English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Söz

Söz Çeviri İspanyolca

84,535 parallel translation
- Söz veriyorum, bakacağım.
- Lo prometo.
Bir erkeğe aşık olduğunda, nereye gidersen takip edeceğime söz veriyorum, tamam mı?
Te prometo que te seguiré a donde quieras ir cuando te enamores de un chico, ¿ de acuerdo?
Söz. Tamam mı?
Lo prometo, ¿ sí?
Halledeceğim, söz.
Me encargaré de ello, te lo prometo.
Bette Davis'le ne zaman tekrar bir araya geleceğinizi sormam için söz verdirtti.
Me hizo prometerle que le preguntaría cuándo trabajará con Bette Davis de nuevo.
Benimle gurur duymanı sağlayacağım. Söz veriyorum.
Haré que estés orgulloso de mí, te lo prometo.
Harriet'ı Perino'ya götüreceğime söz verdim.
- Le prometí a Harriet ir a Perino's.
- Söz mü? - Evet, evet.
- ¿ Me lo prometes?
Söz. Tamam.
- Sí, te lo prometo.
Ek olarak mülke verilen zarar söz konusu. Yine en fazla altı ay hapis ve 500 dolar para cezası ile hafif suç.
Además, daños en propiedad ajena, también un delito menor con una pena máxima de seis meses y 500 dólares de multa.
Arkadaşlar size söz veriyorum hep birlikte başaracağız.
Amigos míos, os prometo... que juntos, prosperaremos.
Esasında teknik bir anlaşma söz konusu.
Es algo técnico... Un acuerdo.
Sözüm söz, ilkini gördükten sonra tüm paketi isteyeceksiniz.
Le prometo que en cuanto vea el primero querrá el paquete completo.
Büyük bir prodüksiyon söz konusu.
De hecho es una producción grande.
Tamam... 450 dolar da artık söz konusu değil.
Vale, retiramos la oferta de los 450 dólares.
Diğer yazmanlara olduğu gibi ona da sert davranacağına söz vermiştin.
Me prometiste tratarla como a cualquier otra.
Gelmezse bile söz veriyorum ben sana başka bir büyük hit film yazacağım.
Y si no llegan, te prometo, que yo personalmente te escribiré otro jodido y enorme éxito.
- Senden bir söz istiyorum.
Quiero una promesa.
Evet ve söz diziminden rahatsız olan olmadı mı hiç?
¿ La sintaxis no le molesta a nadie más de esta mesa?
Bir gün olsun bir odaya girip herkesi, tek bir söz söylemeden etkilemenin nasıl bir his olduğunu bilmek isterdim.
Ojalá hubiera podido saber por un solo día lo que es entrar en una habitación y dejarlos inconscientes sin mediar palabra.
Söz verdiğini yapacak...
Ella hace lo que prometió...
Söz veriyorum.
Lo prometo.
Ve söz sana, geri döndüğümde, daha iyi bir flört olacağım, tamam mı?
Y prometo que, cuando vuelva, seré una cita mucho mejor, ¿ vale?
Bir söz verelim mi?
¿ Podemos hacer una promesa?
Bildiklerimi söylersem, silah sesinin aramızda kalacağına söz verin.
Si os digo lo que sé, prometedme que el disparo se queda entre nosotros.
Söz veriyoruz. Gazeteci sözü.
Tienes nuestra palabra de periodistas.
Sana söz veremem ama belki iyi şans getiririm.
No puedo prometerte ninguna acción, pero tal vez te traiga buena suerte.
Kocakarılardan söz açılmışken...
Hablando de brujas...
Müstehcen bir söz sarf etti ben de haddini bildirdim.
Hizo un comentario lascivo y lo puse en su lugar.
Ertesi sabah, kavgayı neredeyse hatırlamıyordu bile. Ve bir daha asla olmayacak diye söz verdi.
A la mañana siguiente, apenas recordaba la pelea y prometió que no volvería a ocurrir.
Söylemeyeceğim, söz veriyorum.
No lo haré, prometido.
Ancak, gelecek ve uzun vadeli güvenlikten söz ediyorsak her zaman mutluluğu izlemekle olmaz bu iş.
Pero si hablamos del futuro y de la seguridad a largo plazo, no siempre puedes ceñirte a perseguir tu felicidad.
Bir söz vermen gerek.
Necesito una palabra.
- Ama para için söz vermişlerdi. - Biliyorum.
- Pero me prometieron ese dinero.
Ve okulun sermayesini isimsiz bir bağışla dolduracağınıza dair söz.
Y la garantía de que recuperarán los fondos de la escuela con una donación anónima.
Söz veriyorum.
No se lo diré a nadie. Te lo prometo.
- Söz veriyorum.
Eso te lo prometo.
- Söz mü?
- ¿ Lo prometes?
Asıl depresif olan anne, hayatın üzerinde kontrol sahibi olmamak. Sözde senin adına yapılmış bu kararlarda söz sahibi olmamak.
Lo que es deprimente, madre, es no tener control sobre tu propia vida... sobre las decisiones que otros toman supuestamente por tu bien.
- İyi bakacağıma söz veriyorum.
Te prometo que cuidaré muy bien de ellos.
- Söz ver bana.
Prométemelo.
- Seni hep koruyacağıma söz veriyorum.
Te prometo que siempre te protegeré.
Söz geçiremeyeceğin şeylerden biri.
Es algo sobre lo que no tienes nada que decir.
Söz veriyorum.
Te lo prometo.
Seri cinayetler söz konusu olduğunda hafif ceza olmaz.
No hay sentencias leves cuando se trata de homicidios en serie.
O öldü, onun söz hakkı yok.
Está muerta. No tiene nada que decir.
Sana söz verdim ve ben...
Eso es lo que usted y yo prometí... oh!
Hayır, bana harika bir zaman geçireceğimize söz vermiştin ve sözünü tuttun.
No, usted me prometió un gran momento, y usted entregó.
Komşun olmamdan söz etmiyorum bile.
Sin mencionar que vivo al lado.
Söz veriyorum.
Te prometo que sobreviviré a esto.
Bana söz verdin ben de sana paramı verdim.
Me diste tu palabra y yo te di mi dinero.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]