English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Demek istediğim şu

Demek istediğim şu Çeviri Fransızca

542 parallel translation
Demek istediğim şu ki...
- Ce que j'essaie de démontrer est ceci.
- Demek istediğim şu ki : Bu hisseler 10 sent'e satılıyor.
Ce que j'essaie de démontrer c'est que ces actions se vendent à 10 cents.
Demek istediğim şu :
Voilà ce que je veux dire :
Demek istediğim şu... Bir kereliğine bile olsun çekingenliğimi biraz üzerimden atabilsem kendime güvenim artardı.
Ce que je veux dire, c'est que... si je pouvais me débarrasser de mes inhibitions, une seule fois... j'aurais plus de confiance.
Hayır, demek istediğim şu, ben bir çiftlikte büyüdüm.
En fait, J'ai grandi dans une ferme.
Demek istediğim şu ki- - Özür dilerim, anne.
Je voulais dire... Désolée.
Yok, demek istediğim şu ki Profesör Kelp futbol antremanına gitmek zorundayım.
Non, en fait, ce que je veux dire, M. Kelp, c'est que... je dois aller à l'entraînement de football.
Demek istediğim şu ki kocam onun sebep olduğu kırık kalp yüzünden öldü.
Je voulais dire que mon mari est mort. Elle lui a brisé le coeur.
Demek istediğim şu : Bu hayatta kimseye bağlanmaya gelmez.
Je dis juste qu'y faut pas s'attacher, dans cette vie.
Demek istediğim şu : Bir kadının ne yaptığını ne bilir insan.
Dis-toi qu'une femme, on sait jamais où elle va, ni ce qu'elle fait.
Evet, demek istediğim şu ki benim aradığım yani aslında kısa saçlı ve uzun boylu, güzel bir esmer gördünüz mü acaba?
En effet. Vous êtes une femme extraordinaire. Vous n'auriez pas vu une grande brune en nuisette?
Demek istediğim şu ki ; ruhun cehennem ateşine mahkum edildi mi?
Je voulais savoir si t'es avec les âmes damnées dans le feu!
Demek istediğim şu ki, Spencer hiç göze batmıyor çok ağırdan alıyor, çünkü doğru işi bekleyecek kadar parası var.
Tout ça pour te dire que Spencer se tient peinard. Parce que j'ai assez de fric pour voir venir.
Aslında demek istediğim şu, şaka kaldırabilirim.
Allez, je sais apprécier les blagues.
Demek istediğim şu ki çalındı...
Je veux dire que quelqu'un a volé ma...
Demek istediğim şu ; ben bir gurmeyim.
Vous avez réussi. C'est-à-dire que...
Demek istediğim şu ; ben bir gurmeyim.
je voulais dire, je suis un gourmet.
Tek demek istediğim şu, Tommy ; eğer onlara kim olduğunu kanıtlarsan, özgür olursun!
J'essaie de te dire... que si tu peux prouver qui tu es... tu seras libre.
Thana, demek istediğim şu ki, senin için endişeleniyorum.
Thana, ce que j'essaye de dire c'est que je m'inquiète pour toi
Demek istediğim şu... bunun için para ödemem gerekmiyor.
Moi, j'ai pas besoin de payer pour ça.
Demek istediğim şu : Belki bundan sonra tek başımıza devam etmeliyiz.
C'est peut-être le moment qu'on tente le coup tout seuls.
Demek istediğim şu bir daha cinayet ihbar ederken eliniz de ceset var mı emin olun.
La prochaine fois que vous signalerez un meurtre assurez-vous d'avoir un cadavre.
Demek istediğim şu, belki başka ihtimaller de vardır.
Mais il y a peut-être d'autres possibilités.
Demek istediğim şu, Nordberg biraz düzeldiği an emniyete geri dönebilir.
Ce que j'essaie de dire, c'est que, dès que Nordberg ira mieux, il retrouvera sa place à la brigade spéciale.
Her neyse, demek istediğim şu ki, Jim'i sen öldürmedin.
J'essaie de te faire comprendre que tu n'as pas tué Jim.
- Ama sorun şu ki böyle şeyleri düşününce insan kendini rahat hissetmiyor. Demek istediğim, gerçekte oldukları gibi.
On est triste quand on pense aux choses... comme elles sont réellement.
Demek istediğim şu ki siz bana her zaman iyi davrandınız.
Vous avez été très bonne.
Demek istediğim aklı başında hiç kimse bu kadar çok yiyecek ve su olan bir yeri bırakıp da cehennemin dibine gitmek istemez. Affedersiniz hanımefendi.
Aucun être normal ne quitterait cette île... où il y a à manger et à boire, pour aller en enfer... sauf votre respect, M'dame...
- Demek istediğim şu.
C'est ce que je pensais.
Demek istediğim şu :
Ce que j'essaie de te dire...
Demek istediğim Eyalet Polisiyleyim, ve... onlarlayken biriyle olmuş oluyorum, ama şu anda yalnızım.
Avec eux, je suis avec quelqu'un, mais en ce moment, je suis seul...
Yok, demek istediğim su :
Non, en fait je voulais dire :
Demek istediğim, şu anda sadece kızı geri almayı önemsiyorum.
Que tout ce qui m'importe, c'est récupérer l'enfant.
Demek istediğim, şu gençlere bak.
Les jeunes, par exemple.
Demek istediğim de bu. Bari macunumuz olsaydı. Şu lanet pis macundan bir parçacık olsaydı...
Si au moins on avait un morceau de ce putain de mastic...
Demek istediğim, o şu anda nerede?
Où est-il, au juste?
Domuz domuzdur. Demek istediğim... Domuzlar şu ana dek hep domuz olmuşlardır
Enfin quoi, un porc, c'est un porc, les porcs ont toujours été des porcs.
Demek istediğim, şu kayma izleri ve mermi deliği var elinizde.
Il y a les traces de freinage et le trou de balle.
Tansiyonun... Yani demek istediğim... Nasıl öleceğimi bilmesem de, bari nasıl yaşayacağımı bildim.
Mais si je ne sais pas mourir, au moins ai-je su vivre!
Sam, demek istediğim şu.
Sam, voilà ce que tu Dois faire :
Demek istediğim, birlikte yaşadığım şu güzel kızı unutma.
N'oublies pas la superbe fille avec qui je vis.
Demek istediğim, şu gülünç büyücünün yeğeni olamazsınız gerçekten.
Je veux dire, vous ne pouvez pas être la nièce de ce stupide magicien.
Demek istediğim sadece... içinde... bir güç var, benim şu ana kadar farkına varamadığım bir güç.
Seulement... il y a en vous... une force que je n'avais jamais connue.
Demek istediğim şu :
Non Mylord!
Demek istediğim, Şu kıyı şeridinden 10 mil aşağıda, bir nükleer işleme tesisi inşaa ediyorlar.
Mac, je veux dire qu'à 20 kilomètres d'ici, ils construisent une usine de traitement nucléaire.
Demek istediğim, evin direği şu an yaşarken bir dakika sonra...
Un jour, le gagne-pain est en vie et le lendemain...
Demek istediğim şu bir zenci varmış. Alabama'da Bear Bryant'ta futbol oynamak istiyormuş.
Ce que je voulais dire...
Demek istediğim, Kuzey Kutbundaki su bükücülere ay tutulması esnasında ne olduğunu bir düşünün.
Rappelez-vous l'effet de l'éclipse lunaire sur les maîtres de l'eau.
Demek istediğim şuna bir baksana, şu harcadığım çabaya baksana.
Regarde!
Şu anda yakınız, ama, demek istediğim... Anlarsın.
Là, on est proches, mais je veux dire...
Şu gördüğüm rüya, aynı bunun gibiydi... tuhaf bir şey olması yerine... Demek istediğim, hiçbir şey olmuyordu.
Celui que je viens d'avoir était comme ça, sauf qu'au lieu de s'y passer un truc bizarre, il ne s'y passait rien du tout.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]