Sadece bu da değil Çeviri İngilizce
645 parallel translation
- Şey, sadece bu da değil..
- Well, it's not only- -
Sadece bu da değil, Çiftlik sahipleri Vadinin yarısı kadarına yerleştiler.
Not only that, there are homesteaders located half the length of the valley.
Sadece bu da değil.
Not only that.
Sadece bu da değil, ayrıca vergilerini de benim ödeyeceğimi sanıyorsun galiba bir de üstüne üstlük, sana para göndermemi bekliyorsun.
Not only that, but you also seem to believe that I'll pay your taxes for you, and on top of that, you expect me to send you money.
Sadece bu da değil, şu şahıs, Gloria West...
Not only that, this person, Gloria West...
Sadece bu da değil, hepimiz tutuklanacağız.
Not only that, we'll all be arrested
Sadece bu da değil.
It ain't just that.
Sadece bu da değil, Pentagon Bay Perry ya da Binbaşı Briggs'i tanımıyor.
And not only that, the Pentagon disavows any knowledge of Mr Perry and Major Briggs.
Sadece bu da değil, Almanlardan da güvencedeyiz.
Not only that, we're now safe from the Germans.
Bu sadece Yune'nin değil, onu seven hayranlarının da.
And these... these are not Yoon's. These can be considered to be from Yoon's fans.
Bu evlerdeki insanlar sadece açlıktan değil soğuktan da muzdaripler.
In these homes one suffers not only from hunger but also from cold.
Ama şunu iyi anlayın bayım, bu sadece bir karikatür ve böyle bir çizim ya da resmin amacının kaba bir görüntüyü yeniden oluşturmak değil bir suratın özelliklerinin, onu yapan sanatçının kişiliklerine dayanarak hatta biraz da abartarak altını çizmek olduğunu bilin.
Et puis comprenez, monsieur, que ceci est une caricature... et dites-vous bien que le but d'un dessin ou d'une peinture... n'est pas de reproduire une vulgaire photographie... mais de faire ressortir les caractéristiques d'un fasciès... vues selon la personnalité de l'artiste, même en les exagérant.
Sadece benim için değil ama bu da Avrupa'nın en büyük hikayesi.
Not for my sake alone... but this is the biggest story in Europe.
Bu teşekkürü sadece benim adıma değil... ailem adına da kabul ediniz.
And, if the facts were known to the rest of my family, I should not merely have my own gratitude to express!
Sadece onu reddetme fırsatını değil, bu fırsatı almamama da sen karar verdin.
You decided I shouldn't have that opportunity, not even the opportunity to refuse.
Şu anda en azından yaşıyorsun Veliaht ama bu savaşa girersen sadece krallığını değil, hayatını da kaybedebilirsin.
At present you are at least alive, Dauphin, but if you throw yourself into this war you may lose not only your kingdom, but your life.
Bu arada, sadece zat-şerifleri düşes hanımefendi değil... bayan Holland da beklemekte.
Including, by the way, not only Her Grace, the duchess but also Mrs Holland.
Bu sadece insanlığın en büyük macerası değil aynı zamanda da Amerikan endüstrisinin giriştiği en büyük meydan okuma!
Not only is this the greatest adventure awaiting mankind... but it's the greatest challenge ever hurled at American industry!
Sadece bu davada değil, kendi hayatımda da.
And not only in this particular case ; in my personal life too
- Evet, sadece bu sabah da değil.
- Yes, and not only this morning.
Öpmek için deli oluyorsun, hem sadece o kadar da değil... Bu iş çığırından çıktı artık, genç bayan!
You have an overwhelming desire to kiss me and that's not all... this is completely preposterous, my young lady!
Sadece bizimle kalacağınız için değil... bu gece yemekte sizin sayenizde Victor'un da sofrada olmasına sevindim.
Not only overjoyed because you were to stay with us, but because your presence at dinner tonight would ensure my Victor's presence.
Bu sadece etkileyici ve takdire şayan bir durum değil, üstelik çok da tatmin edici.
It's not only remarkable and admirable, it's downright satisfying.
Parlamentoda bu akşam Başbakan, İngiltere ve Fenwick arasında sadece dil ve tarih değil kan bağı da olduğunu söyledi.
The prime minister said Britain and Fenwick are united not only by language and history, but by blood.
Sadece bu baraj da değil.
And it isn't just this dam.
Bu motorlar pervanelerimizin sadece yükselmesini ve çalışmasını değil aynı zamanda gemimizin ihtiyacı olan ısıyı ve ışığı da üretiyor.
These engines not only drive our suspensive and propulsive blades... but they supply our ship with light and heat as well.
Bir başka boyutta yolculuk yapıyorsunuz. Bu sadece görsel ve sessel değil, aynı zaman da düşünsel bir boyut. Sınırları yalnızca düş gücünüzle sınırlanan harika bir dünyaya yapılan bir yolculuk bu.
You're traveling through another dimension a dimension not only of sight and sound, but of mind a journey into a wondrous land whose boundaries are that of imagination.
Portreyi görenler aslına olan benzerliğinden adeta bir mucizeden bahseder gibi bahsediyor ve bu benzerliğin sadece sanatçının kudretinin değil, resmini yaptığı güzele karşı beslediği aşkın da bir kanıtı olduğunu konuşuyorlardı.
And in sooth some who beheld the portrait spoke of its resemblance as of a mighty marvel and a proof not less of the power of the painter than of his deep love for her whom he depicted so surpassingly well
" Bu sadece görünüşünüz değil aynı zamanda mutluluğunuz da.
" It's not only your looks, but your happiness, too.
Sadece bu vücutla değil, uykusuzlukla da lanetlendim.
Not only am I afflicted with this body... but with sleeplessness as well.
Geçen sene, bu maskeler sayesinde, ki artık sırrını biliyoruz sadece gazeteci Fandor kılığında değil benim kılığıma da girerek pek çok suç işledi.
Last year, thanks to masks of which we now know the secret Fantomas was able to commit his crimes. Not just disguised as Fandor but also as me. You'd swear that was me.
Bütün bu adamlar için, yollar arfık ailelerine ulaşma imkanı değildi, işlerine ya da eğlencelerine ulaşmak demek değildi, ama sadece saldırının yoluydu. Arfık evler aile ocağı değil, pusu noktasıydı.
For all those men, a road was not the way to their family, pleasures or work, but a way of bypassing or attacking, a house was not the hearth and home, but the ambush position,
Sadece bu evden değil laboratuvardan da.
Not only from this house, but from the laboratory as well.
Bu sadece vücudu değil, ruhu da temizler.
It cleanses not only body, but soul too.
Bu şehirde sadece fahişeler değil, aynı zamanda devlet yetkilileri ve hukukçular da öldürülüyor.
What's this? In this city not only are whores being killed but also order and social stability.
Sadece bu değil, arabanızın da bomboş olduğunu biliyoruz.
Not only that, we know your whole car was empty.
Benim dediğime geldi. Sadece bir kaç kişi değil, halk da bu güzellikleri görebilmeli.
He finally agreed with me that the people should own those lovely things instead of just collectors.
Sadece bu kadar da değil, sanırım ters yürüyen eşşekten kadar aptalsın.
Not only that, I think you're as dumb as a backward jackass.
Ve sadece o da değil, kendi adıma ve departman adına bu kişisel özrü bizzat kendim ileteceğim.
And not only that, I am gonna personally deliver this personal apology on behalf of myself and the department.
Parapsikoloji Konferansı Son araştırmalar göstermiştir ki, bu fenomene sadece üstün nitelikli türlerde değil, aynı zamanda omurgalı ve omurgasız canlılarda da rastlanmaktadır.
PARAPSYCHOLOGY CONGRESS... and this phenomenon, as the latest studies confirm, is not restricted to superior species but includes vertebrates and invertebrates as well.
Bu inanılmaz adam sadece World Enterprises'ın sahibi değil,... bazı olağanüstü icatların da mucidi.
This amazing man is not only the owner of World Enterprises Corporation... but he's also the inventor of its most exceptional products.
Bu plan sadece gereksiz değil, hiçbir başarı şansı da yok.
In my opinion, the plan is not only unnecessary, but doomed to fail.
Sadece kronolojik değil, duygusal, kültürel, fiziksel ve her yönden. Ve her geçen hafta bu fark daha da büyüyecek.
Not just chronologically, but emotionally, culturally, physically, every way, and this world would get bigger and worse with every passing week.
Ve bu maçla normal maç arasındaki en büyük fark sadece oyuncuların sayısı ya da gol sayısı değil.
And the most important difference between this game and a normal one is not the number of players or the narrow goals.
Bu halinle anca koyun güdebilirsin sadece. Ama bu küçük Danimarka'da değil tabii ki.
Because you are only good at sheep breeding but it does not work in little Denmark.
Bu macerayı yeniden yaşarken hissettiğim en büyük heyecan... sadece tüm güneş sisteminin turunu, basit bir uzay keşif aracı ile tamamlamış olmamız değil hatta galaksilerin krallığında keşfettiğimiz hayret verici yapılar da değil... ama özellikle...
The greatest thrill for me in reliving this adventure has been not just that we've completed the preliminary reconnaissance with spacecraft of the entire solar system. And not just that we've discovered astonishing structures in the realm of the galaxies but especially that some of Cosmos'boldest dreams about this world are coming closer to reality.
Bu sadece kelimeler. O kadar da önemli değil.
It's not important.
Kendimi temize çıkarmak değil niyetim, ben sadece kabuslarımdan kurtulmaya çalışıyorum, bu mutasyonların bir insanı da etkilemiş olması gayet mümkün!
I'm not seeking exoneration, I'm just trying to rid myself of a nightmare the possibility that these mutations may have af fected a human being!
Doğrusu evlenirsem, ki bu hemen olacak demek değil ama belki bir gün sadece evleneceğim kişiyi serbestçe seçme hakkını değil evlilik fikrine, ilk olmasa da en azından aynı anda, karar veren olmayı isterim.
Frankly, if I get married, which isn't about to happen, but might some day, I want not only to have chosen my wife freely, but to have had the idea of marrying, if not first, at least at the same time...
Sanırım bu olayın da bununla bir ilişkisi var ve bu tür operasyonlar burada oluyor. Kim yönetiyor, kim yapıyor umrumda değil sadece bunu, oğlumu bulmak için kullanmanızı istiyorum.
I assume that this case has something to do with it... that those sort of operations exist here, and I don't care how or who runs it...
Sadece odayı değil, bu yüzme havuzunu da sevmiştim, elbette.
Not only do I Iike this room, I also like this swimming pool, of course.
sadece bu mu 17
sadece bu 76
sadece bu gecelik 25
sadece bu gece 23
sadece bu seferlik 35
sadece bu değil 33
bu da değil 27
da değilsin 20
da değiliz 32
da değil 106
sadece bu 76
sadece bu gecelik 25
sadece bu gece 23
sadece bu seferlik 35
sadece bu değil 33
bu da değil 27
da değilsin 20
da değiliz 32
da değil 106
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece sen varsın 16
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece sen varsın 16
sadece bir adam 18
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece beni 16
sadece seni 36
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece soruyorum 46
sadece seni 36
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece biraz 87
sadece ikimiz 113
sadece bekle 58
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece soruyorum 46