Çıkar translate Portuguese
57,430 parallel translation
Duadan sonra her sabah saat 06 : 00'da koşuya çıkarım.
Corro todos os dias às 6h, depois das orações.
Çıkar onu arabadan.
Tira-a dali.
Batı tarafından baştan çıkarılmış.
Seduzido pelo ocidente...
Çıkar çıkmaz Motorlu Taşıtlar Dairesi'nden çıkan bilgileri göndereceğim.
Envio-lhe o perfil dela assim que o tiver.
Sadece şunları çıkar üzerimden.
- Tire-me isto!
- Çıkarın beni buradan
Jennifer!
Çıkar şunu! Çıkar şunu!
Tire-me isto!
Çıkarın şunu, çıkarın şunu!
- Tire-me isto!
Tamam, altı yolun tümünün arşivini çıkar ve geriye doğru tara.
Obtenha o arquivo de vídeos das seis.
Telefonunu çıkar ve onları hemen ara.
Pegue no telemóvel e telefone-lhes já.
Bir koca da karısının ölümünden çıkar sağlamamalı.
E um marido não deve lucrar com a morte da esposa.
Fare çok ses çıkarıyor.
A ratazana faz barulho.
Richard, dört yaşında olduğu halde geceliğiyle dışarı çıkar ve onu beslerdi.
Richard, com os seus quatro anos, ia lá fora, ainda com a camisa de noite e alimentava-o.
Gidip adını temize çıkar.
Vai limpar o teu nome.
Kara Veba, bizim savunmasızlığımızı ortaya çıkarıp insanları dehşete düşürdü.
A Peste Negra revelou as nossas vulnerabilidades e aterrorizou as pessoas.
Okul formlarında üçünün soyadını da kullandığım için insanlar zorluk çıkarırdı.
As pessoas chateavam-me quando eu punha os nomes dos três nos formulários da escola.
Whispers'ın çıkarı ne, onu anlamalıyız.
O que temos de perceber é : o que ganha o Whispers com isto?
- Onu buradan çıkar.
- Leva-a daqui.
Bunu lütfen dışarı çıkar ve bana bir...
- Tira isto daqui...
Güvenlik görevlileri, Başkan'ı dışarı çıkarın.
O oficial de serviço vai retirar o Presidente da sala.
Söz veriyorum, bu korkunç trajedinin tüm sorumluları adalet karşısına çıkarılana kadar pes etmeyeceğim.
Prometo-lhe que não vou parar até todos os responsáveis por esta tragédia serem condenados pela lei.
Bazıları yer değiştiriyor, ekipten çıkarılıyor.
Algumas pessoas estão a ser transferidas e afastadas da equipa.
Beni buradan çıkar!
Tira-me daqui!
Çıkar, senden önce!
Vai-te embora, antes que te apanhe também!
- Çıkarın onu buradan.
- Levem-no daqui.
Bu fani bedeni çıkarıp atmak kolay değil.
Não nos derrubam facilmente.
Ama hashtag'li ve bağlantılı bir tweet atarsanız Facebook'ta, Instagram'da falan da çıkar.
Mas se o publicarem no Twitter, com hashtag e hiperligação, aparecerá no Facebook, no Instagram, entre outros.
Hortumu çıkar.
Desconecta a mangueira.
Kalpleri çıkarılmış.
Todos sem coração.
Amit'in sesini nasıl çıkarıyorsun?
Como falou com a voz de Amit?
Nalawde'nin sesini nasıl çıkarıyorsun?
Como falou na voz de Nalawde?
Kocan Good Year'da çalışmış. Dört beş yıl önce de işten çıkarılmış.
O seu marido trabalhava para o Gkentier, fáz 4 ou 5 anos, até que o despediram.
Sen daha bebekken baban seni buralarda yürüyüşe çıkarırdı.
Sabes, quando eras bebé, paseávamos por aquí com o teu pai.
Afedersiniz Bayan McGuire sakıncası yoksa gözlüğünüzü çıkarır mısınız?
Perdão, Sra Maguire. Pode tirar os seus óculos de sol aquí?
Çıkarırsan kan kaybından ölebilir.
Vai sangrar até à morte se o puxar.
Keşke Katie onu tanıyabilse. Caleb'i de tabii. Ama herkesin çıkarına olacağını sanmıyorum.
Gostaria que a Katie a conhecesse, e ao Caleb, mas não acho que seja bom para ninguém.
Herkes kazançlı çıkar diye düşündüm.
Acho que seria bom para todos.
Bunu yaptıktan sonra, kıçını oradan çıkarırsın, Ve doğuya bir kilometre uzaklıktaki evreleme alanında buluşalım.
Quando terminares, sais de lá e vais ter ao ponto de encontro, a 1,5 km este.
500 erkek tarafından becerilince böyle ses çıkarılır!
É como soa ser fodida por 500 homens!
- Taşkınlık çıkarıp bağırmıyor mu?
O quê, sem surtos? Sem devaneios delirantes?
Kelepçesini çıkarın lütfen.
Tire-lhe as algemas, por favor.
Normalde hatalı pozitif almamak için gliserini baştan çıkarırsın.
Normalmente, ignora a glicerina, para não aparecer um falso positivo.
Kortikal kemiğin soyulmasına bakarsak, kurban 10 ila 20 yıl önce topraktan çıkarılmış.
Pela esfoliação no osso cortical, sabemos que a vítima foi exumada entre 10 e 20 anos atrás.
Benim arabayla gidip içeri zorla gireriz, senin anahtarlarını alıp dışarı çıkarız.
Eu levo-te, forçamos a entrada, pegamos nas tuas chaves e saímos dali.
Üst perdeden konuşmayı hiç sevmem ama buradan çıkar çıkmaz bu ilişkiyi ne kadar istediğini gözden geçireceksin.
Odeio dizer às pessoas o que fazerem, mas depois de sairmos daqui hoje, quero que penses se é isto que queres.
Patlayıcı karışımı bitirmen gerekiyor.
Acaba de misturar o explosivo.
Buradan çıkmamızı sağlayamazsam, işler baya bir karışacak beni anladın mı?
Se eu não conseguir liberta-nos, isto acaba mal, entendes.
Tamam, kızı al ve buradan çıkar.
Vá buscar a rapariga e leve-a daqui.
Çıldırtıcı, aydınlatıcı, kafa karıştırıcı ve her zaman beklenmedik oldu.
Tem sido enlouquecedor esclarecedor confuso e sempre imprevisível.
Tarih onları haklı çıkarıyor.
A história vai provar que têm razão.
İtiraz ediyorum, Sayın Yargıç. ... kafası karışmış ve korkmuş bir çocuktu.
Numa noite de orgía a 4 de julho.
çıkarın 68
çıkart 35
çıkardım 26
çıkartın 17
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136
çıkart 35
çıkardım 26
çıkartın 17
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136