English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ B ] / Bir işe yaramaz

Bir işe yaramaz traducir español

2,264 traducción paralela
Aptal gibi davranmanız bir işe yaramaz.
Hacerse la tonta no servirá de nada. Dejaron mucha evidencia.
Bu bir işe yaramaz.
No sería práctico.
Berbat malzeme. Bir işe yaramaz.
Es material fallado...
- Kendin söyledin. Bu bir işe yaramaz.
- Eso no nos servirá de nada.
- Bir işe yaramaz Pinkie.
- Es inútil, Pinkie.
Hiç bir işe yaramaz.
Simplemente no funciona.
- Bir işe yaramaz ki.
- No tiene sentido.
% 100 doğru olmadıktan sonra, böyle bir harita hiç bir işe yaramaz.
Este mapa sería totalmente inútil a menos que fuera 100 % confiable.
Bu bir işe yaramaz.
No... no... no hay caso.
Bir işe yaramaz da ne demek?
A que te refieres, con que no hay caso?
Piyano çalmak bir işe yaramaz.
Lo harás y punto.
Hikaye olmadan bir işe yaramaz.
No funciona sin la historia.
Onsuz bilet bir işe yaramaz.
Sin él, la entrada no sirve.
Bir rüyada tehdit savurmak bir işe yaramaz, değil mi, Mal?
No sirve de nada amenazarlo en un sueño, ¿ verdad?
Nasıl bir işe yaramaz biri için bahse girdin?
¿ Cómo pudiste apostar por un perdedor?
Elbette, boş olsa bir işe yaramaz.
Claro, no sirve de mucho sin carga.
Benim olaya karışmam, her şeyi daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramaz.
Si yo estuviera metido dentro, esto sólo haría las cosas más difíciles.
Kocam tam bir işe yaramaz.
Mi.. marido.. es.. bueno.. solo para...
Durumu kötüleştirmekten başka bir işe yaramaz.
Eso no hará nada, más que empeorar esto.
Bu noktadan sonra pek bir işe yaramaz.
No sería bueno en este momento.
Senin gibi bir işe yaramazı çok uzun zamandır tanıyorum. Seni tanımadığım zamanları hatırlamıyorum bile.
He conocido a tu lamentable trasero tanto tiempo, que no recuerdo no conocerte.
Bu, olayları büyütmekten başka bir işe yaramaz.
Estas cosas son más grandes que él de cualquier modo.
Termonükleer çekirdeği olmadan nükleer füze pek bir işe yaramaz.
- Un misil nuclear no es lo mismo sin su núcleo termonuclear.
Sırları olmayan bir adam, hiçbir işe yaramaz.
Un hombre no es nada sin sus secretos.
Çok teşekkür ederim ama bir işe yaramaz.
Y lo agradezco, pero no va a funcionar.
Seninle evlenmesi için nasıl bir güneyli işe yaramazı kandırdın?
¿ A qué pedazo de sureño de basura convenciste para que se casara contigo?
- "Bir Myman yığını kadar işe yaramaz."
"Inútil como una pila de Myman".
Tüm bu işe yaramaz şeyleri aldım bir blog açtım ve popüler olacak ve bir kitap anlaşması yapacağım ve "Oprah" a çıkacağım.
Tomé esos limones, y comencé un Blog, y va a explotar, y voy conseguir un trato para un libro, y voy a salir en "Oprah".
Bir kadeh şarap işe yaramaz. Evet, Pete haklı, Addie.
- Sí, bueno, una copa de vino no va a ayudar.
ABD idari sınıfına bakınca şunu söyleyebilirsiniz : ... bunlar gerçekten de işe yaramaz bir avuç başarısız ve hırsızdırlar.
Si nos fijamos en la clase gobernante de los EEUU, habría que decir de que son realmente un puñado de fracasados patéticos e ineptos.
Bir sonraki evliliğin için bir ipucu vereyim bu mazeretler dünyadaki hiçbir kadında işe yaramaz.
Un pequeña y rápida indirecta para tu próximo matrimonio. Esa excusa no funciona con ninguna mujer del planeta
Hayır, sen işe yaramaz, çapkın, tembel bir kurbağasın.
No, eres un holgazán mujeriego.
Bu gitmiş, bu gitmiş, bu da işe yaramaz bir halde.
Éstas se fueron, y ésta no funciona.
Muhtemelen işe yaramaz beyaz bir pezevenk ona... özel ve güzel olduğunu söylemiştir.
Seguramente con un chulo blanco de mierda le dijo que era especial y bonita.
Tamam, vitaminler, el kremleri ve bir sürü ıvır zıvır ve bütün boktan ve işe yaramaz şeyleri buraya koymuşsun!
OK, vitaminas de edad y cremas para las manos y toda esta mierda integral y toda esta mierda otra que mantener aquí sin ninguna razón de mierda a todos!
Edebi olarak bu işe yaramaz bir şey.
Como literatura, son inútiles.
Bir şey artık işe yaramaz olduğunda atılır.
Cuando algo excede su utilidad, es descartado.
Danielle işe yaramaz yaşlı bir adamın yaptığı düşüncesizlikti.
Danielle fue simplente, una la patética indiscreción de un anciano.
Bazılarımıza göre işe yaramaz bir şey olarak görünse bile.
A pesar de que en algunos de nosotros es tan inútil como un apéndice.
Birkaç milyar dolar degerinde ve kusurlu insanlar tarafindan gelistirilmis ise yaramaz bir teknolojinin Meksika da olmasindan daha kötü ne olabilir?
¿ Qué es lo peor que se puede ocurrir por varios miles de millones de tecnología Si hay un error humano aquí en México?
Benim gibi artık işe yaramaz bir insanın böylesine güçlere dayanabileceğine inandığın için yanılıyorsun. Sana ikinci bir şans öneriyorum.
Puedes seguir...... ya hacen diez años.
İşe yaramaz bir silahtır.
Esta es un arma inútil.
Ve halime bak, işe yaramaz bir ihtiyar gibi yatıyorum.
Y mírame, aquí tirado como un viejo inútil.
Tüm çocuklar bir arada olmalı, yoksa işe yaramaz.
Todos los niños deben permanecer juntos, De otra manera esto no resultará.
Bu aletleri bir yere çarparsanız işe yaramaz hale gelirler.
Y, tu sabes los golpeas fuera de sus ejes y se inútilizan.
Sadece bizim gibi işe yaramaz gördükleri adamları rahatsız ederek bir mucize gerçekleşmesini umuyorlar.
Solo nos molestan porque somos basura blanca, y esperan por un maldito milagro.
Seni işe yaramaz, benim bir salak olduğumu mu düşündün?
Tú desadaptado, ¿ crees que soy idiota?
Sahip'ten böyle bir saçmalık talep etmek cezanı arttırmaktan başka işe yaramaz.
Tu petición al Dominus es una locura que sólo provocaría más castigo.
Bir sonraki evliliğin için bir ipucu vereyim bu mazeretler dünyadaki hiçbir kadında işe yaramaz.
Pequeña rápida sugerencia para tu próximo matrimonio. Esa excusa no funciona con ninguna mujer en todo el mundo.
Sana Terrence'ın işe yaramaz bir pislik olduğunu söylemiştim.
Te dije que Terrence... era un pobre inútil.
Yumruğum kadar bir kas kitlesini kesip aldılar ve beni sakat bırakıp işe yaramaz bir halde bıraktılar.
Retiraron un trozo de músculo del tamaño de mi puño, y me dejaron con esta mutilada cosa inútil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]