English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yakalandım

Yakalandım Çeviri Fransızca

1,452 parallel translation
- Evet, ben de yakalandım ona.
- Ouais, j'ai eu un aperçu.
Bilmek gerekiyor tek şey, Chris bir araba çalmak yakalandım.
Tout ce que je suis censé savoir, c'est que Chris a volé une voiture.
Hepimizin yakalandığı bir takım hastalıklara yakalandım.
Et j'ai des maladies dont tout le monde souffre.
Bugün çırılçıplak kapıda kaldım ve Mike'a yakalandım.
Je me suis enfermée dehors, toute nue et j'ai été surprise par Mike.
Gardımı düşürdüm. Ve yakalandım.
J'ai baissé ma garde et je me suis fait avoir.
Galiba dün olanlara biraz hazırlıksız yakalandım... Dün?
J'étais un peu surpris, hier, je ne savais pas comment réagir.
Yakalandım. Renk körüyüm.
Je suis daltonien.
Bir süre Patagonya'daydım. Orada ne kadar ucuza yaşayabildiğine inanamazsın. Sonra amibik dizanteriye yakalandım, aldığım burs bitti.
Je suis allé en Patagonie pendant un moment, c'est incroyable, la vie n'est vraiment pas chère là-bas, puis j'ai chopé la dysenterie amibienne, ouais, et quand j'ai liquidé l'argent de la subvention, je me suis dit temps de rentrer aux States.
iki yıl önce dönüşü olmayan bir.... Karaciğer hastalığına yakalandım.
Il y a deux ans, on a découvert que j'avais une maladie dégénérative du foie.
Bir defa yakalandım zaten.
- Pas depuis que j'ai failli me faire prendre.
- tamam, peki, tamam yakalandım utanıyorum bundan hadi bunu arkamızda bırakalım artık seni seviyorum.
Bon, d'accord. Je me suis fait prendre, j'ai honte, tirons un trait. Je t'aime.
Peki, tamam. Yalakanın tekiydim. Yakalandım.
Je sais, j'étais une lèche-botte.
Boston'da uyuşturucuyla yakalandım, ne olmuş?
Oui, j'ai été pris à Boston avec de la dope. C'est grave?
Hazırlıksız yakalandım.
Elle m'a pris par surprise. Qu'est-ce que je...
Bir gün saatli radyoyu, çöp tenekesine koydum şirinlik yapmaya çalışıyordum, ve yakalandım.
J'ai mis un radio-réveil dans une poubelle, pour le récupérer, je me suis fait prendre.
Ama babam hastaneden çıktı ve bebek bakıcılığına yakalandım.
Je sais! Mon père sort de l'hôpital. Je dois le baby-sitter.
Geçen sefer ben yakalandım, sen kayboldun.
La dernière fois, je me suis fait arrêter, et vous avez disparu.
Yakalandım!
On m'a forcé la main!
Kendi ayağımla yakalandım.
Je me suis laissé capturer.
Biliyorum yakalandım. Peki ya benim işim? Sergilediklerim?
Je veux dire, je sais que je me fais prendre, mais mon travail?
Üzgünüm, batı duvarında yakalandım.
Désolée, j'ai été surprise.
Geçen hafta yola park etmiş vaziyette polise yakalandım ve ve avukatım buraya gelmemin hakimin gözünde olumlu bir fikir oluşturacağı düşüncesinde.
Je me suis fait arreter sur la route il y a 8 jours, pour conduite en état d'ivresse et il croit que le juge aimerait que je participe a quelques réunions.
Anneme yakalandım eşek sudan gelene kadar dövdü beni.
Elle m'a attrapé... et je me suis mangé un paquet de baffes et de gnons ce jour-là.
İsviçre'deyken, bir kar fırtınasına yakalandım.
Avant, la Suisse. J'ai été pris dans une tempête.
İş sırasında içerken yakalandım.
On m'a chopé en train de boire.
Yakalandım ve zindana geri götürüldüm.
- Ils m'ont ramené dans ce donjon.
- Senin yüzünden yakalandım.
- D'ta faute si j'me suis fait coffrer!
- Evet, yakalandı. - Neye yakalandım?
Un crucifix dans le bar.
Yakalandım.
Je suis repérée.
Gidebilirsiniz. - Yakalandı mı?
Il a été arrêté?
Çarpan adam yakalandı mı?
Ils ont eu celui qui a fait ça?
Sanırım üç günlük bir şeye yakalandı.
Non, je crois que c'est un truc qui va pas durer.
Kronik yorgunluğa yakalandığınızı düşündüren başka sebepler var mı?
Une autre raison de penser que vous avez le syndrome de fatigue chronique?
Anlaştığım biri vardı ama dün gece yakalandı.
J'avais un gars, mais il s'est fait arrêter hier.
- Yakalandı mı?
- Coffré?
Kapatmak zorundayım Summer, Hebrew hernia hastalığına yakalandı
Je dois y aller. Summer a une hernie hébraïque.
Ağabeyim on yaşımdayken öldü. Annem erken yaşta Alzheimer hastalığına yakalandı. Hayatımın aşkı, eşcinsel çıktı.
Mon grand frère meurt quand j'ai dix ans, ma mère développe alzeimer très jeune, l'amour de ma vie est en réalité homo,
Anladığımız kadarıyla ya kaçırıldı ya da yakalandı.
Adriana La Cerva. Soit elle a filé, soit elle a été supprimée.
Bu pis kuzen meselesine dayanmandan bıktım artık, ve o kötü çarpışmada sanki sen her istediğini yapabilirsin çünkü sen yakalandın ben yakalanmadım!
J'en ai marre que tu me sortes l'excuse du casse pour faire ce que tu veux parce que tu t'es fait coffrer ce soir-là et pas moi!
Geçen sene uyuşturucuyla yakalandım.
J'ai été arrêtée l'an dernier pour possession.
Yakalandığın takdirde, inandırıcı olmasa da öyküne sadık kalmak mı?
Garder le même alibi, même s'il est nul?
Yakalandı mı?
Capturé?
Ben hep yakalandım.
Ça m'arrivait tout le temps.
Annem neon hastalığına yakalandığımı söylerdi.
D'après maman, j'ai le mal du néon :
- Bence zaten yakalandın, evlat.
Si j'avais ma voiture et vous celle-là, vous m'attraperiez? Je rigole pas.
Erzağımızın çoğunu tüketmiş durumdayız. En iyi adamlarımız hummaya yakalandı geri kalanların da isyan duygusu yakında yeşermeye başlar.
Nous avons épuisé presque toutes nos provisions, les fièvres terrassent les hommes, les autres vont bientôt se mutiner...
Kadın kılığında kendi bombasıyla - yakalandı mı yakalanmadı mı?
II a été surpris par l'explosion de sa propre bombe, oui ou non?
Geçen Noel için aldığım harika bir elbisem var da... bulimia hastalığına yakalandığımdan bir türlü giyememiştim.
Quoi? Je viens juste de recevoir cette belle robe achetée pour la Saint-Sylvestre, mais je n'ai pas eu l'occasion de la porter avec ma boulimie.
- İki kere içkili yakalandım.
C'était deux fois au volant.
Yakalandın mı? Yakalandın mı?
On nous a attrapés?
Curtis, yakalandığı sırada, şüphelinin avukat arayacak zamanı var mıydı?
Curtis, à partir du moment où le suspect a été arrêté, a-t-il eu le temps d'appeler un avocat?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]