Ben hariç traduction Anglais
938 traduction parallèle
Keşke olsaydı. Burada ben hariç herkesin var.
Here, everyone has a lover, everyone but me.
Bizim kulübede baskın yedi, ben hariç herkesi tutukladılar.
They raided the lodge and knocked over everybody but me.
Ben hariç herkes haklıydı.
Everyone was right but me.
- Ben hariç, Tommy.
- Except me, Tommy.
- Ben hariç herkes bu işe bulaşmış.
- Everyone's in on it but me.
Ben hariç herkes.
Everybody except me.
- Ben hariç. Ben kalıyorum.
- All except me and I'm staying.
- Ben hariç, bütün erkekler de misyonerdi.
- The men are all missionaries, with the exception of myself.
Ben hariç herkes.
Everybody but me.
Ben hariç mi?
Next to me?
- Yani ben hariç.
- That's excepting me.
Ben hariç.
Except me.
Bu herkesi sıkar, ben hariç.
It bores everybody but me.
Büyük kızım neredeyse balayına çıkacak ve ben hariç herkes biliyor.
My eldest daughter is practically on her honeymoon and everybody knows about it but me.
Bütün erkekler öyle... ben hariç!
All men are... except me!
Arkadaşları üzerinde kötü bir etkiye sahiptir, ben hariç.
He has a bad influence over his friends, with the exception of myself.
Ben hariç.
Except to me.
- Belki ben hariç herkesin.
- Everybody except maybe me.
- Ben hariç.
Except me.
Ben hariç hiç kimse.
Nobody, that is, except me.
Provaya başlayacağımız vakit ben hariç herkes ilgisini kaybetmiş gibi görünüyordu.
By the wedding rehearsal everyone but me seemed to have lost interest.
Bu silaha sahip olabilecek başka kimseyi düşünemiyorum, ben hariç.
I can't think of anyone I'd rather see own that gun, except maybe me!
Ben hariç, sanırım.
Except me, I guess.
Ben hariç kimse bana sahip değil.
Nobody owns anything of anybody except myself.
Kendimle övünmeyi sevmem. Kyoto'da bile ben hariç kimse böylesine güzel kızları toplayamaz.
If I may say so, no one but me could gather so many girls together in Kyo City.
Ne tarafa döneceğinizi bilmiyorsunuz. Saklanacak yer yok, kaçacak yer yok. Ben hariç.
You don't know which way to turn, there's no place to hide, nowhere to run... except to me.
Biliyorsun Bill, ben hariç... o arabayı kasabaya güvenli getirebilecek dünyadaki tek serseri sensin.
You know, Bill, except for me you're the only other galoot in the world could have brought that coach in.
Ben hariç kimse.
Nobody else is me.
Ben hariç kim yaptığım onca şeyin altında kalırdı ki?
Who else but me is buried under the chain of everything I ever did?
Ben hariç hiç kimse için birşey ifade etmiyor.
I suppose it means very little to anyone but me.
Ben hariç hiç kimse.
Nobody knows him.
Ben hariç etrafımdaki herkes giyinip, bir yerlere gidiyor.
Everybody around here gets to dress up and go places except me.
Ben hariç.
Except for me.
Sorun şu ki, burada ben hariç herkes dürüst.
Trouble is, I think everybody's honest but me.
Kimse onun sakladığı yeri bilmiyordu, ve onun öldüğü zaman ben hariç kimse bilmiyordu.
He thought no one knew about his hiding place, and once he... was dead, nobody did know except me.
- Ben hariç tabii.
- Except me, of course.
Şimdi ben hariç elinde kimsen yok.
You got nobody now but me.
Ben hariç.
I don't.
Ben hariç herkesin tanıdığı gibi tanıyan.
Like everybody else knows me, except me.
Ben hariç diğer kıdemlilere seslenirken resmi biçemi kullanın.
Use formal language when addressing veterans besides myself.
Ben hariç kimse.
Nobody but me.
Herkes ölmüş, ben hariç.
THEY MUST BE. EVERYBODY'S DEAD EXCEPT
Ben hariç herkes alıştı hepsi aynı şeyleri arzuluyor. Ama ben bunun doğru olmadığını biliyorum doğru değil.
Some get used to city life and they seek the pleasures of city people.
Tayfa sayısı - ben, kaptan hariç - bir dümenci, bir yardımcı kaptan beş gemici.
Crew - besides myself, the captain - one helmsman, one ship's mate, five sailors.
Ben hariç.
Not me.
Parası hariç ben de olmayan nesi var?
But what has she got more than me, except money?
Sel bastı, götürdü, ben ve kızkardeşim Nan hariç.
Floods washed us all away, all except me and my sister, Nan.
Ben hayatımda bir kez olsun yatağa düşmedim. At sırtından düşüp ezildiğim zaman hariç.
Me...
Ben hayatımda bir defile hariç hiç bir zaman sırtıma bir mink almadım.
I never had mink on my back, except once, at a fashion show.
Bağırmalarıma gelince, ben sesimi başımızdaki o deli hariç kimseye yükseltmedim.
And as for my screaming, I never raise my voice except to that lunatic we have to put up with.
Ben hariç.
I'm out.
ben hep 23
ben hallederim 867
ben hamileyim 39
ben her zaman 32
ben hastayım 37
ben hallettim 28
ben hala 17
ben hazırım 348
ben helen 20
ben hemen geliyorum 46
ben hallederim 867
ben hamileyim 39
ben her zaman 32
ben hastayım 37
ben hallettim 28
ben hala 17
ben hazırım 348
ben helen 20
ben hemen geliyorum 46