English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Benim param

Benim param Çeviri İspanyolca

1,707 parallel translation
Çünkü yarayı bereyi ben aldım, acıyı ben çektim, benim param!
¡ Porque yo tengo las cicatrices! ¡ Así que todo es mío!
Benim param mı o?
Hey, Es este mi dinero?
Bu benim param.
Este es el mio.
Tek sorun şu, ele geçirilen sevkıyat değil, benim param.
Pero no robaron mi mercancía, sino mi dinero.
Benim param olsa Simpson ya da P3500 yerine bunun tepkisiz oluşunu seçerdim.
Y por mi dinero maneja el coletazo mejor que la Simpson o la P3500.
Benim param için çok mu temizsin?
¿ Eres demasiado bueno para mi dinero?
G.tünü kaldırmadan benim paramı kampanyan için kullanmak istiyorsun.. Senin de kıçını gerektiğinde kurtarmak için adamlarına ihtiyacın var Clarence.
Si quiere dirigir una campaña con mi dinero acolchonándole el trasero necesita que su gente se retire, Clarence.
O benim param.
Es mi dinero.
- Benim param şefin hastasına.
- Yo le apuesto al shunt del jefe.
- Yani benim param mı?
- Querras decir mi dinero?
Ben kazandım, ben biriktirdim, benim param.
lo gane, lo ahorre, asi que es mi dinero.
Benim dergim, benim param.
Mi revista, mi dinero.
Benim param.
Mi dinero.
- O benim param.
- Ese dinero es mío.
Charlie, benim paramı alarak ne kadar cesaretli olduğunu gösterdin.
Charlie, tienes muchas agallas para robarme mi dinero.
Yani, benim param, benim işim, 60 / 40 benim yolumdan.
Es mi dinero, mi operación, 60 / 40 a mi manera.
Benim paramı ödemene ihtiyacım yok.
No necesito que pagues mis cosas, Turtle.
- Bak, benim param yok.
No tengo dinero.
Raylene bunun kötü biteceğini Hissediyorum, hemde çok kötü. Benim paramı bulun.
Raylene siento que esto va a terminar muy, pero muy mal.
Çakal daha fazla para istedi, Ve benim param yoktu.
El coyote quería más dinero, y yo no tenía.
Benim param var.
Bien, tengo este dinero.
Benim param o!
¡ Es mi dinero!
Böylece, sen O'na "hey benim param nerede" dediğinde sana fazlasıyla parlar.
Así que cuando le preguntaste : "Hey, ¿ dónde está mi dinero?"... estoy seguro que te ignoró.
Bir grevi anlaşarak çözmen bile daha kısa sürmüştü. Benim param değildi.
Jesús, Manny, te llevó menos tiempo... zanjar la huelga de tráfico, vamos.
İşte benim param, Hanna!
¡ Toma el mío, Hanna!
- Benim param bitti.
- Bueno, no tengo más dinero.
Benim param yok.
No tengo dinero.
Sorun benim param mı?
¿ Es mi dinero?
Benim paramı kabul ederken bunu düşünmen gerekirdi.
Bueno, debió pensar en eso cuando tomó mi dinero.
- O benim param.
Ese es mi dinero!
Benim paramı da ödeyecek hem.
Me dará también mi dinero.
Unutuyorsun galiba, bu oda için ödediğin para benim. Kötü bahislerini kapattığın paranın, benim param olacağı gibi.
Por si lo has olvidado, es mi dinero el que paga esta habitación, igual que será mi dinero el que cubra tu apuesta fallida.
Benim param yok değil.
No es que no tenga dinero.
Eğer benim paramı kazanan benim Natasha'm olsaydı, niye öldüreyim ki?
Si ella era mi Natasha, ganando dinero para mí, ¿ Por qué la mataría?
Çünkü, o benim param, Günün birinde benim olacak.
Porque ése es mi dinero. Y en algún momento lo tendré.
Bu da benim param işte.
Y éste es mi dinero.
İşte o zaman fark ettim ki dünyanın parasını verseler, ki benim tonla param vardır, sizi koşulsuz seven birine kendinizi "çekiliyormuş gibi" hissetmenizin yerini hiçbir şey tutamıyor.
Entonces me di cuenta que todo el dinero en el mundo- - Y yo tengo mucho. - -no puedes reemplazar ese tirón especial que sientes cuando alguien te ama incondicionalmente.
Sana paranın ne için olduğunu soracağım ve sen yatırımla falan ilgili bir şeyler kıvıracaksın ve sonra ben şöyle diyeceğim, "Hey, oh, benim biraz param var."
Te pregunto para qué es el dinero, me sueltas un rollo sobre alguna inversión y te digo : "Yo tengo dinero".
Keşke benim de ayakkabı kaybedecek kadar param olsa.
Me gustaria poderme permitir perder un zapato.
Keşke benim de bilmeyecek kadar param olsaydı.
Me gustaria poderme permitir no saber las cosas.
Benim kendi param var.
Tengo mi propio dinero.
Çok fazla paramızın olmaması Randy ve benim için yeni birşey değildi, fakat hiç olmaması işleri iyice bozmuştu.
Tener poco dinero no era nuevo para mí y para Randy, Pero no tener dinero, hacía las cosas difíciles, especialmente en el almuerzo.
Coyote * daha fazla para istedi, ve benim de param yoktu.
El "coyote" quería mas dinero y yo no tenia.
Lenny amcama 10.000 Dolar borcum vardı. Ve benim de bu kadar param yoktu, tamam mı?
Le debo 10.000 al tío Lenny y no los tengo, ¿ está bien?
Alacaklarımız ve benim dadı / asistan olarak paramı verirsen.
Con dinero para provisiones y mis servicios como niñera / asistente.
Benim param olmasaydı, kim bilir nerede olurdun şimdi?
- Y sin mi pasta, ¿ dónde estarías?
- O benim sahte param!
- ¡ Ese es mi dinero falso!
O benim sahte param!
¡ Ese es mi dinero falso!
- Evet, benim keşişim. Bir milyon doların üzerinde paramızla gitmesine izin veremezsin.
Si, es "MI" monje, y no puedes dejar que se vaya con mas de un millon de nuestros dólares.
Ama benim hiç param olmayacak çünki hala 2 kadına nafaka ödüyor olacağım.
Aunque esté quebrado seguiré pagándoles pensiones a mis ex esposas.
Dedi ki benim yüzümden hayatında başına gelen En iyi şeyi kaybetmiş ve Eğer seni tekrar kazanamazsa paramı alıp gidip
Dijo que por mi culpa había perdido lo mejor que le había pasado y que si no podía recuperarte podía llevarme mi dinero y comprarme un hijo nuevo porque nunca iba a saber más nada de él.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]