English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Y ] / Yakın onu

Yakın onu translate Russian

630 parallel translation
Kaçmasına izin vermeyin! Yakın onu! Yakın onu!
Хватайте ее, проклятая колдунья должна умереть!
Ama o bir cadı. Yakın onu!
Cжeчь ee!
- Onu en yakın çöplüğe at.
- Выбрось его в ближайшую урну.
Onu yatakta tutun, ve çenesini hardal yakısıyla sarın.
Держите его в кровати и накладывайте горчичники на грудь.
Sunduğu haberlerle yeni bir akım başlattı. Kanalın izlenme oranını epey yükseltti. Eminim onu yakından izliyorlardır.
Недавно наши рейтинги достигли нижнего показателя [Ким Гон Чжу - привлекательный репортер] говорят : "Пришло время рисковать действует принцип" все или ничего
Yüzü çok çirkin olduğu için onu sevmediğimi, bunun için beni hiç suçlamadığını ve sadece bana yakın olmak için yemek pişirme ve dikiş derslerine girdiğini söyledi Emmy.
И он не обвинял меня в том, что я не любила его, потому что он был таким неприглядным на вид... как он пошел в класс кулинарии из-за меня, и в класс шитья... чтобы быть рядом со мной, Эмми.
Onu pek yakından tanıma fırsatın olmadı.
Я его не очень хорошо знаю. Он странный парень.
Tek yakınım oydu ve onu seviyordum.
Он был всем, что я имею. И я полюбила его.
Şimdi git. Onu bekletme. Ona yakın ol.
Сейчас не стоит заставлять его ждать.
- Onu bırak, canını yakıyorsun.
- Не трогайте ее. - Не вмешивайтесь.
Onu yakından mı tanırdın?
Ты его хорошо знал?
Neden insanların gece yakıyorlar ki onu insanların tamda eğlenceye ihtiyacı varken?
Зачем её ночью-то жечь? В эдакую пору? Ведь у людей теперь так мало развлечений.
Onu en yakın psikiyatr veya psikoloğa yada nöroloğa yada sadece aile doktoruna götürmeni söylerdim.
Я бы ответил, что тебе надо сводить ее к психиатру, или к психологу, или к невропатологу, или... Или к обычному семейному врачу.
Onu gördüğüm an bana akrabalarımdan daha yakın olduğunu biliyordum.
В тот момент, когда я увидела его, я поняла, что он мне был ближе, чем моя кровная родня
Senin gibi cana yakın bir kız başka biri için onu terk etmiş.
Одна особа, столь же восхитительная, как и Вы, бросила его ради другого.
Yakında bir kadın olacak ve onu tanıyamayacaksınız bile.
Она женщина, поймите.
Onu en yakın komutanlığa gönder Meursault.
Ближайшая комендатура? Мерсо? Доставьте туда пленного.
Ağacın yukarısına koyacaksınki, yere yakın olursa tilkiler veya kurtlar onu çalmasın.
На дереве, а не на земле, где лисицы и волки украдут это первыми.
Sanki bir şey, onu durdurmak için canını yakıyor gibi.
Как будто кто-то пытается остановить ее с помощью боли.
Konuşmazsa eğer, öldürün uşağını ki, görelim sözler onu yakıyor muymuş.
Заставьте его! Убейте его слугу, чтобы он заговорил, тогда мы увидим, сожгут ли его слова.
Kılıcımın ucuna yakın koyun onu.
И меч небесной кары...
Onu çok cana yakın bulmadım.
По-моему, это паршивый тип. Он очень талантливый ученый.
Yakın onu!
Cжeчь ee!
Onu kendime yakın kucaklamak, omzunda gözyaşlarını silmek ve oral seks yapmak istiyordum.
Я хотел прижаться к ней рыдать у нее на плече, и уговорить на оральный секс.
Makineler onu kendilerine yakın bulmuşlardır.
Машины, населявшие ее, приняли его за одного из своих.
Onu tanımazsın, çok yakışıklı ve bana aşık.
Ты его не знаешь. Отличный парень, любит меня, а я его.
Ondan önce başka birini yakın, böylece nasıl olduğunu görebileyim, ve sonra onu da yakabilirsiniz.
Сожгите для начала кого-нибудь другого, чтобы я увидел, что получится, а потом его.
Bu varlık Carol Anne'in çok yakınında... ama onu ruhani ışıktan da uzak tutuyor.
Оно держит Кэрол Энн рядом с собой и далеко от неземного света.
Yakın zamanda kanıtlandı ki, bir resmin uzun ömürlü olması, ne anlattığına ve başkalarının onu nasıl gördüğüne bağlıdır.
Вскоре они заметили... Что рисунок может пережить самого человека или предмет. И даже показать другим отношение к предмету.
Ama King onu ırmağın aşağısında yaklaşık bir kilometre uzakta, köye yakın bir yerde buldu.
Но его нашел Кинг, примерно в тысяче метров вниз по течению, недалеко от деревни.
Bakın, yakında onu tekrar göreceksiniz.
Слушайте, вы с ним очень скоро увидитесь.
100 yıldır elimizi kolumuzu bağlayan şeyin sırrını bulmalıyız. Onu ve bizi onun yakınında tutan herşeyi boğup yok etmeliyiz.
Мы должны раскрыть тайну, хранящуюся уже тысячу лет, избавившись от всего, что нам в этом помешает.
Hayatın boyunca gerçeğe çok yakın yaşıyorsun, öyle ki gözünün kenarında kalıcı bir bulanıklık haline geliyor ve bir şey onu çizgi dışına ittiğinde, bir saçmalık tarafından pusuya düşürülmüş gibi hissediyorsun.
Зa всю cвою жизнь мы пpивыкaeм к пpaвдe, cлoвнo к сopинкe, пoпaвшeй в глaз. Ho стoит тoлькo пpисмoтpeться к ee oчepтaниям, и мы paзличaeм пpитaившийся гpотeск.
- Onu Spyglass'ın yakınında bulursun.
Найдешь его в подзорной трубе
Onu yakalamada kullanacağın yola çok yakınsın, farkında mısın?
Вы близки к тому, чтобы его поймать. Понимаете? Нет.
Onu yakalamaya çok yakın olduğumu söylediniz.
Я "близка к тому, чтобы его поймать".
Onu yakın.
Сожгите его!
Onu benim kadar yakından tanısaydın...
Для тебя может быть и Джэк. Но когда ты знаешь его настолько хорошо как я...
Ama bize yakın olması için onu Amerika'da toprağa verdik.
Но я похоронила его в Америке, чтобы он был рядом с нами.
Hiçbir Vietnamlıyla yakınlık kurmamamız gerekiyordu. Onu öldürdüler. Gırtlağını baştan başa kestiler.
Нам не разрешалось водить шашни с какими-то ни было вьетнамскими националистами И они убили её за это.
Onu yakın gitsin!
Достаточно будет ее сжечь!
Çünkü ben onu, annesini, bütün yakınlarını kurtarmıştım.
А я ведь спас его, этого королька!
Onu yakınımda istiyordum.
Я хотела его рядом с собой.
Onu elimizden geldiğince orjinal durumuna yakın bir şekilde geri getireceğiz.
Мы вернём её как новенькую... во всяком случае, постараемся.
Çok yakında onu geri alacaksın sadece küçük bir hasarla.
Правда, слегка подпорченным.
Onu yakın zamanda geri getiremezsek sonsuza dek kaybedebiliriz.
Если мы не вернем его как можно быстрее, мы потеряем его навсегда.
Onu kenara ayır ve kalbine yakın tut.
Отложи его, и храни близко к сердцу.
John, onu durduracak kadar yakın olan bir tek biz varız.
Джон, никого нет ближе, чтобы остановить это.
Biliyor musun onu tanıdığım kadarıyla tecrübelerime dayanarak asla onu bu kadar yeniden yaratıp düşünmedim, ama bu oldukça yakın gözüküyor.
Зная его, никогда не думал, что он способен воссоздать свой жизненный опыт. Но вот это - довольно близко.
Diğerleri gibi onu da yakın.
А вдруг е получится? Сожжем.
Halklarından pek çok kişi onu bize fazla yakın buluyor ve gerçek niyetlerini paylaşmaktan kaçınıyorlar.
Но многие из его людей считают, что он слишком близок к нам и не ставят его в известность о своих намерениях.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]