English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Ben açım

Ben açım Çeviri Fransızca

3,458 parallel translation
- Güzel duruyor. - Ben açım. Hadi sipariş verelim.
J'ai faim, on peut commander?
Evet, evet. Arabanın üstünü ben açık bıraktım, annem de suçu üzerine aldı.
C'est moi qui ai ouvert le toit, et j'ai laissé maman être accusée.
Ben bankaları arardım, onlar da hesabı kapatırlardı ama sonra hemen yeni bir tanesi açılıverirdi.
J'appelais la banque, ensuite ils fermaient le compte, ensuite un autre apparaissait tout de suite après.
Sanırım ekonomik açıdan, sen ve ben, farklı yerlerdeyiz George.
Je suppose que financièrement, toi et moi sommes à différents niveaux, George.
Ben'e açıklar mısın?
Tu expliqueras tout à Ben?
Lâfı açılmışken, ben biraz acıktım.
En parlant de ça, j'ai un petit creux.
Onlara açıklasan bile neyi başardığını anlayamazlar ama ben seni tüm hayatım boyunca bekledim. İkimizin de ortak bir algısı var.
Elles ne saisiraient pas ce que vous avez fait même si vous leur disiez, mais je vous ai attendu toute ma vie, vous et moi partageons une compréhension.
Ben nasıl devam ettim biliyor musun? Senin acı çektiğini düşünerek.
Tu vois, ce qui m'a vraiment aidé... c'est la pensée de te voir souffrir.
- Ben çok acıktım.
- J'ai vraiment faim
Wilson Polley'in cinayetlerini açıklayıcı kitabı ben yazdım.
J'ai écris le livre définitif sur les meurtres de Wilson Polley.
Görünüşe göre bu... benimle Jerry Seinfeld arasında geçecek gibi... ve açıkçası o bir adım önümde ama ben...
Et bien, non, apparemment, c'est... ça se joue entre moi et Jerry Seinfeld, et biensur, c'est le favori, mais je...
Ben kurbanın tarafındayım. Ve sivil dava açılmadan, bu işi doğru şekilde sonuçlandırma taraftarıyım.
Je suis du côté de la victime et de comprendre comment correctement conclure cette affaire pour qu'on évite une action civile.
Bir ev görev gibi düşün. Eğer sen alkol satarsan, ben, yani şerif departmanı payını alır. Bu konuda oldukça açıktım.
Si tu vends de l'alcool, en tant que shérif, je touche une part.
Onu bana iyice açıklaman lazım çünkü bilim dilini bilmiyorum ben.
Il faut que vous m'expliquiez ça, car je ne parle pas le jargon scientifique.
Ben açıklayayım.
Je vais expliquer.
- Açıklamamız için bize biraz zaman verin. - Hayır, durun ben size açıklayayım.
Non, Laissez-moi vous expliquer.
Tamam, acıdan açım ben.
Ah oui c'est vrai, je suis un boulimique en deuil.
Kapıyı aç, yoksa ben açarım.
Ouvrez cette porte, ou je vais l'ouvrir pour vous.
Ben avukat istemeyeceğim, siz de beni cinayetle suçlamayıp olayların nasıl geliştiğini açıklamama izin vereceksiniz ve kimseyi öldürmediğimi ya da dolandırmadığımı kanıtlayacağım.
Je n'appellerai pas d'avocat si vous ne m'inculpez pas de meurtre avant que vous me laissiez expliquer comment tout a été fait et prouver définitivement que je n'ai jamais tué personne ou commis de fraude.
Başla bakalım. Ben açık bir kitabım.
je suis un livre ouvert [ gros soupirs tu pense...
Ben Russell Edgington, evrensel olarak yaptığım açıklamaları geri alıyorum.
En totalité, je, renie mes déclarations.
Ben asla açık bir kitap gibi olamadım ama New York oldukça büyük bir bölümdü.
Je ne serais jamais un livre ouvert mais New York fût un assez gros chapitre
O 19 yaşımda yaptığım bir seçim ama sanırım ben belki başka olanaklara açılmalıyım.
Il est le choix que j'aurais fait à 19 ans, mais je pense que.. peut-être aurais-je du être ouverte à plus de... Possibilités.
Bu adamlar beş para etmez. Ben yoruldum ve acıktım ve...
Ces mecs sont des cons, et je suis épuisée et j'ai faim et...
Dean, açıkçası ben olsam balıklama dalardım buna.
Dean, honnêtement, si j'étais toi je sauterais sur l'occasion.
Ben de acılarımı alkolle hafifletmeye çalışıyorum.
Moi aussi j'essaye de noyer ma peine.
Bones, bu tarz açıklamaları genelde ben yaparım.
Bones, ce genre d'explications c'est mon truc.
Tatlım, sadakatsiz erkeklerle gereğinden fazla uğraştım ben geri çekilip senin de aynı acıları yaşamanı izleyecek değilim.
Chérie, j'ai eu affaire à plus d'hommes décevants que j'aurais dû et je ne vais pas rester là à te regarder traverser la même souffrance.
Açıkçası, Pete Amca öldükten sonra,... Patty ve ben yollarımızı ayırdık.
En fait, un peu après que l'oncle Pete soit décédé, Patty et moi avons en quelque sorte pris des chemins séparés.
Kardeşim doğurduğu zaman saatler sürmüştü ve karnım bayağı bir acıkmıştı ve ben de o yüzden...
Quand ma soeur a eu un bébé, ca a duré des heures, et je mourrais de faim, donc...
Bu sorunlarla ilgilenmek üzere, Başkan Yardımcım Stevenson ve ben emekliliğinden sonra Gordon'un yerine Başkomiser Ellen Yindel'in seçildiğini sizlere açıklamaktan kıvanç duyuyoruz.
Pour régler la situation, Maire Stevenson et moi-même avons le plaisir de vous annoncer la nomination du capitaine Helen Yindle qui prendra la place de Gordon après son départ en retraite.
Ben Katie'ye açıklama yaparım.
Je l'expliquerai à Katie.
Sen beni neden köprüden aşağı attığını açıkladın. Sanırım ben de en azından içimden neler geçtiğini anlatabilirim.
si tu m'expliques pourquoi tu m'as balancé du pont, le moins que je puisse faire est de t'expliquer comment je me sens
Hayır, değil. Ben sonra açıklarım sana.
Non, ça ne l'est pas Je t'expliquerai plus tard.
Sen anlamak için fazla aptal olduğundan ben sana açıklayayım :
Tu sais ça? Puisque tu es trop stupide pour le découvrir, Je vais rendre ça clair.
Görüşmeyi bırakmalıyız çünkü penisinin başkası için çekilmiş fotoğraflarını görmek beni aciz ve geri zekâlı gibi hissettiriyor buna rağmen sen açıklama zahmetinde bile bulunmuyorsun çünkü böyle düşünmene ben yol açtım.
Je ne pense pas que nous devrions continuer à nous voir, et ça me fait sentir stupide et pathétique d'avoir une photo de ta bite qui je le sais était destinée à quelqu'un d'autre, Et tu n'as même pas essayé de t'expliquer, parce que je t'ai fait pensé que tu n'avais pas à expliquer
Sanırım ben her şeyi açıklayabilirim.
- Je peux tout expliquer.
Önünü kesmem gereken bir kaç açık kaldı ama ben olsam kanıtlar hakkında endişelenmezdim.
Encore quelques détails à régler, mais je ne m'inquiéterais pas pour les preuves.
- Ben acımasız bir kızım.
- Bien, je suis une fille méchante
Ben uyurkenki açıklarımı bildiği için bundan yararlandı.
Elle a abusée de moi quand je dormais, au moment où je suis le plus vulnérable.
Lafı açılmışken ben gidip bir bakayım.
Je vais d'ailleurs aller vérifier.
Ben burada, açıkta olacağım Alice'ın beni görebileceği yerde.
Je serais juste ici dans l'entrée, oû Alice peut me voir.
Ben de acıdan payımı aldım.
J'ai eu mon lot de douleur.
Açıkçası ben onu, hiçkimseyle tanıştırmaya hazır olmamıştım ta ki sana kadar.
Et honnêtement, je... Je n'ai jamais été prêt à la présenter a quelqu'un... jusqu'à toi.
- Sana nedenini açıklayayım. - Ben gerçekten...
- Je peux pas...
- Ben sadece soruyorum. - Fiziksel ya da duygusal hiçbir şey hissedemeyen mikroskobik boyuttaki biyolojik bir parçayı bu kadar umursayanlar acaba kendisini istemeyen bir anne tarafından büyütülen çocuğun çektiği fiziksel ya da duygusal acıyı umursuyorlar mı? - Bu senin fikrin mi?
- Je m'interroge.
Dün akşam denize açılmadım ki ben.
- Je ne suis pas sorti hier soir.
- Aç mı kalacağım ben?
Suis-je sur des étiquettes de bouffe?
Bunu arkadaşlarımıza sen mi açıklarsın ben mi?
Tu veux expliquer ça à tes amies ou je vais devoir le faire?
Sadece, sen ve Larry Bird hâlâ çok yenisiniz bunlar için. Marty ve ben bazen, çevremizde, kendimizi açıklamak zorunda olmadığımız insanlara ihtiyacımız var.
C'est juste que c'est tout nouveau pour toi et Larry Bird, et de temps en temps, avec Marty on a besoin d'être entourés de personnes, à qui on a pas besoin de tout expliquer.
İlk defa ben sana bir şey açıklayacağım.
Du calme, d'accord? Pour une fois, c'est moi qui vais t'expliquer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]