English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Annem

Annem Çeviri Portekizce

33,990 parallel translation
Karım, iki tane metresim, annem.
Uma mulher, duas amantes, uma mãe.
Annem kurtardı.
Boa, salvo pela mãe.
- Annem çıkacak.
- Vai ser, tipo, a minha mãe...
Annem ve inanci.
A mãe e a religião dela.
Annem Cennet'e mi gitti.
A mãe está no Céu?
Eğer hassaslığını eskiden gösterseydin, annem kaçıp gitmezdi.
Se fosses sensível na altura, talvez não tivesse fugido.
Annem nerede?
Onde está a mãe?
Annem nerede?
Onde está a minha mãe?
Annem de koç kanı falan içtiğimi düşünüyor yani.
Ela agora acha que bebo sangue de carneiro ou algo assim.
Şimdiyse her tuvalete girdiğinde annem babamın kıçını temizliyor.
Agora ela tem de saber dele sempre que ele vai à casa de banho.
Annem bunlardan yememi yasakladı.
A mãe nunca me deixa comê-los.
Annem ona Musibet Çağıran derdi hep.
A minha mãe costumava chamar-lhe "Chicken Little". Tens olhado lá para fora ultimamente?
Annem ve karavanındakiler Botswana yakınlarında kayıp.
A minha mãe e a caravana dela desapareceram perto do Botswana.
Annem için kurtarma ekibi gönderdin mi?
Enviaste uma equipa de resgate para ir procurar a minha mãe?
Annem nerede söyle.
Apenas diz-me onde é que está a minha mãe.
Annem tüm hayatını iyileştirmeye adadı ve şimdi bunca insanı öldürdü.
A minha mãe passou a sua vida inteira a curar pessoas, e matou todas estas pessoas.
- Annem oralarda bir yerde.
- Ela anda por aí. Tenho que encontrá-la.
O benim annem be.
- É a minha mãe! E se a encontrares?
Annem.
A minha mãe.
Annem ve ben senin çıldırdığını düşünüyorduk.
Eu e a mãe pensamos que tinhas enlouquecido.
Sonumun Kovacs gibi olmasını istemiyorum ya da annem gibi.
Não posso acabar como o Kovacs... como a minha mãe.
Annem senin hakkındaki gerçekleri duymayı çok isterdi.
A mãe adoraria saber a verdade a teu respeito.
Bu bölümü annem kurdu.
A minha mãe fundou o Departamento!
Annem dünya kalitesinde.
A minha mãe é que é a melhor.
Babama benzeyen bir adamla evlenebilirdim belki. Ya da annem gibi olabilirdim.
Casaria com um homem como o pai e seria uma mãe como a mãe.
Annem, annem çoktan 3 tane tulum ördü bile. Anlıyorum.
A minha mãe já fez 3 roupinhas em croché.
810 Browning Bayside, Queens'te yaşıyorum. Tüm hayatım burada geçti ve aynı zamanda babam Frank'in annem Julie'yi terk ettikten sonra yaşadığı yer de burası.
Vivo no no 810, Rua Browning, em Bayside, Queens, onde vivi a minha vida toda, que é a mesma casa onde o meu pai, após abandonar a minha mãe...
Annem yle düşünmüyor ama, ama annemden daha az ebeveynlik ve... kontrol etmeye çalışıyor.
A minha mãe acha que não, mas ele é bem menos protector que a minha mãe. E controlável.
Annem dedi ki, ona en çok ihtiyacı olduğunda... yanında değilmiş.
A minha mãe, diz que o meu pai não a ajudou quando ela mais precisou dele.
Annem zaten gelip kalabileceği kadar kaldı.
Não posso pedir-lhe que volte.
Babam belki anlardı ama annem, Julian ve Morgan anlamaz.
Talvez o pai, mas não a mãe, o Julian e a Morgan.
- Annem öldü.
- A mãe morreu. - Não.
Annem öldü mü?
A mãe faleceu?
Annem iyi değil ama.
- A mãe não. - Ela não está bem.
- Annem gayet iyi.
- A mãe está bem. - O quê?
- Ne? Evet, annem iyi.
- Sim, ela está bem.
Ama annem onu pek sevmiyor.
Mas a minha mãe não gosta dela.
Annem uykumda çığlık atarken duymuş. "
Minha mãe ouve-me gritar durante o meu sono.
Annem hastalanmış bu yüzden eve gidip onunla ilgileneceğim.
A minha mãe ficou doente, então vou regressar a casa para ajudar a minha família.
Annem, ilk lanette herkese yardım ederken her şey çok basitti.
Foi simples a minha mãe ajudar todos na primeira maldição.
Annem bunu beni susturmak için kullanırdı.
A minha mãe usava-o para me acalmar.
Bunu annem sende mi kullanırdı?
A nossa mãe usava-o em ti?
Vietnam'da vaftiz annem Diane'le havan mermi topladığımız zamanları anımsatıyor bana bu.
Isto lembra-me de quando estava no Vietnam, a apanhar morteiros com a minha madrinha, Diana.
Annem ve babam her şeyin iyi olacağını söylüyor.
Mas os meus pais dizem-me que tudo vai ficar bem.
- Annem nerede?
- A mãe?
Annem bana ufakken ne dedi biliyor musun?
Sabes o que a minha mãe me dizia quando eu era criança?
Benim annem mi?
A minha mãe?
- Annem ve babam sana hayır demişti. - Melinda beni alacak Yakima'dan otobüse bineceğim.
A Melinda vem aí e vou de autocarro de Yakima.
Bütün bunlardan önce, annem onunla değil benimle ava çıkardı.
Antes disto, a mãe levava-me a caçar. Não ele.
Annem seni Dr. Phil'in, programında izlemiş ve çok heyecanlanmış.
A minha mãe viu-o no Dr. Phil e ficou muito entusiasmada.
Annem nasıl? Amy, Geri geldim!
Amy, já voltei!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]