Ne dedim ki Çeviri Fransızca
866 parallel translation
Ne dedim ki ben?
Comment que j'ai dit! Lintesgois.
Ben ne dedim ki?
Qu'ai-je donc dit?
Ama ben ne dedim ki?
Qu'est-ce que j'ai dit? Qu'est-ce que j'ai dit?
Ne dedim ki?
Pourquoi?
Ne dedim ki?
Qu'est-ce que j'ai dit?
Ne dedim ki?
Qu'y a-t-il? Qu'ai-je dit?
Seni aramaması benim suçum değil. Ne dedim ki? Sadece, o adamdan haber alana kadar heveslenme, diyorum.
Je t'avais dit de pas trop compter sur ce type.
- Beni rahat bırak. - Ben ne dedim ki?
Mais veux-tu me laisser tranquille?
Ne dedim ki? Hangi kelime?
Quoi donc?
Afedersin. Ne dedim ki?
Oh, je suis désolée.
- Ne dedim ki? Sorun ne?
- Ah, voilà qui me rassure.
.. sonra dedi ki, "Ne tarafından?" ve ben de dedim ki "Hepsi benim!"
Quelle rigolade, non?
Ona dedim ki, " Hayatımın ışığı ben de bu dünyada sensiz yaşayamam.
Alors je lui ai dit, "Lumière de ma vie" Moi non plus je ne peux vivre sans toi sur la terre!
Dedim ki, "Flo, kim o kadar süt içer?" Ne dedi, biliyor musun?
"A quoi bon tant de lait?" Il a ri et il m'a dit " C'est une bonne idée.
- Ne dedin? Dedim ki, geçen hafta büyükbabama gelen mektup nerede?
Où est la lettre pour Grand-père?
Dedim ki, hala genç Hunter'in işe nasıl karıştığını anlayamıyorum.
- Bien sûr. Je ne comprends pas comment il s'est retrouvé impliqué.
Ne yapabilirdim ki? "Evet Bay Matuschek, ben bir aptalım" dedim.
Que faire? J'ai dit : "Oui, M. Matuschek, je suis idiot."
Holmes dedim ki, sence de...
Vous ne pensez pas...
Dedim ki "Ne oldu? Sen iyi misin?"
J'ai dit : "Que s'est-il passé?"
Francesco istemiyor ama ona dedim ki ; Don Pietro'nun bizi evlendirmesi, faşist işbirlikçilerin önünde evlenmekten çok daha iyi olur.
Francesco ne voulait pas, mais mieux vaut Don Pietro, qui est des nôtres, plutôt qu'un fasciste à la mairie.
Ne dedim ki?
Qu'ai-je dit?
Sen neredeydin bilmiyordum dedim ki, "Belki Bay Lewton'a sormalıyım."
Je ne savais pas où vous étiez... j'ai dit, "je vais voir M. Lewton."
- Hay Allahım, ne dedim ki?
- Qu'est-ce que j'ai dit encore?
Ben de kendime dedim ki, "Neden eski dostum, Louis Mazzini'yle bir zamanlar ateşin başında kestane kızartıp neşeli günler geçirdiğimiz adamla konuşmuyorum."
Alors, je me suis dit : Pourquoi ne pas en parler à mon vieux copain Louis avec qui j'ai passé tant de si belles années de mon enfance?
Dedim ki, "Dinleyin Bay Gadolphin hiçbir şartla fazla mesai yapmam. Nedeni ister muhasebe ister siz olun." O ne dedi?
Je lui ai dit que je ne ferais pas d'heures sup, ni pour les comptes, ni pour lui.
Dur dedim! Nereye gideceğimi söylemedim ki!
Je ne vous ai pas dit où!
Ona dedim ki, McBride dört tane içki yuvarladığın zaman tam bir baş belası oluyorsun.
- Ils ne se parlent plus. Alors je lui dis "Dès que tu as bu quatre godets tu deviens un enquiquineur."
Böylece ona dedim ki, "Teşekkür ederim ama zamanla uyuşabileceğimizi düşünmek ile aptallık etmişim."
alors, je lui ai dit : " Merci. Mais nous ne pourrions jamais vivre ensemble.
- Kendi kendime dedim ki Alman Büyükelçiliği'nde ataşe olsam.. ... hangi şifreyi kullanırdım? - Ne cüretle?
- Me suis-je dit si j'étais attaché à l'ambassade allemande quelle combinaison utiliserais-je?
... Dedim ki : " Onun ne yapmasını istiyorsun?
J'ai dit : " Que voulez-vous qu'il fasse?
- Dedim ki... - Ne dediğini biliyorum... Ama seni duymadım.
- Je sais ce que tu as dit... mais je n'ai pas entendu.
Çok nefessiz kalmışsınız demek ki. Sadece Amerikalıları tanımam dedim.
Tout ce que j'ai dit, c'est que je ne connaissais pas les Américains.
Ben de dedim ki, "Dinle Chris William Hickey'in köşesini gazeteden çıkartmaya ne dersin?"
J'ai répondu : "Ces chroniqueurs mondains, quelle engeance!"
Kendi kendime dedim ki "Artık güzel kadınlar seyahat etmiyor mu?"
J'ai pensé que les belles femmes ne voyageaient plus.
Dedim ki " Bana bunu yapamaz.
J'ai pensé : " ll ne peut pas me faire ça.
Dediğim gibi, ona dedim ki : "Ne olduğunu bilmediğim malları... ... taşıyacağımı sanıyorsan, sana bir sürprizim var."
J'ai dit "Si vous croyez que je transporte des trucs... dont je sais rien, vous vous faites des idees."
Ne diye bizim oraya geldin ki! Bırak dedim.
Fichues vacances!
Ben de dedim ki olabilir. Onu kaldırıyorum. Consuelo diyor ki "O kadınla ne yapıyorsun?"
J'ai voulu la forcer, mais Consuelo est intervenue.
Hardgreaves'e dedim ki : "İşi bana verin, 150 beygirlik bir tekne alayım" "Ayrıca hiçbir zenciye güven olmaz."
J'ai dit à Hargreaves que j'achèterai un bateau plus puissant et qu'il ne fallait pas faire confiance à un Noir.
- Dedim ki kendini benim için üzmene gerek yok... Hayır.
- Ne vous reprochez rien...
Hayır, dedim ki...
Non, je disais... Ne t'en fais pas.
Ve sonra dedim ki, böyle fikirleri bana, ne, neden veriyor?
Puis je me suis dit : Mais qu'est-ce qui te donne des idées pareilles?
Ayrıca dedim ki, siyahları çalıştıramayız aksi takdirde beyazlar işi bırakır.
On ne peut embaucher des Noirs. Les Blancs s'en iraient.
Gerçi topun size ne kadar sert çarptığını duyduğumda... Dedim ki, nasıl olur da...
M. Casey, vous êtes en parfaite santé.
- Sen ne yaptın? - Hiçbirşey. Bitirince dedim ki :
Je n'ai pas bronché puis je lui ai dit :
- Ne zararım var ki? Git dedim, laf dinle.
Je t'ai dit de t'en aller!
- Ne dedin? - Dedim ki, karıncayı bile inciltemezmiş.
Vous dites?
Onlara hayatımı sundum... ve dedim ki "Sezar olmam Roma için eğer iyi olmayacaksa... o zaman öleyim."
Je leur ai offert ma vie et leur ai dit que si je ne faisais pas le bien de Rome, alors qu'ils me tuent.
Ben de "Büyütülecek ne var ki?" dedim.
Je lui ai dit : "Sois pas petit!"
Dedim ki, eğer balık yakalayamazsan turnuvaya katılamazsın
Si vous ne pouvez pas pêcher, vous ne pourrez pas faire le concours.
Dedim ki, "Asla böyle bir şey yapmaz. Bekleyip görün, kesinlikle geri gelecektir."
J'ai dit : "Il ne ferait jamais ça." Attendez un peu, et il va revenir.
ne dedim 55
ne dedim ben sana 21
ne dedim sana 22
ne dedim ben 44
dedim ki 533
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176
kısa 87
ne dedim ben sana 21
ne dedim sana 22
ne dedim ben 44
dedim ki 533
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176
kısa 87