English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ M ] / Merhamet

Merhamet Çeviri Fransızca

3,430 parallel translation
Narkotikten olduğu halde soygunda sana yardım ettiyse kirli işler çeviriyor demektir, bu yüzden merhamet etmem.
Même s'il est avec la DEA, il t'a aidé à voler une banque. Il a les mains sales, donc je n'ai aucune pitié.
Merhamet et, asil şövalye.
Pitié, noble chevalier.
Merhametli ve asil şövalyeler, merhamet edin.
Preux chevaliers, épargnez cet homme.
Lütfen efendim, merhamet gösterin.
Faites preuve de compassion.
Nazik efendim, ona merhamet ederseniz karşılığında sizi rahat ettirebilirim.
Gentil seigneur, si vous l'épargnez, je pourrais vous réconforter.
Burada ölülere merhamet gösterilen bir yer yok, evlat.
Ici, pas de compassion pour les morts, mon fils.
Onlara merhamet gösterilmeyecek!
On sera sans pitié!
Bana benimle dans edecek kadar merhamet edip gecemi cennetsel gülüşünüzle ısıtır mıydınız?
Puis-je espérer que vous aurez assez pitié de moi pour danser et réchauffez ma soirée avec un sourire paradisiaque?
Bir merhamet et bana!
De grâce, ai pitié!
Ama eğer acıma merhamet gösterebilirse öyleyse bu binlerce işkence daha anlamına gelirdi
Mais si elle peut me plaindre de ma souffrance Alors cela est pire que mille tourments
Bu tatlı bir merhamet, ve sen bunu görmüyorsun bu işkence, merhamet değil
C'est douce grâce, et tu ne le voit pas! C'est une torture et non une grâce
Kendi yetkisi olma hissi. Diğer insanlara karşı çarpıcı derecede empati ve merhamet eksikliği. Otizm sınırlarında...
Angoissé, j'ai une haute idée de moi-même, je manque d'empathie ou de compassion envers les autres.
Böylelikle arzu ederseniz, hayatta kalmaktan başka hiçbir menfaat içermeyen keşfedilmemiş ve tehlikeli sulara yapılacak... bir macera, bir merhamet görevi.
Une quête, une mission de sauvetage, si vous voulez, dans des eaux inexplorées et mortelles, avec que notre survie à disposition.
Merhamet etmeyeceğiz.
Nous serons impitoyables.
Merhamet için yalvarabilirsin.
Tu peux demander grâce. Eve : [Cris étouffés]
Merhamet dolu Meryem Ana, beni koru ve ölme vaktim geldiğinde bana yol göster.
Sainte Marie, pleine de grâce protège-moi et guide-moi à la mort.
Beni öldürebilirdi ama onun yerine merhamet gösterdi.
Il aurait pu me tuer mais il m'a épargnée.
Lütfen, merhamet et. Yemin ederim kendimi affettireceğim.
S'il te plaît, aie pitié de moi, et je vais me racheter.
Merhamet göster.
Ayez pitié de moi.
Sen bana merhamet etmezsen, yalvaracağım.
Si je ne peux pas acheter ta pitié, je vais te supplier.
Tanrı merhametlidir ve O merhamet için yapılanları affeder.
Dieu est miséricordieux et pardonne les actes miséricordieux.
Merhamet et!
Ayez pitié! Pitié!
Ey yüce İsa, bu fakir çocuklarına merhamet et.
Seigneur Jésus, aie pitié de nous, tes enfants les plus pauvres.
Yüce Tanrı ve İsa Mesih... bu 3 çocuğumuza merhamet et.
Mon Dieu et Jésus-Christ, ayez pitié de nous.
Tanrım bana merhamet et.
Dieu, aie pitié de moi
Tanrı bana merhamet etsin.
Sainte mère, aies pitié de moi.
Senin merhamet anlayışın bu mu?
Tu trouves ça moins cruel?
Hep emin oldum, fakat şu anda... ölüm anı gelirken, kendimi kurtarmağa çalışmayacağım, fakat ruhumu tevazuyla Tanrı'ya sunup, merhamet dileyeceğim.
Je n'ai jamais été aussi sûr, mais là... Quand le moment arrivera, je ne me défilerai pas, mais offrirai humblement mon âme à Dieu et prierai pour son pardon.
Bunun merhamet olduğunu söyledi.
Et il dit : qui était miséricorde.
Bu hediyemi reddederseniz, size merhamet göstermeyeceğim.
Rejetez cette offre et je ne serai d'aucune clémence.
Astapor'da merhamet göstermediğiniz doğrudur.
Il est vrai que vous avez commis des sauvageries à Astapor.
Bu hediyemi reddederseniz size merhamet göstermeyeceğim.
Refusez-moi ce cadeau, et je ne ferai preuve d'aucune pitié.
Merhamet, lütfen!
Pitié, s'il vous plait!
Yalvarırım merhamet.
Je vous en prie, pitié!
Merhamet!
Pitié!
Merhamet bu işte.
C'est de la pitié.
Aslında kilisenin böyle olaylara karşı takındığı resmi tavır yargılamak değil, merhamet etmektir.
Dans une telle situation, la position officielle de l'église n'est pas de juger, mais d'avoir pitié.
Annem ve ben yeterince merhamet gördük, sağ olun.
Ma mère et moi avons eu assez de pitié, merci bien.
Tanrı merhamet.
Dieu merci...
Merhamet göstermenin sırası değil.
Maintenant n'est pas le moment de montrer de la miséricorde.
Medici'ye ihanet edenlere merhamet göstermeyeceğim.
Je serai sans merci envers ceux qui trahiraient le nom des Medicis.
Eğer en küçük derecede de olsa samimi bir şekilde merhamet gösterirsen iyi bir şekilde karşılanacağından kuşkum yok.
Si vous pouvez offrir, même le plus petit, le plus tendre des remords, je n'ai aucun doute qu'il sera très bien accepté.
Bunu merhamet olarak gör.
Sois reconnaissant.
Bu merhamet değil.
Ce n'est pas de la compassion.
Tanrım, inananlara merhamet et.
Oh, Dieu, ai pitié des croyant.
Papa Hazretleri, sevgi dolu Tanrı merhamet gösterir.
Saint Père, sûrement... un dieu aimant montre de la pitié.
Daha da kötü bitebilirdi, ama prensiplerinde şu merhamet kuralı varmış.
Ça aurait pu être pire mais ils ont une règle de clémence.
Merhamet.
La miséricorde.
Ona merhamet etme, duydun mu?
Maintiens la pression.
- Meryem ana bana merhamet et.
Mon Dieu aidez-moi.
Merhamet sör!
Pitié, messire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]