English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kazanacağım

Kazanacağım translate French

1,796 parallel translation
Yetenekleri geri kazanacağım.
Je vais réacquérir mes pouvoirs.
"Senden daha güçlüyüm ve kazanacağım"
"Je suis plus fort que toi, Et je vais gagner."
"Senden daha güçlüyüm ve kazanacağım"
"Je suis plus fort que vous, et je vais gagner."
Bu istilacıyla savaşacak kişi ben olabilirim! Peşinen kazanacağımı biliyorum!
T'es sûr de vouloir me chercher des crosses?
Örgütten ayrılacağım ve intikam almak için gerekli olan gücü kazanacağım.
Je me retire pour m'endurcir.
İlgi azalmadan kazanacağımız kadar para kazanmalıyız.
Nous devons en profiter au maximum avant que la foule ne passe son chemin.
Diplomam olmadan nasıl para kazanacağım ben?
Comment gagner de l'argent sans diplôme?
Kaybettiğim parayı gelecek Noel'de tekrar kazanacağım.
Je me rattraperai à Noël prochain.
İçimden bir ses, her el kazanacağımı söylüyor.
Et encore dix, je parie que je vous bats tous.
Barı satınca kazanacağımız paradan.
- Des profits de la vente du bar.
- Fields kazanacağımı mı sanıyorsun? - Evet.
- Tu crois que je l'aurai?
Kazanacağımızı nereden biliyorsun?
J'ai échoué une fois à Ba Sing Sé.
Ayrıca sınıfınızda yaptığım aptallıktan sonra birisi bana laboratuvardaki maymun kafeslerini temizlersem gözünüzde itibar kazanacağımı söyledi. Şimdi fark ettim ki bu kötü bir şakaymış. Kendimi aptal gibi hissediyorum.
Et je me suis ridiculisée en classe, et quelqu'un m'a dit que si je voulais être bien vue de nettoyer les cages des singes, et je réalise que c'était une blague et je me sens tellement stupide.
Bir tane daha bilirsem rekorumu geri kazanacağım.
Plus qu'une bonne réponse et... je récupère mon titre.
Boş ver ve eğlenmene bak çünkü bu şeyi bununla kazanacağım!
Ne vous en faites pas, parce que je vais gagner le concours avec ça!
Yeni parlayan bacaklarım sayesinde barı kazanacağım.
Et je vais gagner ce bar grâce à mes nouvelles jambes.
Evet, var. İkinci şansımı kazanacağım.
Si, je vais prendre ma seconde chance.
Ve hiç çaba sarfetmeden, Habury'de 30 yılda kazanacağımdan daha fazla para yaptım.
Et sans plus d'effort j'ai amassé plus d'argent que je n'aurais pu en gagner en 30 ans à Hanbury.
Eğer dediğimi hemen yapmazsan benim kazanacağım bir tartışmaya gireceğiz.
Si tu ne m'obéis pas, nous nous disputerons et je gagnerai.
Bir nöbet geçirdim. Hafızamı ve konuşmamı tekrar kazanacağım.
J'ai eu une attaque, je vais retrouver la parole, je vais retrouver la mémoire.
Ve sana söz veriyorum, anne tahtıma yaraşan saygınlığı geri kazanacağım.
Et je vous le promets, mère, je redorerai le blason de ma couronne.
Jamuha'nın ordusu sayıca üstün, ama savaşı nasıl kazanacağımı biliyorum.
L'armée de Jamuha est plus grande, mais je sais comment remporter la bataille.
Ağırsıklet şampiyonu olacağımı hiç hayal etmezdim. Ama o şansı bulursam, biri bir şans verirse o şansı kullanıp kazanacağımı düşünürdüm hep.
Je rêvais pas d'être champion poids-lourd, mais je pensais que si j'avais cette chance, si je l'avais, je gagnerais!
Daha kazanacağımız dört seri var, Wisley.
Quatre de plus pour gagner, Wisley.
Karanlık maddenin sırrını çözeceğim ve Nobel Ödülü'nü kazanacağım. Sonra da sarışın bir Amerikalı kızla evleneceğim. Kara madde.
Je vais résoudre le problème de la matière noire, j'aurai le prix Nobel, et je me marierai avec une Américaine blonde aux yeux bleus.
Bir gün Nobel Ödülü'nü kazanacağım.
Je vais surement gagner le prix Nobel.
Bak, doğru tahmin ettiğimde ne kazanacağımı bilmem gerekir.
Ecoutez. Je dois savoir ce que je parie.
Bu işten çok para kazanacağım.
Je vais me faire un paquet de fric.
Hayır, çalışıp kalabalıktan para kazanacağım.
Je vais travailler et profiter de la foule.
Onu yeniden kazanacağım.
Je vais la reconquérir.
Haftada en az 800 kazanacağım.
Je gagnerai 800 par semaine au minimum.
Oyunu kazanacağım.
Je vais gagner cette partie!
Joe Louis kaybedeceğimi söylediğinde bu maçı kazanacağımı anladım.
Et quand Joe Louis dit que je vais perdre, alors je suis sûr de gagner.
İşimi yapacağım, bir gün Nobel Ödülünü kazanacağım, ve yalnız öleceğim.
J'ai mon travail. Un jour je gagnerai le prix Nobel, et puis je mourrai seul.
- Evet, kazanacağım bir yarışa ama, bebek.
- Je vais la gagner, chérie.
Çünkü, kazanacağım.
Je vais tout rafler.
- Kazanacağım.
- En gagnant.
- Senin için kazanacağım.
- Oui. OK.
Bu yarışı kazanacağım.
Je vais la gagner, cette course.
Bu sefer ben kazanacağım.
Je vais gagner.
Sen bizi düşünüyorsun, bu işten ne kazanacağımızı.
Tu penses aux bénéfices.
Şimdi benim zamanım. Cumartesi günü o yarışı kazanacağım. Çiftliği geri alacağız.
Mes hommes vont vous trouver, vous extirper de vos tanières et vous envoyer en enfer.
O yarışı 1.5 km ara ile kazanacağım.
- Oh, attendez, Rosco.
Yıldız Parıltısı Ödülü'nü tekrar kazanacağımız için çok şanslıyız.
Nous allons sûrement encore gagner le concours des jeunes talents.
Kazanacağımı düşünmediğim davaları almıyorum.
Je ne prends pas les affaires que je ne pense pas pouvoir gagner.
Bu kadar traş bıçağını tutkalla basit bir vantilatöre birleştirerek, Sabahki günlük işlerimden zaman kazanacağım.
En collant plein de lames de rasoir à ce ventilateur ordinaire, je vais gagner du temps le matin.
Kazanacağım, sana 100 $ bahşiş vereceğim, anladım.
Je gagne, je te donne 100, j'ai compris.
Peki ben bundan ne kazanacağım?
Et qu'est-ce que j'y gagnerais?
Kazanacağı paralarla ilgili övünüyordu. Sanırım nerede saklandığını biliyorum.
Il frimait, il se la jouait en parlant de tout le cash qu'on allait se faire.
- Kalemimle kazanacağımı soruyorsanız, evet!
- De ma plume, oui.
Sana kızarmış peynirli bir tost ile bir taco arasındaki dövüşü kimin kazanacağı hakkında ne düşündüğünü soracaktım.
A ton avis, qui remporterait le combat entre un croque-monsieur et un taco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]