Vakit geldi Çeviri Fransızca
928 parallel translation
Ve artık vakit geldi, dedi palabıyık...
Madame, "l'heure est venue", dit le morse- -
Vakit geldi mi?
Est-ce l'heure?
Vakit geldi!
Je suis perdu!
Evet, vakit geldi sayılır.
Oui, il est presque l'heure.
- Neredeyse vakit geldi doktor.
- C'est bientôt l'heure.
İlk partim ; ve vakit geldi sayılır.
Ma première soirée!
Ajan 23, vakit geldi.
Agent numéro 23, l'heure a sonné.
Vakit geldi mi?
Il est déjà cette heure?
Vakit geldi Vincent.
Le moment est venu!
Vakit geldi, efendim... Ve bugün ordu için kara bir gün.
C'est l'heure... et c'est un sombre jour pour l'armée.
Galiba vakit geldi.
C'est l'heure.
- Vakit geldi Asker. - Boş ver.
C'est l'heure, Soldier.
- Vakit geldi
Tout cela a assez duré.
- Vakit geldi.
- Il était temps.
Bizler için sonsuza dek sürecek olan vakit geldi.
Ce temps-là s'en est allé pour toujours dans le passé mais il reste à jamais avec nous.
Vakit geldi Wade.
Il est temps, Wade.
Şimdi, sponsorumun ifadesiyle, "vakit geldi".
Je vois que maintenant comme dit mon sponsor, il "faut y aller"
- Vakit geldi mi?
- il est déjà l'heure?
Sasha. Vakit geldi.
C'est l'heure.
Vakit geldi, bayanlar, baylar, lütfen!
On ferme, mesdames et messieurs.
Cristian, vakit geldi.
Cristian, le moment est venu.
- Vakit geldi.
C'est l'heure.
Vakit geldi.
C'est l'heure.
- Vakit geldi, Sayın Bakan. - Teşekkür ederim.
C'est le temps, l'excellence.
Vakit geldi.
Et maintenant, je dois l'écrire.
Evet, vakit geldi.
C'est l'heure.
Dikkat, vakit geldi. Birlikte farandol yapacağız.
Attention, c'est le moment, on le coincera dans la farandole.
Vakit geldi. Sizi ana hava kanalına götüreceğim.
Je dois vous emmener au sas principal.
Vakit geldi.
Non, père.
İşte vakit geldi. Hadi başlayalım.
C'est en route.
Vakit geldi
Le moment est venu
Vakit geldi, Bayan O'Hara.
C'est bientôt le lever de rideau, Madame Haras.
Vakit geldi.
C'est le moment.
Vakit geldi.
Il est temps.
Vakit geldi.
Il est l'heure.
Pekala, vakit geldi.
- Bon, c'est l'heure.
Vakit geldi. Endişelenmeyin.
C'est bon, ne vous inquiétez pas.
Öyleyse vakit geldi.
Alors, c'est l'heure.
- Evet... sanırım vakit geldi.
- Eh bien, je pense que ça y est.
Evet Danny dedikleri gibi, vakit geldi.
Danny... l'heure a sonné, comme on dit.
Vakit geldi, bekleyin, saldıracağız.
En position. Pas trop tôt. Ça va bientôt bouger.
Vakit neredeyse geldi.
C'est bientôt l'heure.
Vakit geldi.
L'heure est venue.
Neyse, vakit geç olmuş. 12 yaşından küçüklerle, yönetmenlerin yatma vakti geldi.
C'est l'heure du dodo pour les enfants et les réalisateurs.
- Vakit geldi, Victor Palych!
- Oui, oui, je viens.
Hemen geri dön, vakit neredeyse geldi.
Reviens vite, c'est pour bientôt.
O'Malley, vakit geldi.
C'est ton tour de garde.
Vakit geldi sayılır, değil mi?
Ça va être l'heure!
- Vakit geldi mi? - Çoktan okulda olmalıydın.
- C'est l'heure?
Vakit geldi.
Le moment est venu.
- Şimdi vakit geldi gerçeklere...
!
vakit geldi mi 17
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldiğin için sağ ol 68
geldik sayılır 24
geldiler mi 17
geldim işte 33
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldiğin için sağ ol 68
geldik sayılır 24
geldiler mi 17
geldim işte 33