English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Iri yarı

Iri yarı Çeviri Fransızca

393 parallel translation
O halde... Church'ü izleyen, kalın gözlüklü, iri yarı bir adamınız yok, öyle mi?
Alors vous n'avez pas envoyé un grand costaud à lunettes pour surveiller Church?
Hem de iri yarı, güçlü de bir adamdı.
Un gars balèze!
Sekizinci sınıfa bile gelemeyen iri yarı sersemin tekiyle.
Un gros balourd qui n'a même pas Eté fichu de terminer l'école.
Yakında bücür ve şişko olmaktan kurtulup iri yarı, uzun ve bir öküz kadar güçlü olacaksın.
- Au lieu d'être petit et gros... tu seras grand et costaud, et fort comme un bœuf.
Ama senin de gözünde iri yarı, kıllı birşey canlanmıyor mu?
Mais ça ne te fait pas penser à une poitrine velue?
Beni ufak tefek çirkin birisiyle evlendirmek istediğini ama benim iri yarı ve yakışıklı olanı seçtiğimi anlattım.
Il veut que j'épouse un petit homme laid mais je préfère un grand et bel homme.
Onlar iri yarı, kıllı ve çirkin.
Ils sont gros, poilus et laids. - Old Memory est troisième.
Onu iri yarı sanıyordum.
Je le croyais grand, gros et gras.
Antonsson iri yarı bir adam, ama fiziksel gücü Bay Vogler'in ruhani gücü yanında bir hiçtir.
Messieurs dames, Antonsson est costaud, mais sa puissance physique n'est rien à côté du pouvoir spirituel de M. Vogler.
Nişanlısıyım dedi.. Şeyy, nasıl tarif etsem, uzun boylu, iri yarı bir adamdı...
Son fiancé, une espèce de grande asperge... je ne sais rien d'autre.
Hep böyle iri yarıydı...
Il a toujours été fort.
Ve kocaman iri yarı şu şişman adam vardı ve o da onu yemek istedi. - Ne?
Il y avait un gros, un énorme type qui voulait le dévorer.
Bana, bir locada ayakta duran ve gözlerini benden ayırmayan iri yarı, İspanyol bir adamı gösterdi.
Janine, pauvre Janine, elle me montre un homme, debout, dans une loge, il ne me quittait pas des yeux. C'était un Espagnol, très vieille France.
Burada, iri yarı, güçlü, lider bir adam gördünüz mü?
Avez-vous vu un homme grand, costaud, un meneur?
Burada bir tek iri yarı adam tanıyorum.
Un grand costaud, il y en a qu'un ici. C'est moi.
Tepeden tırnağa silahlı, iri yarı bir adama.
Un homme grand, armé...
Hayli iri yarı.
Il est surtout trop gros.
Silahsız bir halde Metronluların " Gorn dedikleri bir yaratıkla karşı karşıyayım iri yarı bir sürüngen yaratık..
Désarmé, j'affronte la créature que les Métrons ont appelée "Gorn". Grand. Reptilien.
Anne, hep iri yarıları seçiyorsun.
Maman, tu choisis toujours les plus beaux.
iri yarı bir adam mı?
Il est grand?
Sizin gibiyim ha! Ah çocuklar. Babam iri yarı bir Araptı.
Mon père était un robuste Maure... d'1,97 m.
Bu üç adama kaçışlarında yardım eden bir de kimliği bilinmeyen bir kadın var sadece genç, güçlü ve iri yarı olduğu biliyor.
Les trois hommes ont fui avec une femme qui, selon les témoins, était jeune, forte et violente.
Hayır. Uzun, iri yarı, çirkin bir kuş gibi.
Grand, costaud, laid.
Neden iri yarı, şişman ve iyi huylu olamıyoruz?
Tu te souviens de tante miriam et oncle david?
Güzel, iri yarı Norveçli kadınlar!
Belles, grandes, norvégiennes!
İri yarı hödüğün tekidir ama hiç gözünü bile kırpmadan here türlü tehlikeye balıklama dalar.
Une grosse brute, mais il peut mater le traître le plus coriace... sans même transpirer.
İri yarı ve uzun boylu muydu?
Etait-il grand et costaud?
İri yarı, oynak Madam Michelet.
Mme Michelet, ronde comme un bonbon...
İri yarı beyefendi!
Le gros monsieur!
İri yarı olduğum için.
Moose Malloy.
İri yarı bir kız var. Bayan Tucker'ın yiyecek istihkakımızı alma vakti.
Mme Tucker a dû partir faire les courses.
İri yarı bir adam gördük.
On a vu un homme, costaud.
İri yarı bir adam olmuşsun Sam.
Tu es devenu un grand garçon, Sam.
İri yarı, uzun, sigara içmez.
Il devient quoi?
Yalnızca yarım milyon tane iri adam var New York'ta.
Il n'y en a jamais qu'un demi-million à New York.
İri yarı olduğun mesela.
Vous êtes grand.
İri yarı biri, bir Amerikalı.
Il est assez grand, américain.
Onu hatırlıyorum... İri yarıydı, çok gürültü yapardı.
Il parlait fort et il était bien charpenté.
Oldukça hızlısın, sakat olm... İri yarı olmana rağmen.
Vous êtes agile, pour un estropié... pour un grand.
İri yarı, boğa gibi kuvvetli.
Il est grand et fort comme un Turc.
İri yarı bir adam.
C'est un homme grand.
İri yarı Koreli bir beyefendiyi. Ancak, oldukça güvenilir bir tipmişsin... Kontrol amacıyla bağlantı kurdukları Washington'a göre.
Un Coréen très costaud mais que vous étiez vous-même assez costaud d'après Washington, auprès de qui ils avaient vérifié.
O zaman da iri yarıydı.
Il était déjà énorme.
İri yarı olanı şarap alması için mahzene gönderdim şef ise dışarıda, kamyonda.
Oh, j'ai envoyé le grand chercher du vin à la cave et le chef est allé au camion.
İri yarı. - Fazerler bayıltma ayarına.
- Phaseurs sur paralysie.
İri yarı bir kadın.
C'est une femme forte.
- İri yarı mı?
- Elles sont grosses?
İri yarı uzun bir adamdı, bir de kadın vardı.
C'était un homme grand et costaud. Et il y avait aussi une femme.
İri yarı üç zenci.
Trois grands Noirs.
- İri yarıydı ve bir ata benziyordu.
Elle ressemblait à un cheval. C'est sûrement une gagnante.
- İri yarı, kaba saba bir adam.
Une grande brute, un lourdaud!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]