English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ H ] / Herkesin önünde

Herkesin önünde translate Portuguese

844 parallel translation
Ama Jeanne, herkesin önünde itiraf ettin ; şeytanın seni aldattığını.
Mas, Jeanne, admitiste em frente de todos que tinhas sido enviada pelo Diabo.
- Evet. Önce, herkesin önünde utanmazca dans ediyorsun, bütün erkeklerin... zaaflarını ve günahkar arzularını uyandırıp, kendine baktırıyorsun.
Primeiro danças em público sem qualquer vergonha, despertando o desejo de pecado em todos os homens que olham para ti.
Herkesin önünde evlenme teklifi ettirmek için söylenmesi gereken şeyleri, söyleyemez.
Se a família aqui estiver, ela não dirá o que deve, para que o homem se declare.
Ve bu herkesin önünde durmaya cesaret ettiğin ve kendi hatalarını itiraf ettiğin zamandı.
Nem foi quando a tiveste a coragem de estar lá, diante do mundo, e confessar os teus próprios erros.
Herkesin önünde beni aşağıya indiriyor!
Descer-me em frente de toda a gente!
Herkesin önünde benimle görünmen senin için uygun mu?
- Não se importa que nos vejam juntos?
Herkesin önünde olmaz.
Em frente a todos, näo.
Herkesin önünde kavga çıkardı.
Ele fez uma cena, à frente de toda a gente.
Ya silahını al ya da ben de benimkini atacağım... ve herkesin önünde ölümüne dövüşeceğiz.
Pegará a sua arma ou vou jogar fora a minha... e lutaremos diante todos eles até à morte.
Herkesin önünde mi dövülmek istersin, yoksa dışarı mı gelirsin?
Queres apanhar à frente de toda a gente ou queres ir lá para fora?
Bilirsiniz herkesin önünde yabancılara asla hitap etmem.
Sabes que nunca abordo estranhos em lugares públicos.
Şey, çünkü... herkesin önünde Steve'e sırt çevirdi.
Bem... porque ele fugiu da briga com Steve... na frente de todo mundo.
Herkesin önünde intikamını almadan?
Antes de você se vingar dele?
Herkesin önünde içki içmek mi? Bilemiyorum.
Beber em público?
Herkesin önünde. O genç kız.
Ficar em frente de toda aquela gente e daquela jovem...
Herkesin önünde beni küçük düşürdüler.
deve-se dar um exemplo.
- Herkesin önünde olmaz.
- Não em frente a toda a gente.
- Oh, hayır baba. Herkesin önünde yapma.
Em frente de toda a gente, não.
Belki bu kez herkesin önünde, kozlarımızı paylaşsak iyi olur.
Talvez devessemos resolver isto de uma vez por todas.
Seni herkesin önünde alenen suçluyorum.
Eu te denuncio em frente à todos.
" Benim geleceğimde kendini fayda sahibi diye tanımlayan herkes özgür olanlar dışında, ardımda bıraktığım benim vücudumu parçalara ayıran ve beni herkesin önünde yiyenlerin bulunduğu servete sahip olacaklar.
" Todos aqueles beneficiados pelo meu testamento... exceto os homens livres, irão possuir tudo o que deixei para trás... sob a condição de cortarem meu corpo em pedaços... e comerem-nos em frente a todos.
Herkesin önünde neredeyse bana tecavüz edecekti!
Tentou me violentar com os olhos perante todos.
Herkesin önünde çimdiklemek.
- Pareces a tua mãe. - Beliscar a mulher em público!
Buna güvenip mi kardeşimi herkesin önünde tokatladın?
Foi por isso que esbofeteaste o meu irmão em público?
.. ama beni herkesin önünde tövbe etmeye zorlamayın, .. Çünkü bu sadece, üzerime giydiğim kıyafetin şerefini lekeler.
Suplico-lhes que me seja dado um castigo até grave, para não ser exposto à abjuração pública, que só traria desonra ao hábito com o qual me visto.
Sanki herkesin önünde şiir okumak gibi.
É tipo vou recitar um poema em frente a todos.
Neler hissettiğimi biliyor musun? Herkesin önünde bana bağırdın, nasıl olduğumu biliyor musun?
Sabes o que se sente ao ser insultada na frente de todos?
Herkesin önünde çığlık atmanı istiyorum!
Quero que tenha aquilo que merece à frente de todos!
Bir daha herkesin önünde benimle tartışma!
- As pontas abriram. Não me contradiga em público de novo.
Bir daha ki sefere bunu herkesin önünde yaparım.
Só que, na próxima vez, será em público :
Neden herkesin önünde ortaya atıldım ve hissedarların önünde küçük düşürüldüm?
Por que me puseram naquele pedestal, e me humilharam em frente dos accionistas? Porra!
Dün bu programda, herkesin önünde intihar edeceğimi söylemiştim.
Ontem anunciei neste programa, que iria cometer suicídio ao vivo.
Herkesin önünde çok örnek bir davranış sergilediğinizi söylemek isterim.
Tenho a dizer-Ihe publicamente... Que a desempenhou de uma forma exemplar.
- Hayır, beni utandırıyorsun. Herkesin önünde, kardeşinin önünde.
- Estás a envergonhar-me em frente de toda a gente, em frente da tua irmã.
Çok cesursun Gellhorn. Chiang Kai Shek'in önünde Çin İmparatoriçesi'ne fırça atmak herkesin harcı değildir.
Muita coragem Gellhorn, destratar a imperatriza da China
Bulabildiğin herkesin ifadesini al. Bir noterin önünde yemin ettir. Her tanığın ayrıntılı ifadesini, sürücülerin adlarını rapor et ve gözden geçirilmesi için raporu bu büroya ver.
Recolhe uma declaração de toda a gente, regista diante de um notário o relato de cada testemunha, os nomes dos cocheiros e traz tudo a este escritório para revisão.
Yani kızın, herkesin gözü önünde durup dururken seni tokatladığını mı söylemek istiyorsun?
Não há nada para investigar. Não se passou nada.
Ama Mortimer, dışarıda herkesin gözünün önünde olur mu?
Mas aqui toda a gente nos vê.
Evet, burada herkesin gözünün önünde.
Ah, sim?
Herkesin gözü önünde bunu yapmak çok yakışıksız.
É má educação fazer uma cena em público.
Evli ve yaşlı hanımlar herkesin gözü önünde kocalarının üzerine çullanmazlar.
As velhas senhoras casadas não se atiram aos maridos em público.
Efendim beni herkesin gözü önünde aşağıladı.
O meu senhor envergonhou-me perante todos.
Herkesin gözü önünde yaparım bunu!
Vão ver todos. Cuspo-Ihe na cara!
"... ama acımasızca, herkesin gözü önünde olup bitenlerin... "
" mas imagina o meu desespero
Herkesin bunu bilmesine gerek yok! Kapatın çenenizi! Kutsal koruyucumuzun önünde, daha saygılı ve edepli konuşun!
Não se deve falar assim, muito menos diante da nossa santa protetora, que é uma pessoa decente.
Herkesin gözü önünde küçük düşmemi mi istiyorsunuz?
E fazer que todo mundo saiba minha desgraça?
Ülkemize davet edilmiş bir Devlet Başkanı restoranınızda, herkesin gözü önünde kaçırıldı.
Raptam às claras um presidente estrangeiro, no seu restaurante.
New York'ta beni götürdüğün o züppe restoranda... önemli olan herkesin gözleri önünde...
Foi o primeiro restaurante fino a que me levaste em Nova lorque. Em frente a toda a gente chique.
- Donumu herkesin önünde değiştirmiyorum.
Comportamento estranho. Não faço isso em público.
- Evet, haklısın. Her zaman içimden geliyor, ama her zaman herkesin gözü önünde.
Sempre que quero, mas sempre sob o olhar de todos.
Herkesin gözü önünde evlenirsek Claudius'un nasıl bir kenara atılmış olduğunu tüm Roma görecek.
Se casarmos, às claras e publicamente, Roma inteira verá como Cláudio está abandonado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]