Onları görüyorum Çeviri Fransızca
291 parallel translation
Onları görüyorum, Mary!
je les vois, Marie!
Onları görüyorum, Bayan Jessie. Geliyorlar.
Les voilà, Mlle Jessie!
Genellikle bana baktıkları halde görmüyorlar, ama ben onları görüyorum.
Souvent, il a les yeux sur moi et il ne me voit pas. Mais moi, je le vois.
Onları görüyorum ama sizi göremiyorum.
Je peux les voir eux, mais pas vous.
Onları görüyorum.
Je les vois.
Nereye gitsem onları görüyorum.
Où que je sois
Evet, onları görüyorum. Teşekkürler.
Oui, oui, je les vois, ils partent.. merci!
- Onları görüyorum!
- Je les vois!
- Evet, onları görüyorum Watson.
- Holmes... - Je les vois.
Onları görüyorum!
Je les vois!
Onları görüyorum, tamam mı?
Je les vois, ça va!
Sanırım bazen onları görüyorum bile.
Quelquefois même, je crois le voir.
- Onları görüyorum.
- Ne vous inquiétez pas.
Onları ilk kez böyle görüyorum.
C'est la première fois.
Onları kendi istediğim gibi görüyorum, oldukları gibi değil.
Je ne vois pas les hommes comme ils sont réellement.
Onları ancak filmlerde görüyorum.
Je ne les vois qu'au cinéma.
Onlar için çalışıyorum, kahvaltının ulusal bir enstitü olduğu binayı ilk defa görüyorum.
Je travaille pour eux mais je n'avais jamais vu l'usine qui a fait des flocons d'avoine le petit-déjeuner national.
Onları nasıl tanıdığını görüyorum.
Je vois comment vous les reconnaissez.
Işıkları kapat. Onları karanlıkta daha iyi görüyorum.
Eteins, je les vois mieux dans le noir.
Onları yıllardır her gün görüyorum.
Je les vois tous les jours, année après année.
Bir kaç kişi görüyorum ancak onlar da kımıldamıyor.
Je vois des gens, mais ils sont immobiles.
Onların mumyalandığını görüyorum rüyamda.
Je rêve d'eux. Ils sont déjà embaumés.
Onlar gibi şeyler görüyorum.
Je vois les choses telles qu'elles sont.
Onları genellikle mezarlıkta veya katafalkta görüyorum.
Sur les tombes, elles sont allumées plus souvent.
Şahsen ben onları talihsiz yabaniler olarak görüyorum.
Pour moi, ce sont de misérables brutes.
Ben onları talihsiz yabaniler olarak görüyorum.
- Comme ces nègres.
- Onları görüyorum Frank.
- Je les vois, Frank.
Resmi ziyaretler esnasında daha çok hayranlık görüyorum, ama onlar sadece birilerini cezbetmek için güzel olmamı istiyorlar.
On veut te marier à sa fille.
Gündüz vakti sokaklarda onların yüzünü görüyorum... geceleri de karım Esther'in yüzünü.
Le jour, il m ´ arrive d ´ en croiser, et la nuit, je revois le visage d ´ Esther, ma femme.
Ama ben onları izlerken eski trajedinin yeniden başladığını görüyorum.
Mais moi, quand je les regarde, je vois la même tragédie recommencer.
Onları görüyorum.
Vraiment?
İşte orada... görüyorum onları!
Je les vois!
Onları hep sokaklarda bunalım içinde görüyorum.
Je les vois tout le temps déprimés.
Onları farklı görüyorum yalnızca.
Je vois les choses différemment.
Bir şeyler bilmenin ne demek olduğunu biliyorum. ve onların nasıl bilgi edindiklerini görüyorum, ve onların bildiğine inanmıyorum, işi gereği gibi yapmıyorlar, kontrolleri gerektiğince yapmıyorlar, yeterince titiz davranmıyorlar.
Je sais ce que ça veut dire de savoir quelque chose, et en conséquence je vois comment ils obtiennent leur informations et je ne peux pas croire qu'ils savent, ils n'ont pas fait le travail nécessaire,
Her seferinde tek boynuzları görüyorum, onlar benim tek boynuzlarım. Tıpkı bu sabah ormanlıklarda olduğu gibi, böylece kendimi çok genç hissediyorum.
A chaque fois que je vois les licornes, mes licornes je me sens comme ce matin là dans les bois j'ai l'impression d'être jeune de nouveau.
Onları buradan görüyorum!
Ils sont en bas.
Onları sabahları iki dakika, akşamları iki dakika... hafta sonunda da belki üçsaat görüyorum.
Toute l'année, on se contente de se croiser dans les couloirs.
Onları, bizim birkaç yüzyıl önceki halimiz gibi görüyorum.
Wesley Crusher est demandé sur la passerelle.
Onları sürekli karşı taraftan gelirken görüyorum.
J'arrête pas de les voir se planquer.
Biliyor musun, John, bazı adamlar görüyorum,... onlar birbirine sarılıyorlar.
Tu sais, John, aujourd'hui, les hommes se serrent dans les bras.
Oh, şimdilerde görüyorum, yasalara tamamen saygılı beyler, ellerine silah verdiğinizde onlar neredeyse manyağa dönüşüyorlar.
J'ai vu des hommes honnêtes, d'humeur égale... On met un fusil entre leurs mains et ils deviennent fous.
Apartmanımda, bir çok insan köpeklerini gezdirir ve devamlı onları ellerinde küçük kaka çantaları ile görüyorum ki bana göre bu insan hayatının en düşük seviyesi.
Plein de gens promènent leur chien, et je les observe avec leur sac à crottes. Il n'y a rien de plus bas en ce monde.
Tarihin, onları nasıl ödüllendirdiğini şimdi görüyorum.
Je vois de quelle manière l'histoire les a récompensés.
- Onları görüyor musun peki? - Evet görüyorum..
- Vous voyez les sardines?
Onları yüzyıl da bir görüyorum.
Je les vois une fois par siècle.
Caddede onları tam gaz giderken görüyorum.
Il faut les voir dans la rue. Elles foncent.
Onların gözlerindeki hüznü görüyorum.
Je lis la tristesse dans leurs yeux.
Onları zaten görüyorum.
Je les vois maintenant.
Onları civarda görüyorum.
J'en croise parfois.
- Onları ara sıra görüyorum.
- Je vais parfois les voir.
görüyorum 679
görüyorum ki 81
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
görüyorum ki 81
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlara dokunma 16
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlara dokunma 16