English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Buna bakın

Buna bakın tradutor Francês

406 parallel translation
Buna bakın. Evlilik yıl dönümleriymiş.
Regarde, c'est leur anniversaire.
Buna bakınız.
Regardez ça.
Kumandan, buna bakın.
Commandant, regardez ça.
Buna bakın.
j'ai regardé
Buna bakın, 100 taneden 99'u doğru.
Regarde ça, j'ai eu 19 sur 20.
- Buna bakın.
- Regardez ceci.
Şimdi buna bakın.
Pas de bruit! Regardez bien.
- Buna bakın.
- Regardez-moi ça.
Buna bakın efendim.
Regardez ça monsieur.
Buna bakınca, kızımı ve torunumu hatırlayacaksın.
Quand tu la verras, tu te souviendras de ma fille et de mon petit-fils.
Buna bakın!
Regardez ça!
Vay be! Buna bakın!
Les mecs, visez-moi ça.
Şuna bakın, Beyler, buna bakın.
Matez ça, les gars!
Bak. Bir kadın buna değer mi hiç?
Quelle femme vaut ceci?
Buna bir bakın. Telgraflar, mesajlar, telefon aramaları.
Regardez ça : télégrammes, coups de téléphone...
Öyle derler, ben inanırım da buna az çok ama bakın, şafak, alaca etekleriyle yürüyor doğu sırtlarının çiyleri üstünde.
On le dit et j'y crois un peu. Mais voici le matin, dans son manteau roux.
Geçen günden sonra buna bir vaadin yerine getirilişi olarak bakıyorum.
Votre succès n'était qu'une promesse tenue.
- Bana bak! Bir anlaşma yaptın ve buna uyacaksın.
- Vous devez respecter votre parole.
- Bak... Seni buna bulaştırmamın doğru olmadığını biliyorum ama yardımını isteyebileceğim başka biri yok. Kimsem yok!
Je sais que c'est injuste de t'entraîner là-dedans, mais je n'ai personne d'autre vers qui me tourner.
Atlarınıza bakıyorum. Buna izin yok mu?
Je regarde vos chevaux.
Bak, buna inanmamı bekleme lütfen. Bu oyunlarına boyun eğmeyeceğim.
Je n'irai pas chercher la robe, si c'est ça votre combine
Oh, Bay Jorgy'ye iyi bakın Buna daha çok muhtaç.
Prenez soin de M.Jorgy, il en a plus besoin.
Buna bir bakın.
Amnistie.
- Buna da bakın...
- Et ça...
Bakın Bay Garrison, siz iyi insanlarsınız, ama ben buna katlanamam.
- Qu'y a-t-il, Mark? Vous êtes de braves gens, mais là, c'est le bouquet.
Bakın, buna zamanımız...
Bon, on n'a pas le...
Bakın yüzbaşı! Buna izin veremezsiniz!
Mon capitaine, acceptez pas ça!
Ben de en az sizin kadar Shack'den nefret ederim... ama o berduş depoya kadar bile gidemez, ve beş dolarına buna bahse girerim. Bakın. - Beş daha mı?
Je le hais autant que vous mais ce gars passera pas la gare et j'en rajoute 5.
Buna bak, baba! Bunun gibi bir şeyin içinde yakışıklı olmaz mıydın?
Mon loulou, comme tu serais beau au volant d'un truc comme ça!
Buna rağmen, bakın :
Cependant, regardez!
Temiz, buna inanamayacaksın. Bak.
Clean, tu le croiras jamais, regarde!
Buna izin vermem. Çocuğumu bakıcıların büyütmesine izin vermem.
Je refuse qu'une baby-sitter élève mes gosses.
Bak. Karşıma çıkan herkesi geçebilirim, buna senin palyaço kılıklı yarışçın da dahil.
Je peux battre tout le monde, même le clown qui court pour vous.
Bak, gerçekten buna değmez.
Allons, elle n'en vaut pas la peine.
"Buna dayanarak bakıma ihtiyaç duyacağını düşünüyoruz."
" De ce fait, l'alternative serait une prise en charge totale.
Buna karşın, ben objektiflerin arkasından bakıyor, not tutuyor, form dolduruyor ve günlüğümün sayfaları arasından kurtları anlamaya çalışıyorum.
Je me cache derrière des lunettes, à remplir des carnets et des fiches, à essayer de capturer les loups entre les pages de mon journal.
İlk bakışta, Çok inceymiş gibi görünebilirim ama buna kanmayın.
Au premier abord, on me trouve souvent maigre. Mais ce n'est qu'une apparence.
- Evet, sizi tutmak istiyorum Laura'nın masum olduğunu kanıtlayın. Harika, adama bak. Doğuştan satıcı diye buna denir?
Voilà, les empreintes sont sans appel.
Sen de buna dahil olmalısın. Harika bak.
Vous allez voir!
Buna surat mı diyorsun? Yoldaşın yüzüne bir bak!
Faut être le camarade pour avoir une face
Buna benzer bir ayakkabı bakınır mısınız? Eyvallah.
D'accord, ouvrez l'œil pour une chaussure comme celle-là, d'accord?
Bakın, buna bir tırmanın.
Tiens, monte là-dessus.
Evet, çok iyi baba. "Hey sarışın buna bak" dan başka bir kelime İngilizce konuşamayan, bir yığın terlemiş insan.
Oui, génial, coincée entre des gars tout en sueur qui ne parlent pas anglais, sauf :
Bakın çocuklar, buna karşı olduğumdan değil.
J'ai rien contre.
Bak, sen zaten jestini yaptın, buna gerek...
Ecoute, tu as déjà fait le 1er pas, tu n'as pas besoin...
Komiserim, buna siz bakın.
Inspecteur, vous devriez parler à ce type-là.
Bak, buna gerçekten gerek yok.
Ce n'est vraiment pas nécessaire.
Bak, sorunlarının olduğunu biliyorum ama bence buna gerçekten inanıyorsun.
Je sais que vous faites des progrès, mais vous y croyez vraiment.
Bakın, buna harcayacak param var.
- Mais j'ai de l'argent!
- Bakın, tekrar öldürmek zorunda olmanız... Sizi buna anneniz mi zorluyor?
Quand vous dites que vous devez tuer à nouveau, c'est à cause de votre mère?
- Şuna bakın. Buna inanamıyorum.
Regardez ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]