English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Ben annen

Ben annen Çeviri Fransızca

1,169 parallel translation
Christopher? Ben annen.
Christopher, c'est maman.
Fox, ben annen.
Fox, c'est ta mère.
John Honry. Ben annen.
C'est ta mère,
Hah, annen ve ben hala sana ve kız kardeşine değer veriyoruz.
Où j'en étais?
Stanley, ben annen!
Donnez-moi ça.
Ben ve annen tanıştığımız andan itibaren sevgiliydik. Ve o ölene kadar da öyle kaldık.
Votre mère et moi avons été amants dès notre rencontre et nous le sommes restés jusqu'au jour de sa mort.
Annen nasıl yapacağımı anlattı, fakat ben yaptım.
Ta mère m'a dit quoi faire, mais je l'ai fait.
Hayır seni ben büyüttüm. Annen büyütmedi.
Je t'ai élevée, pas ta mère...
Annen ve ben senin için aldık.
Nous les avions achetés pour toi.
Ne, ben mi annen mi?
Quoi, moi ou ta mère?
baba bana havwaii'de olta alır mısın tabii alırım sen annen ben byük bi bot alırız bütün gün balık tutarız önce havaalanına bir gidelim büyük bir uçağa binelim
Tu m'emmèneras pêcher à Hawaï? Bien sûr. Maman, toi et moi, on ira pêcher.
Annen ve ben özel hayatımızı yaşamak istiyoruz, anladın mı?
Ta mère et moi avons besoin d'intimité.
Tatlım annen ve ben bir düğün hediyesi müzesi açmaya karar verdik.
Grand-mère et moi, on pense ouvrir un musée du cadeau de mariage.
Ben bebeğin değilim, Young. Annen de değilim.
Je ne suis ni votre baby, ni votre mère.
Sevgili Jeremy, davetin için teşekkürler ama annen ve ben seni ziyarete gelemeyiz.
"Cher Jeremy, merci pour ton invitation. Mais ta mère et moi ne pourrons pas te rendre visite."
Annen ve ben, düşündük ki... eğer o gey bara gidenlerin ... arasında olsaydın..
Ta mère et moi, nous pensons, que tu ne faisais pas parti de ceux qui sont allés à ce bar gay.
Ben senin ikinci annen gibiydim. Aldığım teşekkür bu mu?
Quelle reconnaissance!
Korkunç bir olay, ben de farkındayım ve üzülmek hakkın ama annen de olaya dâhil olduğu için bir miktar daha fazla kişisel alıp almadığını merak ediyorum.
C'est un crime horrible, je sais, et il y a de quoi être en colère. Mais je me demande si tu ne te sens pas personnellement concernée parce que ta mère était là?
Ben senin ablandım, annen değil.
Je suis ta sœur, pas ta mère.
Onu çok uzun süredir arıyordum. Ben senin annen değilim.
Je ne suis pas ta mère.
Senin annen olduğumu sandığını söyledin ve ben inkâr ettim.
Tu as dit que tu croyais que j'étais ta mère. Et je l'ai nié.
Ben senin annen değilim.
- Je ne suis pas ta mère.
Annen harika bir öğrenci olacağına inanıyor. Ben de öyle.
Ta mère dit que tu as un bon potentiel... et je suis d'accord.
Annen ve ben evde yetiştirildik, ve bu sayede çok daha iyi durumdayız. — Lütfen, papá.
Nous étions scolarisés à domicile et on s'en sort mieux dans la vie.
Sen ve annen ben dönene kadar bu odada kalın.
Toi et maman, restez ici jusqu'à mon retour.
Annen ve ben bugün dışarı çıkıyoruz.
Ta mère et moi sortons ce soir.
Annen ve ben arasında herşey yolunda.
Tout va bien entre ta mère et moi.
Dinle! Annen çift vardiya çalışıyor. Yani, yemekleri ben yapacağım.
Cette semaine, c'est moi qui cuisine.
Hayır, ben ciddiyim. Annen sınavdan başarısız olduğumu öğrendi.
Non, ta mère a su que j'ai raté mon interro.
Vanessa... annen ve ben... eve gelmeni istiyoruz.
Vanesa, ta mère et moi, - on veut que tu restes.
Şimdi... sen ve ben ve üvey annen mutlu olmayı deneyeceğiz, tamam mı?
Toi, moi et ta belle-mère, on va essayer d'être heureux.
Annen her zamanki iğnelemelerine başladı. Ama ben başımdan savdım.
Ta mère a commencé à faire ses petites remarques habituelles, mais j'ai fait en sorte que ça ne m'atteigne pas.
Hiç. Ben cevap veremeden annen içeri girdi.
Ta mère a arraché les capteurs avant que je réponde.
Ben sadece annen olduğum için kurallara itaat etmeni sağlıyorum. Bu adil değil. Kıyak yapma işi karşılıklı olmayacaksa neden senin için büyük bir sır saklıyorum ki?
Ce que j'espère, après 23 ans de carrière professionnelle, c'est de connaître encore d'autres choses.
Ben daima senin annen olacağım.
Par exemple, je pourrais être producteur ou réalisateur comme Linwood.
Annen ve ben, onların biraz tuhaf olduğunu düşünüyoruz.
Ta maman et moi trouvons ces gens un peu bizarres.
Annen ve ben sana, benim... öldüğümü söyleme kararı almıştık.
Ta mère et moi étions d'accord pour qu'à tes yeux je sois mort.
"Annen ve ben gidemiyoruz ama sen gideceksin."
"Maman et moi restons, mais toi, tu pars."
Kızma. Ben senin annen olabilirim.
Ne vous fâchez pas.
- Sen, ben, annen ve babam.
- Toi, moi, ta mère et mon père.
Annen öldüğünde ben de aklımı yitirmiştim.
J'ai craqué moi aussi quand ta mère est morte.
Lindsay, annen ve ben Kim Kelly'le zaman geçirmeni istemiyoruz. Anladın mı? Hayır, baba.
Lindsay, on ne veut plus que tu voies cette Kim Kelly, compris?
Dewey, annen ve ben seninle konuşmak istiyoruz.
Dewey, ta mére et moi voulons te parler.
Sanırım söylemek istediğim şey şu ki, annen ve ben sana bir oyuncak almadığımız zaman, bu seni sevmediğimiz anlamına gelmez.
ce que j'essaye de te dire c'est quand ta mére et moi ne t'achetons pas un jouet, ça ne veut pas dire que l'on ne t'aime pas
Tanrım, hayır. Annen ve ben daha önce hiç bu kadar... uzun süreli kavga etmemiştik.
Mon Dieu non, ta mère et moi, on ne s'est jamais disputé
Annen ve bana beş dakika huzur veremez misin? Günün geri kalanı sizin olabilir çünkü ben vazgeçtim.
tu peux avoir tout le reste de la journée car j'abandonne.
Ben ve annen konuşuyorduk ve yeminler hakkında birkaç fikrimiz var.
Ta mère et moi, on a discuté. On a plusieurs idées pour nos voeux.
Ben de annen için böyle hissederdim.
C'est ce que je ressentais pour ta mère.
Dün gece annen ve ben bir konuşma yaptık bunun üzerine düşündüm de...
Hier soir, j'ai discuté avec ta mère... et je me dis que peut-etre...
- Annen endişeliydi ve ben de...
Dis-lui que ça va.
Ben kahrolası annen değilim!
- Je ne suis pas ta mère!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]