Yalnız translate Russian
32,223 parallel translation
Bu saç, beyaz ve bekâr bir adama ait. Yalnız, ama kendi isteğiyle değil. Ve öyle çok düzgün...
Это волос принадлежит одинокому белому мужчине, но не по своей воле, такому упрямому...
Ve şu an yalnız kalmaya ihtiyacım var.
А теперь мне нужно побыть одной. * * игра слов aloin / alone. to be alone - побыть одной.
Yalnız kalmaya ihtiyacım var.
Мне нужно побыть одной.
Yalnız kalmak ister misiniz?
Мне попозже подойти?
Geç olduğunu biliyorum ama yalnız görüşmek istedim.
Знаю, что поздно, но я хотел поговорить с тобой наедине.
- İçine kapanmış, yalnız biri ama yine de dünyayı daha temiz bir yer haline getirmek istiyor.
Он замкнутый, одиночка, но всё равно решил сделать мир чище.
Yalnız görüşeceğim.
Я пойду одна.
Ben yalnız çalışırım.
Я работаю одна.
Bence siz iki salak yalnız geldiniz.
Думаю, вы, два болвана, пришли одни.
Yalnız olmanı istemezdi.
Она бы не хотела, чтобы ты был один.
Yalnız gireceğim.
Я пойду туда сам.
Yalnız ölmek zorunda.
Она должна умереть в одиночестве.
Beni yalnız bırak!
Оставь меня в покое.
Anneannen ve ben toplantıya gidiyoruz ve seni burada yalnız bırakmayacağım.
Мы с бабушкой на собрание АА, и я не оставлю тебя здесь одного.
Artık yaptığınız her seçim yalnızca geleceğinizle ilgili değil.
Каждое принятое решение определяет не только ваше личное будущее.
Yalnız geldim.
Я один.
O kadar yalnız değilim.
Я не так уж одинок.
Ve şimdi... şimdi yine yalnızım.
И теперь... и теперь я снова одна.
Neden onunla yalnız konuşmama izin vermiyorsun?
Можно я с ним поговорю наедине?
Genellikle bu yolda yalnız başıma seyahat etmem.
Я обычно никогда не езжу по этой дороге один.
Eski bir peri sözü der ki... Eğer sana inanan birileri varsa asla yalnız değilsindir.
Старая фея говорит, если кто-то верит в тебя, ты никогда не будешь одинока.
Yalnız Kötü Kraliçeyi ele geçirdiğimizde nereye koyacağımızı halletmemiz gerek.
Нам нужно решить, куда поместить Злую Королеву, когда мы до нее доберемся.
Bana inandığına göre yalnız değilim.
Зная, что ты в меня веришь, я не буду одинока.
"Bana inandığına göre yalnız değilim."?
"Зная, что ты в меня веришь, я не буду одинока?"
Yalnız başına ormanda ne yapıyordun?
Что ты делаешь в лесу одна?
Yalnız yapmak istediğinden emin misin?
Уверена, что хочешь сделать это в одиночку?
Şu anda kendimi çokta yalnız hissetmiyorum.
Сейчас я не чувствую себя одинокой.
Bana inandığına göre yalnız değilim.
Зная, что ты в меня веришь, я не чувствую себя одинокой.
Size benim acımı vermek istiyorum yalnız olmanın acısını.
Я хочу отдать тебе... свою боль... Боль одиночества.
Yalnız kalmayacaksın.
Тебе и не придется.
Jonah sadece hayatını yaşamak ve yalnız bırakılmak istiyordu.
А Иона просто хотел жить, и чтобы его оставили в покое.
Yalnız, karanlıkta, bir balinanın içinde.
Пока он сидел один, в темноте в брюхе кита.
Yalnız gel.
Один.
Yalnız olmazsan haberim olur.
Я узнаю, если обманешь.
Şu andan itibaren yalnız değilsin. Asıl yalnız olan o.
С этого момента, не тебе надо бояться за свою жизнь, а ему.
Onun yalnız gittiğini görmem gerek.
Я хочу, чтобы она уехала. Одна.
Ben Mercedes'le ilgileniyorum ama sana şunu söylemem lazım... Blackstone'u yoldan yalnız başına karşılayacaksın.
Я слежу за мерсом, но ты должен помнить, что с Блэкстоуном останешься один на один.
Buradayım ve yalnızım. Kızın bulunduğu odanın anahtarı bende.
Я пришел, один, с ключом от её номера.
Çavuş, bizi yalnız bırakın.
Сержант, оставьте нас.
İlk başta rahatsız ediciydi. Yalnız kalmamalı.
Было тяжело поначалу.
O zaman yalnız kaldığında...
Она не могла быть одна.
Ben... Ben onu yalnız bırakmak istemedim.
А когда уже могла, я сам не хотел её оставлять.
Sonra birgün kendimi yoğun bir caddenin köşesinde dikilirken buldum... tamamıyla yalnız hissediyordum, ve sadece bir anlık bir seçim yaptım.
И в один прекрасный день поняла, что стою на углу оживлённой улицы, совершенно одна, и я сделала скоропалительный выбор.
ancak hayatta kaldım çünkü, anlaşılan, yalnız değilim.
Но я выжила, поскольку оказалось, что я не одинока.
Bir şeyler ters giderse Louie yeniden yalnız kalacak.
И если что-то идет не по плану, Луи снова останется один.
- Hayır. Bella yalnız kaldığında çok geriliyor ve iyi bir bakıcı bulmak ne kadar zor bilemezsiniz.
Белла очень нервничает, когда остается одна, и вы не представляете как сложно найти хорошую сиделку.
- Evet, başardım. - Yalnız bırak beni, gerizekalı!
тупица.
Burada yalnız olması imkânsız.
Он здесь точно не один.
Biraz yalnız kalmam lazım.
Я выйду на минутку.
Yalnız değilim!
Я не один!
Yalnız mısın?
Ты здесь один?
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız mı yaşıyorsun 33
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnızız 36
yalnız mı yaşıyorsun 33