faut en mettre une partie de côté.
biliyorum ki dostum, Om Kapoor kazanacak!
Mon ami, Om Kapoor devrait gagner!
o da kim? Chunkey Pandey kazanacak
Qui est-ce?
Ok! tabi ki oğlum Hrithik Roshan kazanacak!
Tout comme un bijoutier sait la vraie valeur d'un diamant seul un'Johar'sait la vraie valeur d'une star!
Çünkü bu vasiyet yüzünden en çok kazanacak olan o.
À cause de ce testament. C'est lui qui a le plus à gagner.
Ne de olsa web sitesi kazanacak.
Le site va gagner.
Önceden uyaracak. Onları kurtarıp puan kazanacak.
Il préviendra les patrons, ça lui fera gagner des points.
Ve unutmayın, kazanan 9 kiloluk spiral kesimli jambon ( domuz ) kazanacak.
Et n'oubliez pas que le gagnant recevra un jambon de 30 kg.
Ama şimdi kazanacak!
Afin qu'elle perde, maintenant elle va gagner!
Yakında iki kat değer kazanacak.
Ça va valoir deux fois plus.
Ve ANEXXO'nun avukatları bu davayı kazanacak düzeyde.
Et les avocats d'ANEXXO sont capables de monter un dossier en béton.
Sonunda... ödül kazanacak barbekü sosumu buldum!
J'ai enfin trouvé ma sauce qui va gagner des concours.
Hipodrom bu yıl kapanıyordu ve Barry sonunda para kazanacak bir yol buldu.
L'hippodrome va fermer cette année et... Barry a finalement trouvé un moyen d'être payé.
Çünkü yarışı kazanacak sadece birkaç at vardı ama onlar kalanına oynayıp kazanma ihtimallerini arttırıyorlardı.
Vu qu'il n'y avait que quelques chevaux susceptibles de gagner, ils ont parié sur les autres, et leurs chances de gagner se sont envolées.
Dr. Browning matematiksel olasılıkları hesaplayabilmek için karmaşık oyun teorisi tabloları kullanıyordu. Böylece sonraki yarışı kazanacak atları veya bir sonraki loto kuponunu bilebiliyordu.
Le Dr Browning utilisait des tables de théorie des jeux complexes pour calculer des probabilités mathématiques comme quel cheval gagnerait dans la prochaine course ou quel ticket de loterie serait gagnant.
Barney ve ben aramızdan bunu ilk yapan şampiyonluk kemerini kazanacak diye şakalaşıyorduk.
On s'était dit en rigolant que que le premier d'entre nous qui le ferait à trois "gagnait" la ceinture du championnat.
Seni kart cambazı. Orada paramı geri kazanacak bir tanıdığım var.
Je viendrai te voir pour regagner mes sous.
Kaliforniya'yi kazanacak.
Il aura la Californie.
Hangileriniz suistimal edilmek için bir gün daha kazanacak?
Lesquels d'entre vous peuvent se faire abuser un jour de plus.
Merkeze canlı kalıp ilk gelen büyük ödülü kazanacak.
Et le premier qui atteint le centre et qui sort vivant gagnera le Grand Prix.
- Spectre kazanacak son ipucu da Asal Anahtar için onu MacArthur Park'a götürecek.
Il gagne, l'indice final le mène à MacArthur Park pour la Clé primale.
Peki sence kim kazanacak?
Donc, qui va gagner à ton avis?
Şuradaki kapıdan girecek olan kişi bir adet mermi kazanacak.
Vous voyez, celui qui viendra par cette porte se prendra une balle.
Kazanan dokunulmazlık kazanacak.
- Le gagnant gagne l'immunité.
Bir yere ayrılmayın. Çünkü birisi bir bar kazanacak!
Alors, restez à l'écoute, parce quelqu'un va gagner un bar!
O şeylerle kazanacak.
Il va gagner avec ça.
Bu şekilde kazanacak olmanız yazık oldu.
Il aurait dû se retirer.
Senin yayınevi bu işten ne kazanacak?
Qu'est-ce que ça rapporte aux éditeurs?
Ve Satterfield Jr. da para kazanacak.
Et Satterfield Jr va palper.
Seçimleri ya Bush kazanacak ya da Dukakis ama benim emin olduğum bir şey var ki ortaya çıkıp engelli haklarını savunan ilk resmi aday bütün engellilerden oy alacak.
- L'élection se joue entre Bush et Dukakis. Je peux vous certifier que le premier candidat à soutenir cette loi aura le vote des handicapés.
Günün sonunda altı finalistimizin yanında olacağız, aralarından biri 10 milyon dolar ödül kazanacak.
A la fin de la journée, nous n'en seront plus qu'aux 6 joueurs finaux, et l'un d'entre eux gagera le 1er prix de 10 million de dollars.
Eğer dediğimi yapmazsan, kazanacak hiçbirşeyin yoktur.
Tu es intimidé si tu... si tu n'as pas les tripes pour gagner.
- Kazanacak.Hissediyorum.
Non, il va gagner, je le sens.
Kıdem kazanacak kadar eski değil.
Miss G n'a pas assez d'ancienneté.
Sadece bundan para kazanacak kadar zekiyim.
Je suis assez maline pour être payé pour ça.
Tabi kazanacak bir şey de olmayacak, çünkü Londra birleşmesi de iptal olacak ve biz de lanet olası mobilyaları satmaya başlarız.
Sauf qu'on ne pourra pas gagner, parce que la fusion sera annulée et qu'on vendra nos putains de meubles.
Karaoğlanı oyuna sokup LaBarbara'yı geri kazanacak kadar dayansın yeter.
J'en ai juste besoin le temps de reconquérir LaBarbara.
On bini kazanacak ve ortadan yok olacaksınız, tamam mı?
Vous prenez les $ 10,000 et vous disparaissez?
Koşu ayarlanmış, kazanacak atın adını söyledi.
La dope est passée, on a le nom du gagnant.
Hey, şu kazanacak atın adı ne?
Quel est le nom du cheval gagnant?
Yoksa New York son dört yılda üçüncü şampiyonluğunu mu kazanacak?
Ou est-ce que New York remportera son troisième titre en quatre ans?
Hayır, tüm herkes kazanacak.
Non c'est un tapis à l'envers.
halkın konusu ifabrika kazanırsa, dolayısıyle herkes kazanacak.
question publique si l'usine gagne, alors chacun le sera
Kendi çabasıyla kazanacak.
Il gagnera grâce à sa propre force!
Herkes kazanacak.
Tout le monde y gagne.
Dee kazanacak.
Non.
Ve bu yerden bir servet kazanacak.
Elle le harcelait pendant des années.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]