English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Ben senin

Ben senin Çeviri Fransızca

23,449 parallel translation
- Ben senin ailenim.
- Je suis ta famille.
Ben senin, tüm öfkenin nostaljiyle aşka dönüştüğü hatıralarındaki Mona'yım.
Je suis la Mona qui vit dans ta mémoire, Et toute la colère est changée en miel par la nostalgie.
Ve inan bana tatlım, ben senin bütün kablolarını toparlayabilirim.
Et crois moi chérie, Je peux organiser chaque câble que tu as.
- Ben senin ananı...
- L'enfoiré. - Daryl!
Ben senin için yaparım bunu mesela.
Je le ferais pour toi.
Ben senin nasıl biri olduğunu görebiliyorum Carol.
Je sais exactement ce que tu es, Carol.
Ben senin gibi değilim.
Je suis pas comme toi.
Ben senin tarafındayım. S * ktir git!
- Je t'ai dit de foutre le camp.
Hem ayrıca ben senin özgür olmanı istiyorum.
Et de plus, je veux que vous soyez libre.
Ben senin arkandayım.
Je te protège.
Ben senin yaşındayken birine şirketinde çalışabilmek için para vermiştim.
À ton âge, j'ai payé quelqu'un pour bosser dans sa boîte.
Ben senin yarışını bitirdim sen de benimkini mi?
Tu te venges?
# Ben senin "Bok herif" inim! #
Je suis ton "shit guy"!
Ben senin saygınlık kazanmanı istedim. Ama sen gurur tuzağına düştün.
Je voulais que tu gagnes le respect mais c'est en égo que tu as gagné.
'Ben senin saygınlık kazanmanı istedim.
"Je voulais que tu gagnes le respect"
Ben senin düşmanın değilim., Daisy.
Je ne suis pas ton ennemi, Daisy.
Ben senin ailen değilim.
Je ne suis rien pour toi.
Ben senin babanım.
Elena. Je suis ton père.
Belki sen benim işimde çalışacağına ben senin işte çalışmalıyım.
Je devrais peut-être me mettre à ton métier, plutôt que l'inverse.
"Lucifer, ben senin hayvanınım."
"Lucifer, je suis ton animal."
Ben senin adını biliyorum.
Je connais ton nom.
Ben senin seçmenin değilim.
Je suis pas un de tes électeurs.
Ben senin arkadaşım olduğunu sanmıştım.
Je pensais que t'étais un ami.
Senin üstüne koyayım ben bir şey!
Toi je vais te presser!
Hem senin kendine güveni sıfır egomanyak çalışanların ben kafalarını toplamasam senede bir milyar kaybederlerdi.
Et ta panoplie d'insécurités égocentriques perdrait un milliard par an si je ne gardais pas la tête froide.
Ben de senin adını gayet iyi biliyorum.
Je connais aussi votre nom.
Dile getirdiğim bir şey değil ama senin gibi ben de inançlı biriyimdir.
Ce n'est pas quelque chose dont je parle, mais comme vous, j'ai la foi.
Bir çocuğa tek başına bakmanın imkanı yok senin. Yetiştiren ben olacağım!
Y a absolument pas moyen que tu sois capable d'élever ce bébé, et je vais devoir le faire!
Sen benim işim burnunu sokma, ben de senin işine burnumu sokmayayım.
Tu te mêles pas de mes affaires... je me mêle pas des tiennes.
Ben her zaman senin yarış ortağındım.
- J'ai toujours été ton colistier.
Madam, tam 5 dakika önce ben de senin gibi güreşçi olmaya karar verdim.
Il y a exactement 5 min, j'ai décidé... de devenir lutteur, comme toi.
# Kendimi kaybettim, aşkımı görmek için kendimi kaybettim ben # # Peşindeyim senin, benim Bulleh Shah'ım #
"Perdu, je pars en quête de celle que j'aime"
Ve senin ben deniz, Pro Take-Down'ın sahibiyim.
Et ton pote, le proprio du Pro Take-Down.
Biliyorum. Ben de senin kadar şaşırmış durumdayım.
Je sais, et je suis aussi choqué que toi.
Dur, senin kafandayken ben böyle mi konuşuyorum?
Attends... c'est à quoi je pense Quand je suis dans ta tête?
Ben bir şüpheliyi sorgularken, senin bana arka çıkman gerekir. Sorgulamak mı?
Quand j'interroge un suspect, j'exige d'être épaulé.
Senin kadar ben de kaynağımı korumak isterim.
J'aime à protéger mes sources tout autant que vous.
Ben burada 50 kadının önünde apış öpmekten bahsediyorum ama senin için mi garip?
C'est gênant. Je parle de te faire une pipe devant 50 autres femmes, mais pour toi, c'est gênant?
Kapa çeneni, senin zanlarına para vermiyorum ben.
EDUARDO : Taisez-vous, je ne vous paie pas pour vos croyances.
Avdaydım ben, aynı senin gibi!
Je chassais, comme toi.
Senin bana hizmet etmeni istemiyorum Vanessa. Ben sana hizmet etmek istiyorum.
Je ne veux pas que tu me serves, je veux te servir.
Ben hayatta olduğum müddetçe asla senin esirin olmayacak.
Aussi longtemps que je vis, elle ne sera jamais votre prisonnière.
Senin gibi öcüleri kahvaltıdan önce harcarım ben aşkım.
J'en chasse des comme vous pour le petit déjeuner, très cher.
Sleepy Hollow'a dödüğümde sen nasıl yanımdaysan, ben de senin yanında olacağım.
Comme vous étiez à mes côtés lors de mon retour à Sleepy Hollow, je le serai donc pour vous.
- Ben de senin için üzüldüm.
Désolé aussi.
Çünkü senin kadar ben de onun gitmesini istiyorum.
Parce que je veux le voir partir autant que toi.
Onları en az senin kadar ben de istiyorum.
Je veux les récupérer tout autant que toi.
Ben basit bir takas umuyordum, ama aldığın her şey o çantaya sığmayacağına göre "basit" in senin tarzın olmadığını tahmin ediyorum.
J'espérais un simple échange, mais en voyant que tout ce que tu as pris ne peut tenir dans cette mallette, je vais partir du principe que "faire simple" n'est pas vraiment ton style?
Ben de Strix ile çalışmayı kabul ettim, senin gibi.
J'ai accepté de travailler avec les Strix tout comme toi.
Ben Ezra'nin anahtarlarini alirken senin Sabrina'yi oyalaman gerek.
Occupe Sabrina pendant que je prends les clés d'Ezra.
Senin kattığın kadın sesine bayıldı. Ve ben de kitabı... birlikte yazmamızı önerdim.
Elle a adoré la touche féminine que t'as donnée et j'ai suggéré qu'on... écrive le livre ensemble.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]