Bu kadarı çok fazla Çeviri Portekizce
226 parallel translation
Bir adamın, aylarca, yıllarca arzuladığı şey... Ve o an geliyor... Tek bir an için bu kadarı çok fazla.
Um homem pode estar sózinho durante meses, anos, mas chega a hora em que tudo tem limite!
Bu kadarı çok fazla.
É muito.
Bu kadarı çok fazla, çok fazla!
Têm cá um descaramento, de agirem assim. Especialmente hoje.
Bu demektir ki... tüm güneş sistemimiz... bir başka dev yaratığın... tırnağındaki bir atom kadar küçük olabilir. Bu kadarı çok fazla!
Quer dizer que... todo o nosso sistema solar... poderia ser, como... um átomo minúsculo na unha de um outro ser gigante.
Ama bu kadarı çok fazla!
Essa é boa...
Bu kadarı çok fazla.
Eles tem armas apontadas a elas.
Bu kadarı çok fazla!
Não, isto é demais!
Bu kadarı fazla! Bu kadarı çok fazla!
É demasiada felicidade.
Bu kadarı çok fazla.
Isto é demais...
Bu kadarı çok fazla.
Qual é o problema?
Bu kadarı çok fazla. Buna dayanamayacağım.
Não aguento.
Evet. Bu kadarı çok fazla.
É, muito dessa merda vai-te prejudicar.
Bu kadarı çok fazla.
É muito deprimente.
Bu kadar fazla çalışarak kendini çok yorma Sinbad.
Não se canse tanto, Sinbad.
Bu kadar parayla çok fazla kalabilir miyim sanıyorsunuz?
Quanto tempo se pode ficar aqui com este dinheiro?
Şimdi hata yaptığımı biliyorum, hayatımı değiştirmek istiyorum ama bu kadarı da artık çok fazla.
Agora vejo que estava errada. Gostaria de mudar a minha vida, mas isto é demasiado.
Bu kadarı benim için çok fazla.
Isso é demais para mim.
Bu kadar çok fazla.
É demais.
Ben de Villa kadar iyi bir adamım ama bu her ikimiz için de çok fazla demek değil.
Sou um homem tão bom como Villa e isso não é nada para nenhum de nós dois.
Bu kötü. duman çok fazla, ne kadar yayıldığını bilemiyoruz.
É grave. O fumo é tão espesso que não vemos onde chegou.
Evet, ben de bekledim, ama bu kadarı da çok fazla.
Sim. E eu esperei. Mas isto é demais.
Ne kadar bu "çok fazla" dediğiniz?
- Mas quanto?
Hiç farkettin mi ki, hayal gücü çok kuvvetli olan sen, bu kadar az şey elde ederken çok daha değersiz kişiler çok daha fazla şeyler elde ettiler?
Já pensou quantos homens inferiores a si têm tantas recompensas na vida enquanto você, com tanta imaginação, tem tão poucas?
Bu kadar fazla veren ve az ihtiyacı olan birinin etrafında olmak çok zor.
É difícil estar com alguém que dá tanto e que precisa de tão pouco.
Bu kadarı cidden çok fazla.
Isto é horrível.
İki gün öncesine kadar hiç görüşmediği düşünülürse bu kişilerle çok fazla konuşmuş.
Ela tem falando muito com cada uma destas pessoas. O estranho é que ela nunca tinha falado com eles até há dois dias.
Nasıl? Eee, bu kadar yaşlı bir insan için bünyesinde çok fazla artık var.
Tem muita porcaria no sistema, para um idoso.
Bu kadar büyük bir ağaçtan çok fazla kereste çıkıyor olmalı.
- Pelo menos. Deve tirar muita madeira de uma árvore destas.
Neden bize başlangıçta çok az bilgi verdin de şimdi bu kadar fazla veriyorsun?
Porque nos deu tão pouco com que trabalhar no início e agora está a dar-nos tanto.
Duyduğum kadarıyla bu sene otoyolda çok fazla derdiniz olmamış Şerif!
Encontram muitos animais mortos na estrada, Xerife?
- Yani annen de söylediğinde birden şey... - Evet haklı olabilirsin. Galeri açılırsa bilirsin, normalden çok daha fazla meşgul olacağım yani asıl konumuz bu değil ama... yani demek istediğim galeri oturana kadar.
Sei que por uns tempos estarei mais ocupada do que o costume e que por isso és contra, mas é só até as coisas estarem em pé e...
Bu kadar övgü çok fazla.
Isso são demasiados elogios.
Bu kadar fazla paranız varsa sizden daha çok almalıyım.
Se têm assim tanto para gastar, vou ter de vos exigir mais.
Helen, yüzü bu kadar çok kızaran birinin kaldıramayacağı kadar fazla içki içmiş olduğunu söylerdi.
A Helen diz que quando alguém tem a cara vermelha... apanhou sol demais ou bebeu demais.
Bu kadarı da çok fazla. Çok çirkin.
Isto é de mais para mim.
Şimdiye kadar. Sanırım bu birinin örtbas etmek için çok fazla şeyi göze alabileceği birşey.
Acho que é isso que alguém anda a tentar prevenir.
Her ne kadar hepsinden çok daha fazla sevdiysem de bu kadını seven tek kişi ben değilim.
Não sou o único a amar esta mulher apesar de a amar muito, muito mais do que eles.
Bu kadar iş bir kişi için çok fazla.
Não achas muito trabalho para uma pessoa?
- Bu kadarı çok fazla.
O público adora-o.
Bu kadarı çok fazla.
É demais!
Anlatmak istediğim, bizim evliliğimiz, bugüne kadar sandığımdan, çok daha fazla anlam ifade ediyor benim için. Bu herşey..
É que o nosso casamento significa para mim mais do que pensava.
Yüce tanrım, ne kadar çok milkshake. Yani biliyorum bu bizim büyük film ve milkshake eğlence günümüz, ama... yüce tanrım, bu çok fazla milkshake.
- É que... quero que saibas que... não fui embora por tua causa, nunca deixarei de amar-te.
Lucy Lui-Bot, eğer bu mısırdan sağ kurtulamazsam bilmeni isterim ki seni bir erkeğin bir ünlünün robotlaştırılmış halini sevebilecek kadar çok sevdim ki bu da oldukça fazla.
Lucy Liubô, caso não sobreviva ao milho, quero que saibas que te amo tanto quanto um homem pode amar uma imagem computorizada de uma bela celebridade. O que é muito.
Bu hareketsiz yırtıcı hayvan, çok fazla yakınına gelecek kadar dikkatsiz olan avlarının hareketlerini fark eden yüzlerce hassas antenle kaplı.
Está coberto por centenas de antenas sensíveis, cada uma capaz de detetar os movimentos de qualquer presa descuidada a ponto de se aproximar demais deste predador imóvel.
Bu kadarı da çok fazla.
Muita testosterona.
Bu kadarı çok fazla.
Isto é demais! Não sou nenhuma ladra!
Bu hafta sonu gerçekden çok fazla eglendik, ve biz kesinlikle bunu yapana kadar bir 25 sene daha bekleyemeyiz.
Nós temos um grande negócio de diversão este fim de semana, e nós, provavelmente não deveríamos esperar mais 25 anos para o fazermos novamente
Ama bu kadar küçük olduğunu da görünce şey sana göre çok fazla yaşlıyım diyelim.
Mas agora, que vejo como és miúda... Sem ofensa, claro, mas... Digamos que sou demasiado velho para ti e fiquemos por aqui.
Bence kimse benim ödediğim kadar... fazla para ödememiştir... çok pasif olduğumu düşünmesini değiştirebilecek... miktar söz konuşu bile değil... ve bu... bence... bu konuda benim hakkımdaki düşüncesi... film satılmadan önce oluştu.
Acho que não há dinheiro suficiente... Para que eu possa ser pago não há contracto que eu possa fazer... em que ela não sinta que eu fui demasiado passivo... e isso eu acho isso... a opinião dela sobre mim nesse nível... foi formada antes do filme ter sido vendido.
Bu kadarı uyumak için çok fazla.
Já não posso ir dormir.
Çok fazla, bu kadarını kaldıramam.
É demais, não sou capaz de modo nenhum.
bu kadarı da fazla 67
bu kadarı yeterli 87
bu kadarı fazla 47
bu kadarı yeter 342
çok fazla 266
çok fazla değil 61
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
bu kadar 1215
bu kadarı yeterli 87
bu kadarı fazla 47
bu kadarı yeter 342
çok fazla 266
çok fazla değil 61
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kan 29
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar erken mi 37
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kan 29
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar erken mi 37