English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Benim param

Benim param Çeviri Fransızca

1,242 parallel translation
Benim param!
Crache-le!
Parayı asla geri vermem. Bu artık benim param.
Pas question, c'est mon argent.
Para benim param, yalnızca formları doldurmak istemedim.
C'est mon argent. Je voulais juste pas remplir les formulaires.
Hey, benim param senin evinde ne arıyor Fred?
Qu'est-ce que tu fous avec mon fric chez toi, Fred?
Para hala benim param.
C'est quand même mon argent.
İyi de abiciğim sen filmde oynayacaksın da benim paramı vereceksin diye bekleyemem ki.
Je ne peux pas attendre que tu joues dans un film.
Ulan benim paramı çalma!
C'est moi qui a arrangé l'affaire.
Abi, parayı kadına verdim. Benim paramı ver!
J'ai donné l'argent à la nana.
Bu benim param, ben teslim edeceğim.
- C'est mon argent. J'irai.
O benim param. Ondan uzak durun.
Libre à moi de boire ce que je veux avec mon argent.
- Benim paramı çaldı!
- Elle m'a volé mon argent!
Benim paramın herkesinkinden farkı yok.
Mon argent vaut bien celui des autres.
Para benim param ve imzalamak istiyorum.
C'est mon argent et j'ai envie de signer.
Benim param kaldı.
Juste mon fric.
Ne var ki tahviller merkez bankasının resmen yoktan var ettiği para ile satın alınır. Dolaşımdaki daha çok para, sizin ve benim paramızın değerinin düşmesi demektir.
Mais ces obligations sont achetées avec l'argent que la banque centrale crée à partir de rien.
Bu benim param.
C'est mon argent.
O hala benim param.
C'est mon argent, attention.
Benim evim, benim param benim lanet kamyonetim!
Mon argent! Ma satanée voiture!
Paramı geri ver! O benim param! Hemen geri istiyorum!
Donnez-moi mon argent, tout de suite!
- Bu benim param.
- C'est mon argent!
Benim param mı?
Mon argent?
Güzel, geçmişte bu kadar çok ucuz dolandırıcılık saçmalığı becermişsin ama bu sadece benim param değil.
Quels que soient vos petits coups minables d'avant, là, il ne s'agit pas que de moi.
- Peki buna ne diyorsun o zaman? Bu benim param.
- T'appelles ça comment?
Jackie, bana kafasına göre bir hikaye anlatabilir. Tabi eğer bu hikayenin sonunda benim param varsa.
Jackie peut me raconter tout ce qui lui passe par sa jolie tête si à la fin de l'histoire, elle me rend mon putain de fric.
Kusura bakmayın, onlar benim param.
C'est mes pièces!
Benim param değildi, George'a sorun.
Ce n'était pas mon argent. George le dira.
Benim param. - Evet, evet.
N'oublie pas que c'est mon argent.
Benim param ne olacak?
Et mon argent?
Yani benim paramı mı yatırdın?
Et t'as parié pour moi?
Senin sorumluluğunda olan, Çok basit bir görevi dahi yerine getiremediğin için, Ve benim paramı çalıp, pişmanlık bile duymadan güvenime ihanet ettiğin için,
Puisque vous avez échoué dans la modeste tâche que je vous avais confiée, puisque vous m'avez volé mon argent, puisque vous avez trahi ma confiance sans aucun remords, je n'ai d'autre choix que de dire à ces incapables
Benim param mı?
A moi?
- Benim paramı falan almıyorlar.
Ils n'auront pas mon argent.
Bu durumda senden harcayacağız, alınacak herşeyi sen alacaksın benim param da cebimde kalacak.
Tu mets une pouffiasse en cloque, tu deviens une pompe à fric. C'est pas mon truc, je te le dis. Je garde mon fric!
Benim içki alacak param yok!
Je n'ai pas d'argent pour ma boisson!
Benim param geçmez mi, bayım?
Mon argent ne vous convient-il pas?
Benim antika paramı alacak, sonra başka bir tane bulunca kendisini aramamı söyleyecek.
Il m'arnaque et en plus il faudrait que je le rappelle!
- Benim param yok.
Pas d'argent, pas de ticket.
Oh, Benim param iyi değil mi?
File-moi un dollar et je vous Laisse.
Hangisi olduğu umurumda değil. Benim umurumda olan tek şey arka tarafta oturan aşağılık serseri ve paramız.
Tout ce qui m'intéresse, c'est moi, ce fils de pute à l'arrière et notre fric.
Al bu benim son param.
Mon dernier dollar.
Param var. Benim payımı koyun.
Vous savez que je vous rembourserai.
Senyora, benim hiç param yok ki.
Je n'ai pas d'argent.
- Benim... Benim hiç param yok.
Je n'ai pas d'argent.
Benim fazla param yok.
J'ai peu d'argent.
Benim çok az param var.
"Aérogare 6" J'ai très peu d'argent.
- O benim özel param.
- C'est une pièce spéciale.
Bu, benim uğurlu param.
C'est ma pièce porte-bonheur.
Benim biraz sakladığım param var ve onunla sana ihtiyaç duyduğun bir anda yardım etmek bana gurur verir.
J'ai un peu... d'argent de côté et... je serais honoré de t'aider dans le besoin.
Paralar benim. Param var, paralar benim.
L'argent est à moi, je l'ai.
Ben... Benim bir miktar param var.
J'ai de l'argent.
Onun bir kısmı benim param.
Une partie est à moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]