Sadece bu gece Çeviri İngilizce
970 parallel translation
Sadece bu gece pek eğlenceli geçmeyecek.
Only tonight ain't gonna be much fun.
- Sadece bu gece değil, her gece.
- It isn't tonight, it's every night.
Tamamen sona ermiş durumda. Sadece bu gece kısa bir dönüş yapacak.
He's all washed up, except tonight he's going through for a quick tour.
Sadece bu gece giymesine izin verdim.
I was lettin'her wear it just for tonight.
- Sadece bu gece.
Just this one night.
Sadece bu gece dansa sensiz gitme düşüncesi...
It's just that suddenly the thought of going to that dance tonight without you...
Neyse sadece bu gece için.
Anyway, it's only for tonight.
Sadece bu gece için.
Just for the occasion.
Burada ne kadar kalacaksın? Sadece bu gece.
- How long you gonna be in town?
Sadece bu gece için değil.
It's more than just tonight.
Şimdilik sadece bu gece için kayıt yaptım.
I'll book you injust fortonight then.
Ve belki sadece bu gece dışarı çıkacağımız zaman ortaya çıkacaktır.
And maybe it'll show up tonight just when we're leaving.
Sadece bu gece için.
Just for tonight.
# Sadece bu gece yarısı şarkısı #
Only this midnight singing
Hayır, bu gece sadece seninle dans etmek istiyorum.
Tonight I only want to dance with you.
Bu arada Zabel'e söyle, dün gece olanlar sadece ufak bir uyarıydı.
By the way, tell Zabel that last night's little bullfight was just a warning.
Bu gece sadece kendimizi temsil edelim.
Tonight let's not represent anybody but ourselves.
Bu gece buraya sadece boğayla kapışmak için gelmedim.
I didn't come here tonight just to fight a bull.
- Ziyan mı? Gazeteyi bu gece sadece dört kez baştan değiştirdiniz, o kadar.
You only made the paper over four times tonight, that's all.
Bu gece sadece kasko işini yapalım.
Suppose we just settle that automobile insurance tonight.
Bu gece gazeteyi vermedi, sadece okudu.
Oh, he didn't give it to me tonight, he only read it to me.
Yani bu gece sadece ikimizin bilmesini tercih ederim.
I mean I'd rather just the two of us knew about it tonight.
Bu gece hiç ağlama sesi duyulmadı, sadece sıcaklık ve güzel koku vardı.
There wasn't any sobbing tonight, only warmth and fragrance.
Bu arada, randevularımız sadece gece ve durum tespiti yapabileceğim zaman aralıklarında olacak.
Meanwhile, your visits here should be only at intervals. On the nights and at the hours which I shall designate.
Bu gece sadece bize ait.
This night belongs only to us.
Sadece bu çocuğu kurtarabildim. Oysa her gece üç ya da dört... masum kilise merdivenlerinde ölüyor.
I just saved this child, but three or four innocent children die every night on church steps.
Bu gece, sende daha önce sadece bir kere gördüğüm o coşkuyla dans et.
Dance tonight with the same ecstasy I've seen in you only once before.
Dün gece birkaç dakika kendine gelebildi bu sabah da sadece bir kaç saniye.
He was conscious for two minutes last night and another few seconds this morning.
Hayır efendim, bu gece sadece tek bir boş yer var.
No, sir, only one tonight.
Karıma da söyledim, o bana sadece çok sinirli olduğunu söyledi ama yine de endişeliydim ve bu gece daha da kötü göründün.
I told the old lady, and she said you were just high-strung. But I've been worried about it, and tonight it seemed worse than ever.
Bu gece sadece üçümüz olacağız, tamam mı?
Tonight, it's going to be just three of us, okay?
Yeni bir anlaşmamız var, bir sürü heyecan yaşadık ve bu gece kasabaya gidiyoruz, sadece ikimiz. İlginç.
Well, we've got a new contract, we've had a lot of excitement, now we're going out on the town tonight, just the two of us.
Bu andan itibaren sadece otel ve gece kulübü var.
From now on, it's hotels and cabarets.
Bu gece sadece seninle dans edeceğim.
Tonight I'll only dance with you.
Sadece onu düşünmem lazım ama bu gece sadece gidişinin üstünden geçen on ayı düşünebiliyorum.
"I should only be thinking about him, but all that's in my mind tonight is that it's been ten whole months since you left."
Ama bu gece sadece sen ve ben variz.
But tonight... ... there are only you and I.
Bu sadece bir gece.
It's only one night.
Sadece bizimle kalacağınız için değil... bu gece yemekte sizin sayenizde Victor'un da sofrada olmasına sevindim.
Not only overjoyed because you were to stay with us, but because your presence at dinner tonight would ensure my Victor's presence.
Bu gece sizinle sadece gerçekleri konuşacağım.
I will speak to you tonight only truth.
Bu gece buraya sadece gerçekleri konuşmak için geldiğinizi söylediniz.
You said that you came here tonight only to speak the truth.
Şimdi, buraya bak, bu sadece geçen gece oldu.
Now, see here, this only happened the night before last.
Sadece bana anlatmakla kalmamış, bu gece bütün kasabaya yaymış.
Not only told me about it, but she spread it all over town tonight.
Bu gece sergilediğimiz malzemelerden herhangi birini arzu ederseniz, sadece hücre bloğunuzun tepesini koparın ve bize yollayın.
If you desire any of the items we have demonstrated tonight, simply rip off the top of your cell block and send it in.
Bu gece sadece bir kişi alabiliyorlar.
They'll take only one, for the night.
Bu saatte sadece gece kulüpleri açık olur.
There are only nightclubs at this hour.
Hiç birşey. Sadece söylemek istedim, ben bu gece bovlinge gitmiyorum.
Nothing. I just wanted to tell you I'm not going bowling tonight.
Sadece bir dolar arttırdım ve bu gece bunu rahatlıkla karşılayabilirsin.
I only raised you one buck. Tonight you can afford it. Liquor's legal.
Sadece sen varsın bu gece
There's only you tonight
Bu gece sadece durumu anlaman için seninle yakın mesafeden tanışmak istedim.
Now, I just wanted to meet you at close range tonight, so to speak.
Bu gece, sadece Favraux Bankası'nın 20 yıllık çabalarının doruk noktasına çıkmasını büyümesini ve faaliyetlerini sektörün en çok şubesi olan kurumuna dönüştüren o gerçek adanmışlığı kutlamıyoruz.
Tonight not only are we celebrating the culmination of 20 years of effort and real dedication which has allowed the Favraux Bank to prosper and extend its activities to most branches of industry
Bu adam bir hırsız, geçen gece elinde kılıçla bir konağı bastı sadece tek o değil, üç kişi daha vardı.
This man is a thief who barged into an inn last night holding a dagger. And not only him, there were 3 others.
sadece bu gecelik 25
sadece bu mu 17
sadece bu 76
sadece bu seferlik 35
sadece bu da değil 20
sadece bu değil 33
bu gece 1008
bu gece mi 195
bu geceden sonra 17
bu gecelik bu kadar 23
sadece bu mu 17
sadece bu 76
sadece bu seferlik 35
sadece bu da değil 20
sadece bu değil 33
bu gece 1008
bu gece mi 195
bu geceden sonra 17
bu gecelik bu kadar 23
bu gece gidiyorum 18
bu geceye kadar 18
bu gece görüşürüz 40
bu gece için 16
bu gece ne yapıyorsun 37
bu geceye ne dersin 24
bu gece olmaz 199
bu gece değil 77
bu gece ruhumu arıyordum 23
gece 187
bu geceye kadar 18
bu gece görüşürüz 40
bu gece için 16
bu gece ne yapıyorsun 37
bu geceye ne dersin 24
bu gece olmaz 199
bu gece değil 77
bu gece ruhumu arıyordum 23
gece 187
geceler 19
geçebilir miyim 33
geçecek 59
geçer 72
geçelim 22
geceleri 65
geçebilirsiniz 29
gece vakti 17
geçen yaz 24
gece gündüz 60
geçebilir miyim 33
geçecek 59
geçer 72
geçelim 22
geceleri 65
geçebilirsiniz 29
gece vakti 17
geçen yaz 24
gece gündüz 60
geçerli 17
geceyarısı 22
geçen gün 73
gece ve gündüz 94
geceleri uyuyamıyorum 17
gece yarısı 86
geceleyin 36
gece mi 18
gece görüşürüz 21
gece sohbeti 16
geceyarısı 22
geçen gün 73
gece ve gündüz 94
geceleri uyuyamıyorum 17
gece yarısı 86
geceleyin 36
gece mi 18
gece görüşürüz 21
gece sohbeti 16
geçen ay 47
gece kuşu 17
geçen gece 110
geçen hafta 131
geçen sene 56
geçenlerde 27
geçen akşam 18
geçen yıl 94
gece yarısı mı 17
geçerken uğradım 19
gece kuşu 17
geçen gece 110
geçen hafta 131
geçen sene 56
geçenlerde 27
geçen akşam 18
geçen yıl 94
gece yarısı mı 17
geçerken uğradım 19