English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Annem ve babam

Annem ve babam Çeviri Portekizce

1,535 parallel translation
Annem ve babam siz değilseniz onlar nerede?
Se vocês não são os meus pais, onde estão eles?
Annem ve babam nerede?
- Aonde está a minha mãe e o meu pai?
Hey, Dean, dün akşam annem ve babam hakkında söylediklerim için...
Ei, Dean, o que eu disse antes sobre a mãe e o pai...
Annem ve babam, bebeği evlatlık vermemi istiyor.
A minha mãe o meu pai querem que dê o bebé para adopção.
Bir gece Müslüman hükümet askerlerince köyümüze saldırıldığında ben bir yöne kaçtım annem ve babam da başka bir yöne.
Quando a nossa vila foi atacada pelas tropas do governo muçulmano... à noite... segui o meu caminho... e a minha mãe, e o meu pai, seguiram o seu próprio caminho.
Şey, o zaman, ben annem ve babamın bu akşam gelmeleri için dua edeceğim.
Bem, nesse caso, vou rezar para que os meus padres venham esta noite.
Annem ve babam, erkek kardeşimle birlikte bir araba kazasında öldü.
Os meus pais morreram num acidente de automóvel juntamente com o meu irmão.
Buraya kabul edildiğimde annem ve babam ilk defa benimle gurur duyduklarını söylediler!
Ao ser aceite, os meus pais ficaram orgulhosos de mim!
Annem ve babam bırakmak zorunda kaldı.
Os meus pais tiveram de desistir.
Bana kalsa devlet okuluna giderim ama annem ve babam...
Sim. Preferia ir para os EUA, porque os meus pais...
Paulla, bunlar da annem ve babam, Sue ve Al.
Paula, é a minha mãe, o meu pai, Sue e Al.
Annem ve babamın şu an alt katta olduğunun farkında değilsin sanırım?
Não te importas que os meus pais estejam lá em baixo neste momento?
Bunlar annem ve babam.
Estes são os meus pais.
Annem ve babam öldükten sonra bütün sorumluluklar ona kaldı.
Ele ficou com as responsabilidades depois dos nossos pais morrerem.
Keşke annem ve babam hala hayatta...
Quem me dera que o pai e a mãe ainda aqui estivessem...
- Annem ve babam istisnaydı.
- Eles foram excepção.
- Keşke annem ve babam burada olsaydı.
Quem me dera que os pais aqui estivessem.
Annem ve babam derslerim için çok para ödedi...
- A minha mãe espera muito das aulas.
Herkes gibi bir annem ve babam olsun diye ve beni korumak için yapmıştın bunu.
Fizeste-o para me proteger, para que eu tivesse pai e mãe como toda a gente.
Annem ve babam için kadeh kaldırmak istiyorum. Aramızdaki en güzel çiftin şerefine.
Queria propor um brinde à Mãe e ao Pai, o casal mais encantador aqui presente.
Annem ve babam ben 15 yaşındayken ayrıldı.
Quando os meus pais se separaram, eu tinha 15 anos...
Bir akşam, yemek yedikten sonra annem ve babam beni karşılarına oturtup ayrılacaklarını söylediler.
Uma noite depois de jantar, os meus pais sentaram-me e... Disseram-me que se iam separar
Evet, ailem ama babam geçenlerde emekli oldu ve annem ve babam Avrupa seyahatindeler.
Sim. Bom, os meus pais. Mas o meu pai acaba de se aposentar, e então resolveu viajar pela Europa com a minha mãe.
Annem ve babam ben 3 yaşındayken ayrılmış.
Separaram-se quando tinha três anos.
Annem ve babam ben küçükken öldüler.
Os meus pais morreram quando eu era criança.
Gerçek annem ve babam değillerdi.
Bem, não eram os meus pais biológicos.
Yani, annem ve babamı aramak istediğimi söyledim ve daha da kapandı.
Quer dizer, disse-lhe que queria ligar aos pais e ela ainda se isolou mais.
Annem ve babam.
Minha mãe e pai.
Annem öldükten sonra yaşadıklarımız ve babam, annemi öldüren şeyi bulmayı takıntı haline getirdi.
A maneira como crescemos depois de mãe ter morrido e a obsessão do pai em descobrir o que a tinha morto.
- Çünkü annem Hawaii'de ve babamın da şu vergi olayı var. Geriye bir tek sen kalıyorsun.
Porque a mãe está no Havai, o pai nos impostos e sobras tu.
Bir gün annem babama bir bardak kahve götürdü ve... annem kahveyi babamın çalışmasının üstüne döküverdi.
Um dia a minha mãe levou-lhe café, e entornou-o em cima do trabalho dele.
Babam ve annem üç erkek kardeşim ve üç kız kardeşim yaşıyorlarmış Uganda'da yaşıyorlarmış.
O meu pai e a minha mãe, os meus três irmãos, as minhas três irmãs, estão a viver... estão a viver no Uganda.
Biz gittikten sonra babam ortadan kayboldu ve annem de yıkıldı.
Desde que partimos, o pai partiu e ela tem estado destroçada.
Annem, babam ve kardeşim.
Os meus pais e o meu irmão mais novo.
Zamanla öğrendim ki, babam Çin'liydi, ve annem Rus'tu, annem Tangshan Universitesinde Yabancı Diller bölümünde profesördü
Fiquei a saber que... o meu pai era chinês, e a minha mãe era russa, Era professora de Línguas Estrangeiras na Universidade de Tangshan.
Benim büyük annem ve büyük babam bakıcıma para ödüyorlar ve ben hâlâ onu seviyorum.
Os meus avós deram dinheiro à minha babysitter e eu ainda gosto dela.
Babam öldü ve annem öldü ve kız kardeşim öldü ve...
Eh, o meu pai morreu e a minha mãe morreu - e a minha irmã morreu e... - Mmm.
- Annem ve babam...
- A mãe e o pai...
Annem tecavüze uğradı ve vuruldu babamın ise başı kesildi ve ahırda bir kancayla asıldı.
A minha mãe foi violada e assassinada e o meu pai decapitado e pendurado por um gancho no celeiro.
Altı veya yedi yaşındaydım, babam ve annem eve yabancı öğrenci almıştı.
Tinha 6 ou 7 anos, e os meus pais tinham acolhido uma estudante estrangeira.
biliyorum babam ve annem öldükten sonra sen her ne yaptınsa, her alanda, benim mutluluğum içindi.
Eu sei que depois de a Mãe e o Pai terem morrido.. ... tudo o que fizeste foi, até certo ponto, pela minha felicidade.
Annem ayakkabı mağazasında çalışıyor ve babam öldü.
A minha mãe trabalha numa loja de sapatos, e o meu pai morreu.
Sen ve annem bana her zaman kimsenin gerçek anne-babamı tanımadığını söylerdiniz.
Vocês sempre me disseram que ninguém sabia... quem eram meu pai e minha mãe de verdade.
doğduğumda... annem beni bir çok kez evlatlık vermeyi düşünmüş ve babam ortalarda olmadığı için o da her halükarda yalnız olacağımı düşünmüş bu yüzden de bana Solo adını koymuş.
Várias vezes, o meu pai era ausente, ela pensou que sozinha não ia conseguir. Então ela deu-me o nome de Solo.
Annem bu yıl öldü ve babam da puştun tekiydi. Sürekli sarhoş gezer, beni döverdi.
A minha mãe morreu este ano, e o meu pai era um idiota ele me batia, estava sempre enfurecido
Tar Kumsalı. Büyük annem ve büyük babam, burda birbirlerine kancayı takmış, ondan adı bu.
Praia de Tar, é como se chama o local onde os meus avós se conheceram.
Babam ve büyük annem burada yaşadılar büyük büyük dedelerim.
O meu pai vive lá, a minha avó também, quase todos os meus avós.
Sonra annem öldü ve babam hastalandı.
Depois de ela morrer, o meu pai adoeceu.
Babam gitti ve annem benimle konuşmayacak kadar bile meşgul
Meu pai foi embora, e minha mãe está tão ocupada até para falar comigo.
Babam binaları inşa eder, ve annem- -
Papai constrói prédios... e mamãe...
Biliyorsun, ben hep yalan söylemişimdir, Annem, babam ve senin bu tip şeylere katıldığınızda kıskanmam hakkında.
Sabes, ficava acordada, cheia de inveja por tu, a mãe e o pai estarem numa destas coisas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]