English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Z ] / Zamanlar

Zamanlar translate Russian

14,234 parallel translation
Bir zamanlar bir avuç korucu Meksikalıları öldürüyormuş.
Ринче, убивавшие мексиканцев когда-то давно.
Bütün zamanların en uzun "yapılacaklar listesine" sahipsin.
Это самый длинный предсмертный список желаний.
Kimsenin bilincinin açık olduğunu anlamadığı zamanlar çok daha zor geçmiş olmalı.
Не так трудно, как все эти годы, что вы провели пока хоть кто-то догадался, что вы в сознании.
Chase şu sıralar çok stresli zamanlar geçiriyor.
Чейз... он сейчас переживает стресс.
Bir zamanlar ne olmak isterdim biliyor musun..
Знаешь, был момент, когда я хотела стать...
- Hayır. Bütün zamanların en ünlü çocuk yıldızıdır.
Она самый известный звездный ребенок всех времен.
Bir zamanlar her şeyde haklı olduğun gibi.
Как бывала права во всём.
Harvard'ın dosya odasına izinsiz kimsenin giremeyeceğini iddia ettiğiniz halde görevinizi ihmal ettiğiniz zamanlar olduğu doğru değil mi Bayan Sazs?
Мисс Саз, хотя вы утверждаете, будто у посторонних нет доступа в гарвардский архив, правда ли, что в ряде случаев вы пренебрегали своими обязанностями?
Bir zamanlar itiraz etmeme rağmen seninle evlendi.
Ты уже женился на ней без моего одобрения.
Oğlunuzun zor zamanlar geçirdiği için üzgünüm ancak bence gitseniz iyi olur.
Мне жаль, ваш сын переживает тяжелые времена, но вам стоит уйти.
Zamanları olduğunda bana dönersiniz.
Ну, как только узнаете время встречи, дайте мне знать.
Bir zamanlar Halcyon aynı AOL gibi umut vaat eden bir şirketti.
Халсион был такой многообещающей компанией, как АОL.
Arkadaş hatırı dışında kocanın Alexander Kirk gibi bir adamdan asla iş almayacağı zamanları hatırlıyorum.
Вспоминаю времена, когда твой муж никогда не стал бы работать на такого, как Александр Кёрк. Только из уважения к друзьям.
Seni endişelendirdiğim zamanlar için üzgünüm.
Мне жаль, что ты потратила столько времени на переживания обо мне.
O zamanlar, yogaya "ısınma" denirdi ve oyun öncesinde yapılan bir şeydi, egzersiz olarak değil.
Тогда йога называлась "растяжкой". Она являлась разогревом и уж никак не упражнением.
Cade bir zamanlar ona yakın birini kaybetti ve beni sorumlu tuttu.
Кейд однажды потерял близкого человека, и он считал меня виновным.
O zamanlar bir şey yoktu ama etrafa sormaya başlayınca Yoo Jin'in Koreli bir çeteyle bağlantısı olduğu söylentisini duydum.
На тот момент ничего, но потом я стала расспрашивать и до меня дошли слухи, что Ю Джин связан с корейскими бандами.
Neyse, makalede futbol programının iyi ve kötü zamanları listelenmiş.
В статье перечислены подъёмы и спады футбольной программы.
İyi zamanları son dört ulusal şampiyonayı kazanması ve maçın skorları oluyor.
Подъёмы – последние 4 победы в национальных и их счёт.
O zamanlar rahat uyuyamadım.
Я плохо спала.
Çünkü, özellikle kriz zamanlarında burada öğrenilenler sık sık unutulur.
потому что часто такие уроки забываются, особенно во времена кризиса.
Ben sadece o zamanlar farklı biriydim.
Я просто... Тогда я был другим человеком.
Gelecek sene bu zamanlar valilik için yarışacağım.
В следующем году я буду баллотироваться на должность губернатора.
Çocuklar o zamanlar Mary Poppins'e bayılıyordu çünkü.
Правильно, дети тогда были без ума от Мэри Поппинс.
Zor zamanlar. Onları bana yolla, sen de olduğun yerde kal.
Бросай их мне вниз и сиди тихо.
Tanrım, şerefsizdi ve o zamanlar şerefsizin önde gideniydi.
Ж : Да, он как был мудаком, так и остался. Ж :
Son zamanlar aşk romanı okumadın mı?
Давно не читала книжек? Ж :
Bir zamanlar aşık olduğun adamı kurtarmak amacıyla romantik bir macera.
Романтическое приключение со спасением твоего бывшего возлюбленного.
O zamanlar ölümlü ve ahlaklı bir adamdım.
Тогда я был смертным, у которого была мораль.
Firavunların kendi zamanlarından beri kimse el değmemiş bir kraliyet mezarı görmüş değil.
Со времен фараонов никто не видел нетронутой гробницы.
Biri bir zamanlar bana firavunlar nasıl kişilerdir diye sormuştu.
Когда-то кто-то спросил меня, какими были фараоны.
O zamanlar yeme bozukluğum vardı, düşündüm de...
Тогда у меня типа была булимия, поэтому я подумала...
Son günlerde zor zamanlar geçirdiğini duydum Ali.
Я слышал, что у тебя... были действительно трудные времена, Эли.
Bazı zamanlar.
Иногда.
O zamanlar uyuşturucu satıyor olsaydın bu polisin sikinde olmazdı.
Если бы ты тогда торговал наркотиками, копам было бы похуй.
Az zamanları var.
- Сильно не затянуть.
Bir zamanlar ciftliklerde tutsak olup su an sehirde ozgurce dolasan bir seyi.
На тех, кто когда-то был в плену на ферме а ныне обрел свободу в городе.
Bir zamanlar sevdiklerin için.
Кого любил.
Makine onları geçmişten getirmiş olmalı ama tam olarak burada da değiller, merceği takıp ayrışmayı durdurursak belki kendi zamanlarına dönmelerini sağlayabiliriz.
Должно быть, машина переместила их из прошлого, но, похоже, не полностью, так что если нам удастся заменить линзы и остановить рассеивание, они могут вернуться в своё время.
İnsanların özgür yaşadığı zamanları unutmadım.
Я помню, как люди жили СВОБОДНО.
Burada bir zamanlar iyi bir şeyler vardı.
Когда-то тут было хорошо.
Evet. O zamanlar farklıydım.
Да, тогда я был другим.
Ve zamanları azalıyor.
And I think we're running out of time.
Bir zamanlar haysiyeti olan krallığınıza ne yaptılar baksanıza.
Посмотри, что они сделали с некогда прекрасным королевством.
Bunu görmek için iyi para vereceğim zamanlar vardı.
Знаешь, было время, когда я готов был платить большие деньги, чтобы увидеть это.
"Bir zamanlar Nantucket'lı bir kız vardı..."
Ж : Поэма.
O zamanlar yemeğin içinde kurt yoksa neredeyse Michelin Yıldızı veriyorlardı.
В те времена люди радовались, если в еде, хотя бы нет
Görkemli zamanların sorunu. Sadık kalmaya meyilli değillerdir.
Проблема чудесного времени в том, что оно длится не долго.
Sadece baş salladığımız zamanları hatırlıyor musun?
А помнишь, как мы кивали друг другу?
O zamanlar çok farklı biriydim.
Я был тогда другим человеком.
Eski zamanların resimleri, değil mi?
- понимаешь, о чем я? Ж : - Старомодные фото, да?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]