English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Onlar da ne

Onlar da ne Çeviri Fransızca

2,450 parallel translation
Onlar da ne?
- C'est quoi, ça?
Onlar da ne?
C'est quoi ces trucs?
Sizin bazı davalarınızdaki gibi şiddet içermiyor olabilirler, ama onları kısa sürede durdurmazsak, bunu da yapacaklar.
Ils ne sont peut-être pas aussi violents que vos affaires usuelles, mais si on ne les arrête pas, ils le deviendront.
Dediğim, onlar herşeyden ne kadar uzak olsalar da yine de orası yaşanacak bir yer gibi gelmedi bana.
Ils sont à des kilomètres de tout. Je n'aimerais pas vivre là-bas.
Onlar da benim yetersiz olduğumu düşünüyor çünkü ne doğruladım ne de olmadığını söyledim.
Et ils me traitent d'incompétente, parce que je ne veux pas me prononcer.
Eğer ne olduklarını anlarsam, onları nasıl çıkaracağımı da anlayabilirim.
Si je comprends ce que c'est, je saurai comment les enlever.
Ne? Onları da öylece öldürdün mü? Yoksa önce tecavüz mü ettin?
Tu les as simplement tuées ou tu les as violées d'abord?
Onlar da birazdan gelecek zaten.
Ils ne vont pas tarder.
Onlar da hedefin peşindeler, ne bildiğini öğrenmek istiyorlar.
Ou parce qu'ils étaient aussi après sa cible et voulaient ses infos.
Oturup onları dinliyorum, onlarla konuşuyorum ve hastalarımın her birinin ne kadar hasta ya da mahvolmuş durumda olsalar da hepsinin gerçek bir tutkusu var.
Je suis assis et je les écoute parler, et chacun d'entre eux, quel que soit leur état, ils ont tous une vraie passion.
Görünen o ki savunmasız kadınlardan sadece çalmakla kalmıyor, onları öldürüyor da.
Alors, il ne fait pas que voler des femmes sans défense. Il les tue aussi.
Biz onlarla, dışarıda uğraşacağız böylece, onlar da, seninle ya da klinikle uğraşmayacaklar.
L'important, c'est de s'occuper d'eux de l'extérieur... pour qu'ils ne s'en prennent pas à vous ou à la clinique.
Ben insanları sevmem. Onlar da beni sevmez.
Je n'aimais pas ces gens-là et ils ne m'aimaient pas non plus.
Eğer konuşmamı istemediğin başka bir şey varsa onları da bana bildir ki ne hakkında konuşacağımı bileyim.
S'il y a d'autres choses dont je dois pas parler, fais-moi un signe, préviens-moi, pour que...
Onlar da bizi seçemiyorlar.
Elle ne nous choisit pas non plus.
- David onlar, kızın sağlık raporunda da yazdığı gibi, 3 yıl önce geçirdiği diz ameliyatı sırasında dizine yerleştirilen vidalar ki ayrıca bunu yapan doktorun adı da Jekyll falan değilmiş.
Ce sont des vis de chirurgie, implantées à 90 degrés pendant une opération du genoux datant d'il y a trois ans et notifié dans son dossier médical par un médecin dont le nom ne ressemble pas du tout à Jekyll.
bu ritüellere dair açıklama ne olursa olsun, onlar sadece Peru'da veya Afrika Kongo'da mevcut değil.
Peu importe l'explication de ses rituels, ils ne sont pas seulement présents au Pérou et au Congo.
Açıkçası onlara ne olduğunu bilmiyoruz ve bunu onlar da söyleyemez.
On ignore ce qu'ils ont subi et eux aussi.
Annem ile babamı da arıyorum ama onlar da açmıyor.
J'ai essayé d'appeler ma mère et mon père mais ils ne décrochent pas.
İniş yaptıktan hemen sonra bir tür helikopter grubu bize doğru gelmeye başladı ve baban da onların yardım için gelmediklerini ve seni bulmam gerektiğini söyledi.
Juste après l'atterrissage, il y eu ces genres de... d'avions qui sont apparus, et il... Il a dit qu'ils ne venaient pas en aide et que je devais te trouver.
- Hayır, sen anlamıyorsun. Kaliforniya Eyalet Kanununa göre, silahlı bir refakatçi olmadan, bu ben oluyorum kimse izinli suçlularla aynı tuvaleti kullanamaz ki suçlular da onlar oluyor.
La loi dit que personne ne peut occuper des toilettes avec des détenus, donc eux, sauf une escorte armée, donc moi.
Teknik olarak, bulutları kontrol ediyor, ki onlar da bulut değil zaten.
Bien... techniquement, il contrôle les nuages, qui, techniquement, ne sont pas du tout des nuages.
Onlar saldırır ya da ben geri dönmezsem. Ne yapacağını biliyorsun.
S'ils attaquent ou si je ne reviens pas, tu sais quoi faire.
Ya da olmadığın birşeymişsin gibi davranarak birisini etkilemeye çalışman gibi, ama gerçekte,... o kişiyi sevmiyorsundur ve asla da sevmemişsindir,... ve belki de onlar garip kıvırcık saçlı, yargılayıcı insanlardır.
Ou peut-être pour impressionner quelqu'un en prétendant être ce que l'on est pas. Mais tu ne l'as jamais aimée. Et ce ne serait qu'une moralisatrice avec une coiffure bizarre et terne.
Onların benim hakkımda ya da yapıklarım hakkında söylediklerine inanma.
Ne crois rien de ce qu'ils te disent sur moi.
Ne yani, sen, ben, aptal yakışıklılar ordun Fae'yi alt edeceğiz onlar da bizden ve erkek mankenlerimizden kaçacak?
On va détruire les Fae pendant qu'ils fuient devant nos mannequins? Chérie.
Bu da bize iki seçenek bırakıyor ya onu, onlar yapmadan önce biz tanımlarız ya da zaten bir adım gerilerindeyiz demektir.
Ceci nous laisse deux options : Soit nous l'avons identifié avant qu'ils ne le fassent, soit nous avons déjà un temps de retard.
Onlar da kullanmazsa güzel, sakin bir görevimiz olur.
S'ils n'en utilisent pas, on a une mission où personne ne meure.
Evet, ara sıra aynı anda evden çıktığımızda elektronik kapı açılırken karşılaşırdık. İsimlerini hiç bildiğimi sanmıyorum. Onlar da benimkini bilmiyor zaten.
Parfois on sortait de chez nous au même moment, nos portails automatiques s'ouvraient, je ne connaissais même pas leur nom, et eux le mien.
Onlar da sosyal yardım dolandırıcılığı, mültecilik ve ne kara delik varsa ofisten dışarı çıkmasın diye kullanıyorlar.
C'est partie à l'assistance sociale, au contrôle des frontières ou à quelque autre programme bidon des bureaucrates.
Hardison ve Eliot için sakin kalmamız gerekiyor. Ne bulduğunu göster sonra da onları nasıl kurtaracağımıza bakarız.
Il faut qu'on reste calme, montre-moi ce que t'as, qu'on puisse les tirer de là.
Ve bilmiyorum, sanki onları önceden tanıyor gibi hissettim. ya da sanki onların bulunduğu yerdeydim gibi geldi bana.
Je ne sais pas pourquoi, mais j'ai l'impression de les connaître ou d'avoir déjà vécu ce qu'ils vivent.
Neden annem onu affedip eve dönmüyor ki? Ailem çok mutlu görünüyor olabilir ama onların da kendilerince sorunları var. Neden bahsediyorsun?
Pourquoi maman ne le laisse pas rentrer à la maison? - mais ils ont leurs problèmes.
Belki biraz pratik ve biraz da şansla bir sonraki sefere onları yakalarız. Kötü adamlar kaçıyor, kızımın güvenini kaybediyorum... Daha ne olabilir ki?
Avec de l'entraînement on les aura la prochaine fois. et j'ai pas tout perdu?
Onları da aynı şekilde tehlikeye atmasına izin veremeyiz.
Il ne doit pas les compromettre.
Tanıklar, onları beraber ayrılırken gördüklerini söyledi. Garson da buraya geldiklerini görmüş. Kızı havuzda bulana kadar da tekrar görmemiş.
Des témoins les ont vu partir ensemble, le serveur les a vu venir ici, et il ne l'a plus revue que dans la piscine.
Ailenle ilgili hikâye nedir bilmiyorum, Bo fakat belki onlar da seni görmek istiyordur.
Je ne connais pas l'histoire de vos parents, Bo. Mais peut-être veulent-ils vous voir.
Bo Vex'i öldürürse, onlar da Bo'yu öldürür.
Si Bo tue Vex, les Ombres tueront Bo, et je ne suis pas prêt pour ça
Peki Molly ve öteki kızlara ne diyeceksin? Onlar da hayatlarında başarıya ulaşamayacak.
Et Molly et toutes les autres filles?
Onlar da park cezalarını ödemiyorlar.
Ils ne paient pas leurs amendes non plus.
Sen parayı teslim ettin, onlar da eline birkaç gün içerisinde Yuutarou'yu serbest bırakacaklarına dair bir mektup tutuşturdular demek.
Voici ton salaire de garde du corps. Tout travail mérite salaire. Je n'aurai pas la médiocrité de ne pas te payer.
İş yükü onları mahvediyor ama başka bir şeyden anladıkları da yok.
La charge de travail les étouffe, mais ils ne connaissent rien d'autre!
Ayrıca onların zekasını ve kurnazlığını da hafife almayın.
Ne sous-estimez pas non plus leur ruse et leur intelligence.
Yani, onu bir güzel benzeteceklerdi ve de kimse onların yaptığını anlamayacaktı. Ya da fazla canını yakmadan onu sakatlayıp maça çıkmasını engelleyeceklerdi.
Ils cachaient le fait de battre un coéquipier, ou ne voulaient pas l'empêcher de jouer.
Çocuklarımızın Noel arifesinde, onlar kalpleri umut akılları öksürük şurubunun yarattığı saçma sapan kâbuslarla dolu dolu uykularına dalarken aşağıda Noel Baba'nın onların çoraplarını eğlenceli şeylerle kendi karnını da onun için bıraktıkları bir dolu süt ve kurutulmuş beyaz balıkla doldurduğunu bilmelerini istemez misin?
Tu ne veux pas que nos enfants s'endorment le coeur rempli d'espoir et de cauchemars à propos de sirop, sachant qu'en bas, l'homme en rouge dépose des cadeaux au pied du sapin, et se régale d'un verre de lait et d'un morceau de morue?
Dağlarda azınlık olan Sarkesyalılar yaşıyor ve başlarında Vladimir Bayanov var. Turgisya bağımsız olduğundan beri onlar da bağımsızlıkları için mücadele ediyorlar.
Dans les montagnes du sud-est vit la minorité sarkésienne qui se bat, avec Vladimir Bayanov en tête, pour son indépendance depuis que la Turgisie ne fait plus partie de la Russie.
- Onlar da ne?
C'est quoi?
Onları dışarıda yakalayacaksak, dışarıda olmamız gerekmez mi?
Si on doit les arrêter dehors, on ne devrait pas être dehors?
A.R.'da durduk onların nerede olduklarını bilmiyorum.
On s'est arrêté dans une cafétéria et je ne sais même pas où on est.
Onlar da bizim gibi kusursuz bir çift, ama hiçbir veritabanında yoklar.
Comme nous, ils font la paire, mais je ne les trouve dans aucune base.
Bu adamlar karınıza saldıranlar. Onlar da aynı tamirhaneyle ilişkililer. Ne?
Je crois que ces hommes ont attaqué votre femme et ils sont liés à la même carrosserie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]