English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sakıncası yoksa

Sakıncası yoksa Çeviri Fransızca

2,767 parallel translation
- Sakıncası yoksa katılırım.
- Avec plaisir.
Sakıncası yoksa isterim.
Si c'est d'accord.
Sakıncası yoksa notlarını görmek isterim.
J'aimerais voir ces notes, si ça ne te dérange pas.
Beyefendi, sakıncası yoksa ben hallederim.
Vous savez quoi, monsieur? Si ça ne vous dérange pas, je vais m'en occuper.
Doktor, sakıncası yoksa.
Professeur, un instant si vous permettez.
Eğer sakıncası yoksa, bedensel zararlar, ciddi şekilde yaralanma, ve hatta ölümle sonuçlanabilecek olaylara karşı Birleşik Devletler tarafından uyarıldığınıza dair şu belgeyi imzalar mısınız?
Ça ne vous dérange pas de signer ce papier pour reconnaître qu'on vous a prévenue du danger potentiel de dommages corporels, blessures, voire de mort.
Şef Johnson, sakıncası yoksa?
Si ça ne vous dérange pas?
Dün gece... Söylememin sakıncası yoksa oldukça heyecan vericiydi.
Ça a été l'apothéose cette nuit, si je peux me permettre.
Eğer sormamın bir sakıncası yoksa, Dr. B,.. ... neden bu röntgen filmine bakıp duruyorsunuz?
Pourquoi examinez-vous la radiographie, Dr B?
Sakıncası yoksa, onu eve götürüp, iyi olduğuna emin olmak istiyorum.
Ça dérange si je la ramène chez elle?
Şimdi sakıncası yoksa, bitirmem gereken bir sürü iş var.
Maintenant, si vous le voulez bien, j'ai beaucoup de travail à finir.
Bak benimle vakit geçirmek istediğini biliyorum ama sakıncası yoksa bizimle kalabilir mi?
Je sais que tu voulais passer du temps avec moi, mais est-ce qu'elle peut rester un peu avec nous?
- Sakıncası yoksa?
- Je peux?
Sakıncası yoksa son bir sorum daha var Bay Gardner.
Une dernière question, M. Gardner, si vous voulez bien.
Sizin için bir sakıncası yoksa canlı olarak yayınlamaya başlayacağım Bay Florrick.
Je vais commencer à tourner. C'est d'accord, M. Florrick?
Eğer sizin için bir sakıncası yoksa Bayan Florrick, bence çelişki gibi görünmesinden kaçınmamız en iyisi olacak.
J'insiste Mme Florrick. Il est préférable d'éviter tout conflit d'intérêts.
Sizin için de bir sakıncası yoksa etrafa bir göz atacağım.
Je vais fouiner un peu, si ça ne vous dérange pas.
Ben de bir duş alacağım. Bir sakıncası yoksa?
J'aimerais prendre une douche.
Sakıncası yoksa... Rüyan hakkında konuşmaya devam edebilir miyiz?
Pouvons-nous continuer à parler de votre rêve?
Sakıncası yoksa, köşedeki çocukları ziyaret eder misin?
- alors, tu peux aller voir les gars du coin? - Bien sûr.
Sakıncası yoksa, kendim bakarım.
Montrez moi juste du doigt, s'il vous plaît.
Senin için bir sakıncası yoksa burada biraz takılacağım.
Je vais rester un peu, si ça vous dérange pas.
Söylememin sakıncası yoksa, çok hoş görünüyorsun.
Vous êtes très en beauté, si vous me permettez.
Sakıncası yoksa işimize dönebilir miyiz?
Si ça vous ennuie pas, on a du travail.
Carlton, burada yapacak çok işim var. Sakıncası yoksa...
J'ai beaucoup de travail, donc si ça vous dérange pas...
Şimdi, sakıncası yoksa kanıt resimleri çekmeye başlamadan önce... Birazcık kavruldum.
- Alors, si ça vous dérange pas, avant de prendre des photos, je meurs de soif.
Olaylara yaklaşımız oldukça negatif söylememin bir sakıncası yoksa.
Vous avez une approche des plus négatives.
Bir sakıncası yoksa Bay Spencer'le konuşabilir miyim?
Cela vous dérange-t-il si je parle à M. Spencer?
Şimdi, sakıncası yoksa Gus, yaşlı teyzeciğiyle Fik fik yapmaya çalışmakla meşgul.
Maintenant, si vous permettez, Gus essaie de faire crac crac avec Tantine.
Sizin için bir sakıncası yoksa devam etmek isterim.
Si tout va bien avec vous, J'aimerais continuer.
Bu leziz Horchata'dan bir bardak daha alacağım, sakıncası yoksa.
Je reprendrais bien un autre verre de cette délicieuse horchata, si vous voulez bien.
Her neyse, senin için de sakıncası yoksa seninle bu öğleden sonra konuşmak istiyorlar
Euh, peu importe, Ils esperaient vraiment vous parler cet apres midi, si c'est possible pour vous.
Sakıncası yoksa bir soru sorabilir miyim?
je pose les questions.
Eğer Bay Scott için bir sakıncası yoksa, öğrencilerimi geri almayı çok isterim ki derse başlayabilelim.
Si cela ne dérange pas M. Scott, j'aimerais récupérer mes élèves pour commencer mon cours.
Sakıncası yoksa sen bakar mısın?
Tu peux répondre?
Dostum eğer sakıncası yoksa pini girebilir misin?
Vous pouvez taper le code?
Aslında, eğer sakıncası yoksa, size iş planını gönderebilirim.
Je pourrais vous envoyer mon projet d'expansion.
Bu yüzden senin içinde sakıncası yoksa benim için birkaç ilginç fotoğraf çekmeni istiyorum.
Je me demandais si tu accepterais de prendre quelques photos pour moi.
Sormamın sakıncası yoksa Buz'a yardım etmek için neden bu kadar çabalıyorsun?
Ne m'en voulez pas de vous demander pourquoi vous tenez tant à aider Frost?
Senin için de bir sakıncası yoksa, güvenli bir yerdedir.
Il doit être à l'abri, espérant que tu vas bien.
- Özel bir şey. Senin için sakıncası yoksa.
- C'est privé, ça te dérange?
Sakıncası yoksa şahsi meselelerimizi elalemin dinlemesini istemiyorum.
J'aimerais qu'on parle en privé, si tu permets.
Sakıncası yoksa etraftakilere birkaç soru sormak istiyorum.
J'aimerais bien creuser un peu.
Az önce hepimizin sırlara ihtiyacı vardır dedim biliyorum ama sakıncası yoksa bir şey soracağım ; bu zindanda hoşunuza giden şey nedir?
Je sais ce que je viens de dire, mais si vous me permettez, qu'est-ce qui vous plaît là-bas?
Eğer sakıncası yoksa.
Ce n'est pas de refus.
Bir sakıncası yoksa neymiş onlar öğrenebilir miyim?
- Si je peux vous aider...
Senin için sakıncası yoksa tabii.
Si ça te va.
O yüzden, sakıncası yoksa...
Si ça vous dérange pas.
- Gus, sakıncası yoksa burada bir şeyle uğraşıyoruz.
Gus, on est occupés, là.
Sakıncası yoksa dışarıda konuşalım.
Je vais sortir pour discuter.
Bu yüzden sakıncasın yoksa, bina içinde kalsanız mükemmel olur.
Si vous vouliez bien rester dans les parages, ça serait super.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]