English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yarın olmaz

Yarın olmaz Çeviri Fransızca

383 parallel translation
Yarın olmaz...
Pas demain.
- Yarın olmaz...
- Demain, j'...
Hayır yarın olmaz.. Olmaz..
Non, demain je ne peux pas.
Yarın olmaz.
- Je ne peux pas.
Yarın olmaz, şimdi.
Pas demain, maintenant.
Yarın olmaz.
Impossible.
- Talimatlarla ilgili olsa gerek. - Muhtemelen. - Öyleyse yarın gece olmaz.
Probablement au sujet des dépêches... ll ne faut pas attendre demain soir.
Yarın geceye kadar beklesen daha iyi olmaz mı?
Ne feriez-vous pas mieux d'attendre jusqu'à demain soir?
Artık, yarın gazetede bir şey olmaz.
Il n'y aura rien dans le journal, demain.
Hem, baban söylediğinin yarısı kadar bile zengin olsa... kızgın bir çocuğun uydurduğu bir hikâye uğruna... iki haftalık bereketli bir avı riske etmek hiç doğru olmaz.
Même si ton père est la moitié de ce que tu dis, on perdrait pas deux semaines de pêche pour un gamin naufragé.
- Olmaz. Yarın öğlen civarı olacak - Yani bugün.
Passez ici demain midi... ou plutôt aujourd ´ hui.
- Yarın olmaz.
- Pas demain.
Ama buraya gelip yalvardığını görmenin yarısı kadar bile eğlenceli olmaz ki.
Mais vous me priveriez de la joie que j'ai à vous voir me supplier.
Yarın öldürün beni. Bırakın bu gece yaşayayım! Olmaz, boşuna çırpınma...
- N'insistez pas, Garance, je tiens à féliciter ce remarquable comédien.
Çözüm olmaz, liderleri Alex Sebastian'ı bile ele geçirsek... yarın yabancı birisi gelir ve iş aynen devam eder.
Ça ne servirait à rien. Si on arrête leur chef, Sebastian, un autre membre de Farben poursuivra le boulot.
Yarın olsa olmaz mıydı?
Pourquoi pas demain? Ordres de Dunson.
Eşyaları yarın, hatta bu gece ayırsak daha iyi olmaz mı?
Ce ne serait pas mieux de se séparer demain ou même ce soir?
Pek çok serseri, yarım milyon için varını yoğunu tehlikeye atarken külçe halindeki altının, bir yöntemle yurtdışına kaçırılmadıkça hiçbir işe yaramayacağının farkında olmaz.
500 000 livres, quel appât pour la crapule qui ignore l'inutilité d'un or impossible à exporter en Europe!
Yarın stüdyoya damlar Çok erken yada çok geç olmaz
Passez au studio demain matin. Ni trop tôt, ni trop tard.
Askerin hayatı belli olmaz. Bugün burada, yarın yolda.
Un Marine ne sait jamais ce qu'il fera.
Yarın gece evlenebilsek harika olmaz mıydı?
Ce serait merveilleux de pouvoir se marier demain soir, non?
Şimdi yatıp uyusak ve bunu yarın düşünsek olmaz mı?
On ne peut pas aller se coucher et s'en occuper demain?
Yarın bağlantı kurmadan önce bir sersemin üstüne düşmesi hiç iyi olmaz.
Faudrait pas qu'on puisse tomber dessus avant qu'on emette, demain.
Şu meseleyi yarın konuşsanız olmaz mı?
Remettez cette discussion à demain.
Gece yarısından sonra metro duraklarının şakası olmaz.
C'est risqué de prendre le métro après minuit.
Bu gece olmaz. Yarın sabah 10'da mahkeme sorgusu var.
Il passera devant le juge demain matin à 10 heures.
- Olmaz. Amcaların yarın da burada olacak.
Tous tes oncles seront là demain.
Belki de yarın hiç olmaz.
Ou il n'y aura pas de demain!
- Hayır, olmaz, yarın gece. - Lütfen.
Non, demain soir.
Yarın da olmaz.
Demain non plus.
Olmaz. Yarın tarih sınavım var.
Non, j'ai l'examen d'Histoire demain.
Hayır olmaz. Bugün ve yarın, saldırı anına kadar prova yapacağız.
Ce soir et demain, on répétera jusqu'à l'heure H.
- Hayır bu gece olmaz, belki yarın.
Peut-être demain.
Olmaz, seni asla bırakmam, kardeşimi asla yarı yolda bırakamam ama içmem gerek.
Je ne te quitterai jamais. Je n'abandonne pas mon frère.
Yarın yapsak olmaz mı? Şimdi konuşmamız gerek.
- Si on y allait demain?
Yarın gitseniz olmaz mı?
Ça peut attendre demain!
Gelebilirim, ama... Yarın sabah olmaz mı?
Oui, bien sûr que c'est mon travail, mais... entre nous, ce n'est pas si urgent que ça.
Yarın sabahtan daha geç olmaz, Üzgünüm.
Je regrette, mais demain matin au plus tard.
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince? Hayır, olmaz!
Toi, tu peux me tomber dessus... couteau tiré, prête à me couper en morceaux... mais si quelqu'un d'autre fait pareil...
O buradayken olmaz. Yarın, o gittikten sonra.
Pas devant lui... demain!
Yarın gelsek olmaz mı?
Si on revenait demain?
Ama sandığımın yarısı kadar yetenekli iseler, bir şey olmaz.
Oui, mais s'ils sont tels que je les imagine, ils s'en sortiront.
Hayır, yarın da olmaz.
Non, demain c'est impossible.
Yarın akşam mümkün değil. Çarşamba da olmaz.
Demain soir ce n'est pas possible.
Şimdi olmaz, yarın.
Pas maintenant, demain.
- Hayır, yarın olmaz.
- NON.
Kara Şövalye yarın öğlene kadar hazır olmaz.
Le chevalier noir ne sera pas réparé avant demain après-midi.
- Umarım atınız yarışta bu kadar şanslı olmaz.
- Votre cheval est aussi veinard?
Müzede açılış var yarın. Gitmezsem, olmaz.
On a une inauguration au musée demain, je ne peux pas quitter mon boulot.
- Yarın sabahtan önce olmaz.
- Pas avant demain matin.
Yarın Speakeasy'ye gelecek misin? Belli olmaz.
- Tu retournes au cabaret demain?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]