Hiç gerek yok Çeviri Fransızca
1,749 parallel translation
Hayır, hayır, hiç gerek yok.
Euh, non non non, on a pas à faire ça.
- Bilmeme hiç gerek yok.
- Je n'en ai pas besoin.
D'Haran birliklerinin bir ordu göndermelerine hiç gerek yok bir kaç gözyaşı ve büyük göğüsler yeterli oluyor.
Il a suffi de quelques pleurs et d'une poitrine généreuse.
Ne düşündüğünü merak etmene hiç gerek yok.
T'as jamais à te demander à quoi il pense.
- Bekleyin, lütfen. - Hiç gerek yok.
- Non, ce n'est vraiment pas nécessaire.
Hiç gerek yok.
Pas nécessairement.
- Hiç gerek yok.
- Oh, non.
Merak etme, ajanların nöbet bekliyor. Ki hiç gerek yok çünkü adam şuursuz.
Non pas que ça importe, vu qu'il est fou.
Aslında bu kesin değil çünkü bunlar şifreleme seviyesinden çok yeni bir koruma sistemiyle şifrelenmiş bilgi paketleri- - Ama bunları bilmenize hiç gerek yok.
Ce n'est pas précis parce que ce ne sont pas vraiment des niveaux de cryptage autant que des paquets d'informations, tous cryptés avec un nouveau niveau de protection que... vous n'avez pas vraiment besoin de connaître.
Ama, benim için endişelenmenize hiç gerek yok, ben gayet iyi durumdayım.
Mais vous n'avez pas à vous inquiéter. Je vais très bien.
Hem zaten Jackson'la henüz tanışmadılar bile, yani, ikinizin takılmasına hiç gerek yok..
Et, Jackson et M.J. ne se sont pas encore rencontrés. Alors, tu n'es vraiment pas obligé de vérifier... quoi que ce soit.
Hayatıma milyonuncu kez karıştığın için özür dilemene hiç gerek yok.
Épargne-moi tes excuses pour être intervenue dans ma vie pour la énième fois.
Bu kadar gergin olmana hiç gerek yok Rex.
Tu fais une montagne de tout, Rex!
Buna hiç gerek yok.
Pas forcément dans cet ordre.
Bunu yapmanıza hiç gerek yok.
Inutile de faire ça.
Bu arada, kabalaşmana hiç gerek yok.
Au passage, pas la peine d'être désagréable.
Bu üzerime vazife değil, o yüzden de zırvalamama hiç gerek yok.
Ce ne sont pas mes affaires, alors je ne vais pas m'emmerder avec ça.
Endişelenmene hiç gerek yok.
Ne t'inquiète pas de ça.
Hiç gerek yok. Hadi ama, salaklaşma.
Non, arrête, t'es pas sérieux.
Hiç gerek yok.
Ce sera pas nécessaire.
Hayır, gerçekten, hiç gerek yok.
- Sincèrement, c'est pas nécessaire.
Programıma bakayım... - Hiç gerek yok.
Laissez-moi vérifier mon planning et...
Korkmana hiç gerek yok.
Vous n'avez pas d'inquiétude à avoir.
Buna hiç gerek yok.
Ce n'est pas nécessaire.
Evet, rollerimizi başkasına vermene hiç gerek yok, tamam mı?
Y a pas de raison pour que tu donnes nos parties à d'autres, OK?
İğneleyici olmaya hiç gerek yok Marty. Biliyor musunuz?
Evite les sarcasmes.
Buna hiç gerek yok abi.
Pas besoin de tout ça.
Hiç gerek yok.
Ce n'est pas nécessaire.
Anne'i bu işe karıştırmaya hiç gerek yok.
- Inutile De mêler Anne à ça.
Kız arkadaşı olarak bu konuda endişelenmene hiç gerek yok.
Vous, sa fiancée, vous n'avez rien à craindre.
Böyle patlamalara... - Lanet olsun! ... hiç gerek yok.
Évitons d'exploser de colère.
Avukat çağırmanıza ya da öyle bir saçmalığa hiç gerek yok.
Pas de procès, alors...
İnkâr etmeye hiç gerek yok.
C'est vrai.
Özür diledim ama. İğneleyici cevaplar vermenize hiç gerek yok.
J'ai dit que j'étais désolée.
Buna hiç gerek yok, efendim.
Ce ne sera pas nécessaire, monsieur.
Sorun değil, buna hiç gerek yok.
Je vous en prie. Ce n'est pas nécessaire.
Buna hiç gerek yok.
Ce n'est pas la peine.
- Buna hiç gerek yok.
J'ai pas besoin.
O kadarına hiç gerek yok.
Non, je ne veux pas.
Utanmana hiç gerek yok
- Faut pas te gêner!
Hiç gerek yok.
C'est inutile.
Hiç gerek yok buna.
Pas besoin de ça.
Dur bakalım orada! Kesinlikle buna hiç gerek yok.
Calme-toi, ne te mets pas dans cet état.
- Buna hiç gerek yok!
Ce n'est pas nécessaire.
Buna hiç gerek yok.
Ça ne sera pas nécessaire.
İsimler takmaya hiç gerek yok.
Là, là. Pas besoin de s'insulter.
Şu elektriksel boşalmaların hiç de dostça gözükmediğini söylememe gerek yok, ama...
Sans parler de ces décharges électriques qui ont l'air désagréables...
Aslında hiç test yapmanıza gerek yok çünkü ben bunun benim değil de Charlie'nin kakası olduğunu biliyorum.
En fait, ce n'est pas vraiment la peine car je sais déjà que c'est la merde de Charlie, et pas la mienne.
Hiç budalalık yapmaya gerek yok.
Ne soit pas si cruche.
Buna hiç gerek yok.
Il n'y a pas besoin de cela.
- Hiç gerek yok.
- Ce n'est pas la peine.
hiç gerek yoktu 44
gerek yok 917
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
gerek yok 917
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24