English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kazandı

Kazandı translate French

26,767 parallel translation
Oturduğum yerden gördüğüm kadarıyla kazandım gibi.
Et d'où je suis... on dirait que j'ai gagné.
- Ben kazandım.
J'ai gagné.
Özgürlüğünü nasıl kazandığını da bana henüz söylemedin.
Tu m'as jamais dit comment t'as gagné ta liberté.
Çünkü hatıralarını geri kazandı.
Parce qu'elle a retrouvé sa mémoire.
Artık hizmetlerine ihtiyaç duyulmadı çünkü yüzyıllar önce iblislere karşı zafer kazandılar.
Leurs services ne sont plus requéris, car ils ont gagné la guerre contre les démons, il y a des siècles.
Soluk borun tam olarak iyileşmedi ve son odiyometri sonuçların sağ kulağının işitme yeteneğini neredeyse tamamen geri kazandığını gösteriyor.
La blessure de ta trachéotomie n'est pas... guérie, et ton dernier test des oreilles montre que l'audition de ton oreille droite est presque quasiment revenue.
Peki, sen kazandın. Tamam mı?
C'est bon, tu as gagné, d'accord?
Şehir merkezine gitmeden önce bize bir saat kazandırır.
Donc ça nous laisse moins d'une heure pour comprendre tout ça et nous rendre dans le centre-ville.
Tamam bu bize on dakika kazandırır.
Ça nous donne à peu près dix minutes.
Sen kazandın, sende kalsın.
Tu l'as gagné. Tu le gardes.
Bence siz ona NZT'nin yan etkilerine karşı bağışıklık kazandırıyorsunuz o da bizim öğrendiklerimizi size söylüyor.
Je devine que vous lui donnez l'immunité aux effets secondaires du TNZ et il vous a dit ce que nous sommes jusqu'à?
Sovyetler Birliği çöktükten sonra petrolden milyarlar kazandı.
Il a gagné des milliards en pétrole après la chute de l'URSS.
Deli ruble kazandım demiyorum ama kendimizi Bay ve Bayan McMahon olarak tanıtabilecek kadar para kazandım.
Je ne dis pas que j'ai ramassé les roubles à la pelle, mais j'ai fait assez pour payer ce qu'il fallait pour nous faire passer pour M. et Mme McMahon.
Ailesi, kayıp olduğunu fark etmeden önce bize biraz zaman kazandırır.
Ça va nous donner un petit peu de temps avant que sa famille sache qu'elle a disparue.
Ama talih, akıl sağlığını geri kazandıktan sonra Amerikan hükümetine yaptıklarını göndererek bir gecede milyonlar kazanan yerel deli Fiddleford McGucket'ın yüzüne güldü.
Mais chance a aussi tourné pour le fou du village Fiddleford McGucket qui, après avoir récupéré sa santé mentale, s'est fait des millions pendant la nuit en soumettant ses brevets au gouvernement des États-Unis.
Bu da bize oy kazandırır.
et ça nous donne des votes.
Steve Lyditt Kuzey Amerika çiftleri kazandı.
Steve Lyditt aurait gagné les championnats nord-américains.
Müzik kampını çoktan kazandım.
J'ai déjà été au camp musical.
İnsanları kurtarmak paza kazandırmıyor.
Je ne suis pas payé à sauver les gens.
Etraftaki herkes dükkan kapatırken biz altı haneli paralar kazandık.
Vous savez, on avait un nombre à 6 chiffres quand tous les autres autour de nous fermaient boutique.
Ameliyata alıp tel parçasını çıkaracağız ve Russ'a hareket yeteneğini geri kazandıracağız.
Alors, il faut qu'on juste qu'on y retourne, qu'on retire le morceau de fil cassé, et qu'on rende à Russ sa mobilité.
Aslanla savaştım ve kazandım.
J'ai combattu le lion et j'ai gagné.
Ve senden 15 gün daha yaşlı olduğum için, ben kazandım.
Plus vielle de 15 jours, je gagne
Hadi git. Bize biraz zaman kazandır.. .. biz de bu arada Earl'i ikna edelim.
Tu dois monter sur scène et gagner du temps que je puisse convaincre Earl de monter là-dessus.
Yediğin yere kazma derler ama o bilet Kwik-E-Mart tarihindeki en büyük kazı-kazan ikramiyesini kazandı.
Ils disent de ne pas gratter là où tu manges, mais.... C'était le plus gros gain de tous les tickets à gratter de l'histoire du Kwik-E-Mart.
Kazandım ve o kadar çok para ki daha çok bilet demek.
C'est un ticket gagnant, et c'est tellement d'argent, ce qui veut dire tellement de tickets supplémentaires.
- Kazandıklarının iki katını.
- Le double de ce qu'ils font.
Biliyorum ama kendin söyledin sempatiye ihtiyacımız var ve kimse hapisten çıkardığımız masum bir insandan daha fazla bize sempati kazandıramaz.
- Je sais, mais on a besoin de compassion, et personne n'en inspirera plus que l'innocent qu'on a sorti de prison.
Ve yeteri kadar güvenini kazandığımdan emin olduktan sonra... O, büronun gizli muhbirinin Raymond Reddington olduğunu onayladı.
Et bien sûr, après avoir gagné sa confiance, elle a confirmé que l'informateur confidentiel du bureau était un Raymond Reddington.
Hayır, ama sonra güvenimi kazandı.
Non, mais ensuite elle l'a gagné.
Kazandırdığım para.
De l'argent que j'ai ramené.
Sizlerin beğenisini kazandım.
J'ai ton appréciation.
Ama kazandığın saygınlık krep yapmaktan gelmedi değil mi, Red?
Mais vous n'avez pas gagné de respect en faisant des latkes, n'est-ce pas, Red?
Yine kazandım!
J'ai encore gagné!
20 dolar kazandım.
J'ai gagné 20 $.
İş yerinde yapılan çekilişte bedava yoga dersi kazandım.
J'ai gagné un cours de yoga gratuit à une tombola au travail.
Oyunu oynadım ve kazandım.
J'ai joué pour gagner.
Ordunun örnek çocuğu, lisede orduya gönüllü kayıt olmuş. Kazandığı her kuruşu evinde yalnız yaşayan annesine faturaları ödemesi için göndermiş.
Modèle de l'armée, enrôlé au lycée, il envoie tout son argent à une femme célibataire.
- Yani ben mi kazandım?
Que, donc je gagne?
- Sen kazandın.
- Vous gagnez. - Ha ha!
Piyangoyu kazandık.
On vient de gagner à la loterie!
Ben kazandım.
J'ai gagné.
İkimiz de kazandık.
Gagnant-gagnant.
Ama onlar kazandı.
Ils ont gagné.
Şimdilik sen kazandın.
Vous avez gagné... pour l'instant.
Caitlin güçlerini kazandığından beri, bir ormanda dövüştüğümüzü görüyordum.
Depuis que Caitlin a ses pouvoirs, j'ai vibé un combat entre nous dans une forêt.
Ben de hızımı Barry gibi kazandım.
J'ai obtenu ma vitesse de la même manière que Barry.
Ve kazandım.
J'ai gagné.
Kazandık.
On a gagné.
Bana biraz zaman kazandırır.
Ça me fait gagner du temps.
Sen kazandın.
Tu as gagné.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]