English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sakıncası yok

Sakıncası yok Çeviri Fransızca

1,011 parallel translation
Konuşmamızın sakıncası yok, değil mi?
Ça vous fait rien qu'on parle?
Halam korumam olmasını istiyorsa bence bir sakıncası yok.
Si Tante Martha veut qu'il me protège, je m'incline.
Onunla kalmamın sakıncası yok değil mi?
Puis-je rester ici?
Mac, aklıma geldi de - Mac dememin bir sakıncası yok, değil mi?
Mac, avez-vous... Je peux vous appeler Mac?
Pardon. Bir sakıncası yok ya?
Pardon, puis-je?
- Hayır, gitmenizin hiç bir sakıncası yok.
Vous pouvez y aller.
Evet. Size söylememin bir sakıncası yok, o belgeyi elde etmek için her şeyi verirdim.
Je n'hésite pas à vous dire que je ferais n'importe quoi
- Buyurun, sakıncası yok.
Je vous en prie, allez-y.
Seninle konuşmamızı o istedi, sakıncası yok ya?
Randall veut que nous partions ensemble.
Etrafa bakmamın senin için bir sakıncası yok, değil mi?
Je peux jeter un coup d'œil?
- Ama yolunun üstü değil ki. - Birazcık yürümemin sakıncası yok.
Ce n'est pas sur ta route.
Beklememin bir sakıncası yok, bu gece kendimi biraz yalnız hissediyorum.
Ça ne me dérange pas d'attendre.
Olur tabi. Bir sakıncası yok Bayan Waters.
Ne vous tourmentez pas.
Benim için sakıncası yok.
Ça ne me dérange pas.
Tamam, söylememin sakıncası yok.
Ça va. Je peux le dire.
İyice kararana kadar bekle bence sakıncası yok.
Attends que la nuit tombe si ça te chante.
Bence hiç sakıncası yok.
Ça me paraît intéressant.
Artık ailene söylememizin sakıncası yok değil mi?
On ne ferait pas de mal en le disant aux gens?
Benim için hiçbir sakıncası yok.
Je n'y vois aucun inconvénient.
Peki sence bunun bir sakıncası yok mu? Edmund'un kirli işlerle uğraşarak gittikçe ahlaksızlaşması?
T'acceptes qu'Edmund fasse des trucs sordides!
Sen gitmek istersen, benim için sakıncası yok ; ama onun eşeklerini de al.
Si tu veux continuer, emmène ses mulets.
Benim içmemin sakıncası yok değil mi?
Tu permets...
Hayır, sakıncası yok.
Non, ça m'est égal.
Sakıncası yok, değil mi?
Ça ne vous ennuie pas?
Senin için sakıncası yok, değil mi? Onların aldırmayacağına eminim.
Je suis sûre que cela ne vous dérange pas.
Sakat olmanın bence bir sakıncası yok.
Ça m'est égal que vous soyez estropié.
Bence sakıncası yok, Michaleen!
Ça me va.
Unutma, düğün gününde evet demenin sakıncası yok.
Tu sais : Le jour où on se marie, l'usage permet de répondre "oui"!
Ben de bunu kastetmedim, ama sakıncası yok.
Je m'excuse pour tout à l'heure.
Bence sakıncası yok.
Bien sûr.
- Oh. - Sakıncası yok, değil mi?
Ça ne vous ennuie pas?
Bence sakıncası yok.
Qu'est-ce que t'en sais?
- Senin adına ben aldım. Sakıncası yok, değil mi? Hayır.
Il est le "J'ai vendu des journaux, enfant, mais regardez-moi maintenant" genre.
Bence sakıncası yok.
Elles m'ont l'air normal.
- Elbette anne, benim için sakıncası yok.
- Bien sûr, maman. Je suis d'accord.
Yargıç Benson sizin için bir dilekçe yazar. Bence sakıncası yok.
Le juge Benson s'en occuperait, et j'obéirais.
- Kalmanın sakıncası yok bence.
- Je veux bien rester.
Her nereye gidiyorsanız size eşlik etmemin bir sakıncası yok değil mi?
Je pourrais vous tenir compagnie, qu'est-ce que vous en dites?
Sakıncası yoksa. - Hiç yok.
Pas du tout.
Merhaba Hewitt Anne. İki iş arkadaşımı evlerine bırakmamızın sakıncası yok, değil mi?
Voudrais-tu déposer ces deux collègues?
JJ duymadığı sürece, çıkacak yazıya önceden bakmanın benim için bir sakıncası yok.
Ça ne me dérange pas que tu la lises, tant que JJ ne l'apprend pas.
Çıkaracağım şunları. Sakıncası yok, değil mi?
Ça vous gêne si je les ôte?
Hayır efendim. Sakıncası yok.
Je n'y vois aucune objection.
- Sakıncası yok ya?
- Cela ne vous ennuie pas?
Üçüncü kişinin ismini. Bir sakıncası yok.
- Le nom de la 3e personne.
Görevden kaçmanın hiç mahsuru yok. Sizinle gelmemin bir sakıncası var mı?
Cela vous ennuierait que je vienne avec vous?
Söylememin sakıncası yok.
Je vais vous le dire.
Dahiliye uzmanına göstermemin sizin için bir sakıncası var mı? Yok.
J'aimerais qu'elle voie un spécialiste.
Oturmamın bir sakıncası var mı, güzel insanlar? Yok tabi.
- Je peux me joindre à vous?
— Benim için sakıncası yok.
- La plus petite carte?
Biraz bakınmamın sakıncası var mı? Hiç yok.
Je vous en prie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]