English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Nasıl olduğunu biliyorsun

Nasıl olduğunu biliyorsun Çeviri Fransızca

519 parallel translation
Nasıl olduğunu biliyorsun. Her zaman ezileceğini falan düşünüyor.
Elle a toujours peur que tu te fasses écraser.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Tu la connais.
Ardından Shep senin lider olmanı istedi, nasıl olduğunu biliyorsun.
Quand Shep t'as demandé d'être son second, tu savais ce qu'il en était.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Vous savez ou sont les barrages.
- Nasıl olduğunu biliyorsun.
- Tu sais comment c'était.
Nasıl olduğunu biliyorsun, baba.
- Tu sais bien...
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Tu sais comment c'est, n'est-ce pas?
Böceklerle aramın nasıl olduğunu biliyorsun. Banyoda bir böcek varken, nasıl uyuyabilirim?
Je ne peux pas dormir avec une araignée qui se balade dans mon appart.
Yapamazsın, onun nasıl olduğunu biliyorsun.
Fais pas ça. Tu le connais.
nasıl olduğunu biliyorsun.
Tu sais comment ça se passe.
Ona seçmelerden sonra söyleyeceğim. Üzüldüğünde nasıl olduğunu biliyorsun.
Tu sais comment il est quand il est contrarié.
Çocukların nasıl olduğunu biliyorsun.
Tu sais comment sont les enfants.
Yap-bozların nasıl olduğunu biliyorsun.
Vous connaissez son secret.
Annenin nasıl olduğunu biliyorsun, Jack.
Tu sais comment est ta mère, Jack.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Vous savez comment il est.
Sen oradaydın. Nasıl olduğunu biliyorsun.
Tu y étais, tu sais ce que c'est
Ben karışmak istemiyorum ama nasıl bir kadın olduğunu biliyorsun.
"Cela me serait égal, mais ce genre de femme..."
Seni getirmeyecektim ama Denham'ın nasıl ısrarcı olduğunu biliyorsun.
M. Denham a tant insisté pour que tu viennes.
Ama kapı dışarıdan sürgüyle açılıyor ayrıca piskoposun, gece yarısı bile olsa herkesi nasıl da içeri buyur etme huyu olduğunu sen de biliyorsun.
Mais la porte s'ouvre avec un loquet de l'extérieur... et vous savez l'habitude terrible que l'évêque a...
Stanley'in nasıl düşüncesiz olduğunu biliyorsun.
Tu connais son impulsivité.
Nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Vous vous rappelez comme il était.
- Bu hâlde katil olduğunu nasıl biliyorsun?
Et comment sais-tu que c'est un tueur?
Nasıl biri olduğunu sen biliyorsun.
Tu peux le reconnaître.
Onun olduğunu nasıl biliyorsun?
Comment tu sais que c'était lui?
Susie, nasıl senin intihar etmeye kalkışman hakkında yalan söylediğini biliyorsam, sen de benim hakkımda söylediklerinin yalan olduğunu biliyorsun.
Susie, je sais qu'il ment au sujet de ta tentative de suicide, et tu sais bien qu'il ment à mon sujet.
Nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Vous savez comment il est.
Radyasyon olduğunu nasıl biliyorsun?
Mais, comment savez-vous que ce sont des radiations?
Nasıl bir kız olduğunu biliyorsun.
- Tu sais comme elle est sage.
Erkek kıyafetleri satılan bir mağazada çalışıyorsun,... bu yüzden çorapların nasıl sayılacağını,... az mı, çok mu ya da ucuz mu pahalı mı olduğunu biliyorsun.
Tu es vendeuse au rayon homme. Tu sais compter les paires de chaussettes. Tu sais s'il y en a beaucoup ou peu, et leur prix.
Çünkü bundan sonra emir komuta bana verilecek ve Kaptan Kirk'ün düşmanlarının nasıl yok olduğunu biliyorsun.
Sinon, cet ordre me reviendra et vous savez bien comment les ennemis de Kirk disparaissent.
Rahmetli kardeşimin beş para etmez bir adam olduğunu biliyorsun,... Ben sadece bir adam burada nasıl yaşayabilir ve burayı nasıl sevebilir, onu anlamıyorum.
Je sais que mon frère était un vaurien, mais je ne comprends pas comment un homme peut aimer vivre ici.
Albay Skimmel'ın nasıl birisi olduğunu, biliyorsun.
Vous connaissez le colonel Skimmel.
Nasıl insanlar olduğunu biliyorsun.
Vous savez comment ils sont.
6 : 25 olduğunu nasıl biliyorsun?
Comment le savez-vous?
Ama onun nasıl bir kumaş baskıcısı olduğunu ve Buccholtz'a nasıl yardım ettiğini biliyorsun.
Mais, c'est un enjoliveur. Et comment il a aidé Buchholtz?
Şimdi özgürlüğün nasıl bir şey olduğunu biliyorsun Fiddler.
Tu sais ce que c'est qu'être libre, maintenant.
Bütün gecenin parasını verdi, ve nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Il a payé pour toute la nuit, et tu le connais.
Nasıl bir hayatım olduğunu biliyorsun.
Tu connais l'histoire de ma vie.
Nasıl olduğunu biliyorsun.
Tu savais ce qu'il en était, de ce côté-là.
Afedersin ama hikâyeyi bilmiyorsan, ana karakterin bir kadın olduğunu nasıl biliyorsun?
Comment peux-tu savoir que c'est une femme, sans avoir de trame?
Hayır ama nasıl biri olduğunu biliyorsun.
Tu le connais!
Son gidişimde nasıl harap olduğunu biliyorsun. Frasier.
Rappelle-toi l'effet dévastateur qu'a causé mon dernier départ.
Şu anda nasıl bir duruma düşmüş olduğunu biliyorsun.
Tu vois l'embarras où tu nous mets?
Şimdi biz onları geri getirmeliyiz, ve sen nasıl olduğunu biliyorsun, lütfen!
Nous devons les ramener. S'il te plaît!
Bir şeyin komik olduğunu nasıl biliyorsun?
Comment évaluer le facteur d'hilarité?
Bir şeyin komik olduğunu nasıl biliyorsun?
Journal de bord du capitaine, annexe.
Şimdi çanta-adamın nasıl birşey olduğunu biliyorsun.
T'es pris la tête dans le sac!
- Elimde ne olduğunu nasıl biliyorsun?
- Comment sais-tu ce que j'ai?
- Ne olduğunu nasıl biliyorsun?
- Tu sais ce que je vais dire?
Bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorsun değil mi?
Tu sais quel effet ça fait, hein?
- Nerede olduğunu nasıl biliyorsun?
- Comment sais-tu où est Ia chambre?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]