Bir şeyler yapmamız lazım Çeviri Fransızca
90 parallel translation
Bir şeyler yapmamız lazım, farkında mısın?
Vous comprenez?
Monika, bu hayat için bir şeyler yapmamız lazım.
Nous allons faire des choses formidables.
Bir şeyler yapmamız lazım, ama ne?
On doit faire un truc mais j'ai oublié quoi.
- Bir şeyler yapmamız lazım!
- On doit faire quelque chose!
Ama efendim... bir şeyler yapmamız lazım...
Mais on ne peut pas le laisser faire.
Tamam da bir şeyler yapmamız lazım.
Faut faire quelque chose...
Senin bu aşağılık kompleksin hakkında bir şeyler yapmamız lazım.
Il va falloir soigner ce complexe d'infériorité.
Bizi öldürmeye çalışıyorlar ve bir şeyler yapmamız lazım.
Ils essaient de nous tuer. Il faut faire quelque chose!
Bir şeyler yapmamız lazım!
Il faut faire quelque chose!
Bir şeyler yapmamız lazım.
Il faut l'empêcher!
- Bundan kurtulmak için bir şeyler yapmamız lazım.
Il faut l'empêcher!
Farnsworth ile ilgili bir şeyler yapmamız lazım.
Il faut faire quelque chose pour Farnsworth.
Billy, bir şeyler yapmamız lazım.
Billy, on doit faire quelque chose.
Bir şeyler yapmamız lazım.
- Il faut qu'on fasse quelque chose.
Bir şeyler yapmamız lazım.
Il faut faire quelque chose!
Bir şeyler yapmamız lazım.
On doit faire quelque chose.
"Bir şeyler yapmamız lazım."
"On doit faire quelque chose."
Bir şeyler yapmamız lazım. Yoksa öğrencilerimizi kaybedeceğiz...
Il faut agir, ou nous perdrons nos élèves à tout jamais.
- Bir şeyler yapmamız lazım.
- Il faut faire quelque chose.
Bir şeyler yapmamız lazım, ama onu öldüremeyiz.
On ne peut pas le tuer.
Sağ ol. Şu dövme hakkında bir şeyler yapmamız lazım.
On va arranger ce tatouage.
Bir şeyler yapmamız lazım.
Nous ne pouvons pas rester ici et manger ces carottes putain!
Oradaki şartlar hakkında bir şeyler yapmamız lazım.
- ll faut changer les conditions.
- Bir şeyler yapmamız lazım, Penny.
- Il faut agir, Penny.
Bir şeyler yapmamız lazım.
Il faut intervenir.
Ama, bir şeyler yapmamız lazım.
On doit faire quelque chose.
Bir şeyler yapmamız lazım.
- Il faut agir.
Bunlarla bir şeyler yapmamız lazım.
Va falloir contacter le F.B.I.
Tatlım, derinin rengi için bir şeyler yapmamız lazım ve üstümüzü de değiştirmemiz gerek.
Il faut que je cache ton bronzage et qu'on se change.
- Ama bir şeyler yapmamız lazım.
- c'est sa propriété? - Mais on est obligés de le voir.
Doğum günün için bir şeyler yapmamız lazım.
- Faut des trucs pour ton anniversaire.
- Yine mi? - Bir şeyler yapmamız lazım.
- Il faut faire quelque chose.
Tamam, acele bir şeyler yapmamız lazım çünkü burada olduğumuz yayılacaktır.
Bon, on doit agir rapidement, tout le monde va savoir qu'on est ici.
Nereden geliyorlar bilmiyorum ama bir şeyler yapmamız lazım.
Je ne sais pas d'où elles viennent, mais il faut faire quelque chose.
- Bir şeyler yapmamız lazım.
- Il faut passer à l'action.
ve etraflarında istemedikleri şeyleri, kendilerinin ya da başkalarının yaşamasını istemedikleri korkunç olayları görünce de "bunlardan kurtulmak için bir şeyler yapmamız lazım" derler.
Quand ils voient des choses que ils n'en veulent pas, des choses terribles, qu'ils ne veulent pas vivre et ils ne veulent pas que d'autres les vivent, ils disent "nous devons faire quelque chose pour radier ça".
- Sammy için bir şeyler yapmamız lazım.
- On doit s'occuper de Sammy.
Hemen bota dönüp, bir şeyler yapmamız lazım!
On doit retourner au bateau et faire quelque chose!
Bir- - Bir şeyler yapmamız lazım.
Nous... devons faire quelque chose.
Bir şeyler yapmamız lazım.
Faut faire quelque chose.
Öylece bekleyemeyiz. Bir şeyler yapmamız lazım.
On doit faire quelque chose.
Bence bir şeyler yapmamız lazım.
Hôkago Tea Time, c'est plutôt chouette, comme nom.
Bir şeyler yapmamız lazım.
Nous devons agir.
Bir şeyler yapmamız lazım.
Faut qu'on fasse un truc.
- Sanırım bir şeyler yapmamız lazım.
- Je crois qu'il faut agir.
Bir şeyler yapmamız lazım!
Il faut passer à l'action.
Leo'yla birlikte bu buluşmayı ayarladık çünkü Hemşire Jackson'ın durumu hakkında bir şeyler yapmamız lazım.
Ecoute, Leo et moi avons organisé cette réunion Parce que nous devons faire quelque chose pour aider l'infirmière Jackson.
Kek yemek gibi bir şeyler yapmamız lazım... Onun anısına.
On devrait faire un truc tous ensemble, comme manger un gâteau... en sa mémoire.
Derhal bir şeyler yapmamız lazım.
À moins d'agir. Maintenant.
Bir şeyler yapmamız lazım.
On doit réagir.
Bağış yapmamızı istiyorlarsa onların da bir şeyler göstermesi lazım.
S'ils veulent qu'on fasse des dons, ils devraient montrer l'exemple.
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler yap 245
bir şeyler yapalım 16
bir şeyler dönüyor 27
bir şeyler içmek ister misin 26
bir şeyler söylesene 16
bir şeyler yemelisin 30
bir şeyler iç 32
bir şeyler 51
bir şeyler yapsana 20
bir şeyler oldu 26
bir şeyler yapalım 16
bir şeyler dönüyor 27
bir şeyler içmek ister misin 26
bir şeyler söylesene 16
bir şeyler yemelisin 30
bir şeyler iç 32
bir şeyler 51
bir şeyler yapsana 20
bir şeyler oldu 26
bir şeyler düşüneceğim 19
bir şeyler yapmalıyız 131
bir şeyler ye 49
bir şeyler yapmalısınız 16
bir şeyler yapmalıyım 35
bir şeyler olmalı 28
bir şeyler yapmalısın 55
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler yapmalıyız 131
bir şeyler ye 49
bir şeyler yapmalısınız 16
bir şeyler yapmalıyım 35
bir şeyler olmalı 28
bir şeyler yapmalısın 55
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866