English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kazandınız

Kazandınız translate French

1,646 parallel translation
Siz kazandınız!
- Ashley, arrête.
"1 milyon Pound'luk hisse kazandınız."
"Vous avez gagné une part de 1 million £."
Güzel, siz kazandınız.
D'accord, vous avez gagné.
Kitabınızdan ne kadar para kazandınız?
Combien d'argent avez-vous gagné avec votre livre?
Sayacağım 5 harika ödülü kazandınız.
Vous avez gagné l'un de ces cinq incroyables prix.
Siz büyük bir hırsızlık yapıp hileyle para kazandınız.
Vous êtes soupçonné de vol qualifié et obtention de propriété par usage de faux.
Beni kazandınız Bay Ellsworth.
Vous avez l'avantage, M. Ellsworth.
Siz kazandınız.
Vous avez gagné.
25, kazandınız.
25, vous avez perdu.
Bir uzmanlık daha kazandınız Bay Palmer.
Vous venez juste de gagner un autre insigne du mérite, Mr.
"Bu paint ball toplarına ek olarak... Dwight Shrute ile birlikte iki adet paint ball dersi kazandınız"
En plus de ces billes de paint-ball votre cadeau est assorti de deux leçons de paint-ball avec Dwight Schrute.
Siz kazandınız.
Vous avez gagné!
Gerek yok. Siz kazandınız.
C'est inutile!
Kadınlar jimnastikte altın madalya kazandınız mı?
Avez-vous déjà gagné la médaille d'or en gymnastique féminine?
Ufak bir çatışmayı kazandınız, savaşı değil.
Vous avez gagné quelques batailles mais pas la guerre.
Sesli harf kazandınız.
Wow. Et bien tu as une voyelle de correcte.
Ne kadar gerçek para kazandınız?
Combien d'argent?
Bay Kreutzfeld, bu kadar parayı sadece bir tefeci dükkânından mı kazandınız?
M. Kreutzfeld, vous avez gagné tout cet argent avec une boutique de troc?
Güzel Los Angeles'da lüks bir gece kazandınız.
Vous venez de gagner une nuit de luxe total dans la belle Los Angeles.
Fiyat peşin 250 bin dolar artı kazandığınız oyun başına % 10 komisyon.
Le prix est de 250000 $ payables d'avance, plus 10 % de chaque match que vous gagnez.
Bütün kazandığım kupaları attınız mı?
Toutes les coupes que j'ai gagnées, vous les avez jetées?
Şu bölge şampiyonasında kazandığım büyük kupayı da attınız mı?
Et la grande, la belle, que j'avais gagnée aux régionaux? Jetée aussi?
Yoksa kazandıklarımızın tadını mı çıkarmalıyız?
Ou devrions-nous simplement profiter des bienfaits?
Sen Miss Hindistan yarışmasına girmeye hak kazandıktan sonra ağlayan ilk kız olacaksın..
Tu seras la première fille qui pleure après avoir gagné le concours Miss Inde.
Aklınızda bulunsun kazandığınınz GREEN Card kurallara uymanızı ister.
La carte verte que vous avez gagné, vous oblige à respecter certaines règles...
200 doların tamamını. Emekli olmama yetecek kadar kazandırmasa da, bir kızın bir yerlerden başlaması gerekli.
Les 200 dollars, ce qui ne sera pas assez pour que je prenne ma retraite, mais il faut bien que je commence quelque part.
Ne kadar yatıracaksın? 200 doların tamamını. Emekli olmama yetecek kadar kazandırmasa da, bir kızın bir yerlerden başlaması gerekli.
La dernière fois que j'en ai entendu parler, il était dans un hôpital pour vétérans à la sortie de Bakersfield.
Bu küstahlığınızın size kazandıracağı tek şey davaya baktıktan sonra mahkemeye saygısızlıktan çekeceğiniz hapis cezası olacak.
Votre insolence effrontée ne vous vaudra... qu'un séjour en prison pour outrage au tribunal une fois l'affaire plaidée.
Çünkü siz onun silahını kullandınız. Pokerde kazandığı silahını.
Vous vous êtes servie de l'arme qu'il avait gagnée au poker.
Müjde bir Cadillac kazandınız.
Vous venez de gagner une Cadillac.
Bay Bremmer'ı öldürmenizi mi kastediyorsunuz yoksa kazandığınız 3 milyonun vergisini ödememenizi mi?
Tuer M. Bremmer, ou ne pas payer plus de 3 millions de taxes?
Kamptaki birçok kişiye para kazanma fırsatı kazandırdığınız için sağ olun.
Bonne chance à vous et merci pour l'opportunité offerte à tous dans le camp.
Kolay değil, ama yine de kazandığımız oluyor.
Un sacré exploit, on n'a pas fini d'en parler.
Eğer kızın kafasında neler olduğunu bulacak olursan ona fazladan bir yıl kazandırmış olursun.
Et même si on s'en fout, si tu résous le problème dans sa tête, tu lui offriras peut-être une année de plus.
Sana kazandıracaklarını düşün Stacie. Doğru ama ya kaybedersek, işte o zaman neyimiz varsa kaybetmiş olacağız. Kaybetmeyeceğiz.
Je dois voir si les joueurs peuvent avoir cet argent à temps.
Michael, okuma yarışması zırvalığı yüzünden kızı kaybettiğini düşünmüştüm ama sonra da "bara benden selam söyle" ile mi kazandın onu?
Michael, je pensais que tu l'avais perdue avec la dictée, mais tu as auvé le coup avec ce "dis salut au bar"?
Shelley Stoker ve kızına yetenekleri için yardın edeceğim ve kazandıklarında, bibloyu bana verecekler.
Je vais aider Shelley Stoker et sa fille dans leur numéro et si elles gagnent, elles me laissent garder la figurine
Kazandığınız bir ünvan tabii ki, değil mi?
Vous avez mérité ce titre, n'est-ce pas?
Hem, eğer Bay Gosnell uçağını uçurmayı başarırsa Nourdell Havacılık tarafından önerilen ödülden payımıza düşen hisse yatırımımızı çıkartmaktan çok daha fazlasını kazandıracaktır bize, değil mi?
En plus, si M. Gosnell rend cet avion opérationnel, nous toucherons une partie du prix offert par Nordell Aeronautics ce qui fait de cet investissement une bonne affaire, non?
Kızımın nefretini kazandım,
J'ai été tabassé au bal de ma fille.
Yani, senin kazandığın paraya ihtiyacımız olduğunu düşünerek verme kararını, çünkü ihtiyacımız yok.
Alors ne prend pas cette décision en pensant qu'on ait besoin de ton salaire. Ce n'est pas le cas.
- O'na doğruyu, annenin hasta, kız kardeşinin hamile olduğunu ve o ayın kirasını ödemeye, garsonluktan kazandığın paranın yetmediğini söyle.
La vérité, La maman malade, la sŒur enceinte, tes pourboires de serveuse ne suffisaient pas à payer le loyer,
Sen kazandın. Bu gelmiş geçmiş en iyi yılımız olacak.
Ca sera notre meilleure année.
Tamam, siz kazandınız. Yengeç kıyafetlerinizi verin.
Bon, vous avez gagné.
Düzgün bir emir komuta zinciri kurmak istemenizi anlıyorum, ama Doktor Weir'ı denklemden çıkarırsanız tek yaptığınız güvenini ve saygısını kazandığı insanları kendinizden soğutmak olur. Bunlar da üsteki herkes, ben de dâhil.
Je compris que vous devez établir une chaîne de commandement claire, mais si vous écartez le docteur Weir, vous vous mettrez à dos ceux de qui elle a gagné la confiance et le respect, c'est-à-dire tout le monde sur cette base, moi y compris.
Tabi satıcısı onun ne kadar kazandığını öğrenmediyse... Defteri özgürce çalışamasın diye yakmış olabilir. Belki de kızı borcunu ödeyinceye kadar bir yere kapattı.
Sauf si son mac cherche à protéger ses arrières et a brûlé son calepin pour l'empêcher de travailler sans lui, ou l'a fourrée dans un abattoir jusqu'à ce qu'elle paie ses dettes.
Siz bana bu balinayı Pizza Hut'da kazandığınızı söylemiştiniz!
Vous m'aviez dit l'avoir gagnée dans un concours à Pizza Hut!
"Biraz önce bir yüz milyon bin pound ve bir sürü zırva kazandın."
"Tu viens de gagner 100 millions de milliers de livres et un tas de trucs."
Pekâlâ, başka bir kelime... Bütün yarışlarınızı kardeşin kazandığında nasıl hissedersin?
Alors, un mot... sur ton sentiment quand ton frère gagne à chaque fois.
Sadece eli en iyi olan oyuncunun kazandığını varsayarsanız.
Seulement si on suppose que la meilleure main gagne.
Peki kaçınız başvurduğu başka bir yeri de kazandı?
Et combien d'entre vous ont été acceptés par ces universités?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]