Benden hoşlanıyorsun Çeviri İngilizce
332 parallel translation
Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
You do you like me, right?
Eğer sen de... Benden hoşlanıyorsun.
Well, that is, if - if you're fond enough of me.
Benden hoşlanıyorsun.
You like me.
Benden hoşlanıyorsun.
You like me pretty well.
Benden hoşlanıyorsun ve bunu kabul etmekten korkuyorsun, değil mi?
You really like me, and you're afraid to admit it, aren't you?
Bu az da olsa benden hoşlanıyorsun demek oluyor.
That means that you must like me a little bit.
Demek hala benden hoşlanıyorsun.
You still like me, huh?
Sen benden hoşlanıyorsun.
You like me.
- Benden hoşlanıyorsun değil mi?
- You do like me, don't you?
- Bence sen de benden hoşlanıyorsun.
- I think you like me.
Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
You like me, don't you?
- Ama benden hoşlanıyorsun.
- But you like me.
- Hadi bebeğim, benden hoşlanıyorsun.
Come on, baby. You like me.
Benden hoşlanıyorsun bebeğim.
You like me, baby. You know you do.
Bu da demek oluyor ki benden hoşlanıyorsun.
Well, what counts is that you like me.
Benden hoşlanıyorsun, biliyorum, hissediyorum.
You like me. I can tell.
Benden hoşlanıyorsun.
You're like me.
- Benden hoşlanıyorsun.
- You like me.
- Tamam, benden hoşlanıyorsun.
- All right, you like me.
Benden hoşlanıyorsun Ana.
You love me, Ana.
Sen benden hoşlanıyorsun, değil mi?
You just like me, don't you?
Benden hoşlanıyorsun.
I amuse you, you like me.
Reuben, sanırım benden hoşlanıyorsun.
Reuben, I think you like me.
- Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
You like me, huh?
Bazen benden hoşlanıyorsun.
Sometimes you think I'm all right.
Yani benden hoşlanıyorsun, ha?
So you like me, huh?
Bir an benden hoşlanıyorsun, ama sonra..
One minute you like me, the next you don't.
Ve bana öfkeyle bakmadığına göre benden hoşlanıyorsun.
And you didn't glare, so you must like me.
Ama benden hoşlanıyorsun.
But you like me. It's my fate.
Benden hoşlanıyorsun
You like me
Başka? Görünen o ki sende benden hoşlanıyorsun.
It seemed like you liked me.
Şimdi benden hoşlanıyorsun, bu iyi.
You like me now, that's fine.
Benden hoşlanıyorsun.
Now we're communicating.
Sen de sırf benden hoşlanıyorsun diye bunu tamamen değiştirebileceğimi düşünüyorsun.
You assume I can turn all that around because you've got a fucking crush?
Sanırım benden hoşlanıyorsun.
I guess you like me.
Benden bu kadar mı çok hoşlanıyorsun?
Did you like me that much?
Benden azıcık olsun hoşlanıyorsun, değil mi?
You do like me a little, don't you?
- Benden hala azıcık mı hoşlanıyorsun?
- Do you still like me a little?
Ondan, benden hoşlandığından daha fazla hoşlanıyorsun.
Liked her better than me.
Benden biraz olsun hoşlanıyorsun, değil mi?
You like me a little bit, don't you?
- Benden ne kadar hoşlanıyorsun Vincent?
How do you like me, Vincent?
Evet, fakat... benden bu yüzden hoşlanıyorsun, değil mi?
Yeah, but... that's what you like about me, right?
Demek benden gerçekten hoşlanıyorsun.
You must really like me.
Çünkü senden hoşlanıyorum ve henüz yeni tanıştık. Ama benden kaçıyorsun.
Because I like you, and I just met you and you're goin'off on me.
Benden neden hoşlanıyorsun?
Why do you like me?
Çünkü benden hoşlanıyorsun, beni hayal ediyorsun.
No, no, no
Benden ablam yüzünden hoşlanıyorsun.
- You like me because of my sister. No, I like you because you're honest.
Benden çok hoşlanıyorsun.
You really like me a lot.
- Benden hâlen hoşlanıyorsun, değil mi?
- You still like me, don't you? - Correct.
Benden nasıl hoşlanıyorsun?
How do you prefer me?
Benden hem de çok hoşlanıyorsun.
You like me.
bender 52
bende seni seviyorum 38
bende 490
benden 238
bende de var 25
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
bende seni 17
bende yok 35
bende var 92
bende seni seviyorum 38
bende 490
benden 238
bende de var 25
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
bende seni 17
bende yok 35
bende var 92